özel bölüm (1M)

Start bij het begin
                                    

Eli iç bacağımdan yukarı ilerleyip dudaklarıma ulaştı. Kilot mu? Kilot giymemiştim. Tangalarla aram iyi değildir. "Kilot giymedin mi?" Başımı aşağı yukarı salladım. "Bana hiç iç çamaşırı almıyorsun." Dudaklarımı büzüp ondan uzaklaştım. Buna izin vermeden diğer bacağımdaki elini belime atıp beni kendine çekti.

Parmaklarıyla daire çizdiği her yer ateş alıyor, Parmaklarını içime götürmesini istiyordum. "Alsam bile giymiyorsun." Dedi. Parmakları içime girince inledim. Dili alt dudağımı yaladı. Onu öpeceğim sırada başını biraz geri atıp gülümsedi. Bu gülümsemeyi biliyordum. İstediğim şeyi vermeyecekti.

"Toplantım var." Kaşlarımı çattım. Aynı zamanda tekrar kapı çaldı.

"Gitme. Benimle ilgilen." Parmağı içimde hareket etmeden duruyordu. İkinci parmağını da ilerletince omzunu sıktım.

"Siktir Ada. Beni baştan çıkartıyorsun ve bu şu an ihtiyacım olan son şey." Dudaklarıma uzandı. Dudaklarımız buluşurken ağzından yeni içtiği viskinin tadını aldım. Daha da derine inmek için dilimi ağzında ilerlettim. İçimdeki parmaklarının hareketi hızlanmış kadınlığımı kavramış parmakları klitroisimi okşuyordu.

Alt dudağını dişlerimin arasına alıp emdim. Ellerim saç diplerinde dolanıyor çekiştiriyor. Sıkıyor ve okşuyordu. Kapı bir kez daha çalınca yine duymazdan geldik.

Hareketli öpüşmemiz devam ederken iyice tahrik olmuştum. Nefessizlikten ayrıldığımızda gözlerimin içine baktı. 

"Seni Bayan Kuyumcu yapmama çok az kaldı. Bunu hak ediyorsun yavrum. Burayı birlikte yöneteceğiz. Bütün camianın senin benim olduğunu bilmesini istiyorum." Arseninde benim olduğunu bilmeliydiler. Ona yavşamaya çalışan kız sayısı her gün artıyor ve kriz geçirmenin eşiğinden dönüyordum.

Kalçamı hareket ettirip parmaklarını daha çok hissetmeye çalıştım. Bu hareketime karşın sadece gülümseyip parmakların hareket ettirdi. Kadınlığımdan çıkan ufak sesler onu daha çok istememe neden oluyordu. Benden farkı olmayan Bora parmaklarını içimden çıkarıp yaladı.

"Müsait değilim!" Hemen ardından dudaklarıma yapıştı. Geri gitmeyeyim diye elini belimden çekmezken altımda sertleşen aletine sürttüm kendimi. Dudaklarının hareketi yavaşladı.

Dudaklarını bırakıp dudağının kenarından itibaren öpücük kondurarak boynuna ilerledim. Başını yana çevirip bana alan açınca nefesimi üfledim boynuna sonra hırsla ısırdım. Gırtlaktan gelen bir hırıltıyla daha da sert ısırdım.

"Yaptıklarının bin katını yapacağım sana yavrum." Duymazdan gelip ısırarak çene kemiğine kadar ilerledim. Isırdığım yerdeki kızarıklık ve ıslaklık hoşuma gidiyordu. Ellerim daha fazla rahat duramadı ve üzerindeki gömleğin düğmelerine yapıştı. Düğmeleri açarken bana zaman tanımış tamamen açtığımda ise vücudunun ne kadar göz kamaştırıcı olmasını yadırgamıştım.

Onun gözünden kendimin nasıl göründüğünü bilmesemde aç bir kaplandan farkım yoktu. "Masa mı? Yoksa sandalyede rahat mısın?" Dedim. Başımı ona doğru kaldırdığımda sadece gülümsedi. "Nerede rahat edeceksen."

Sonucu bana patlayacaktı zaten. Nasıl düşünemedim. Orman yeşili gözleri derinleşirken hızlı karar vermem gerektiğini anladım. Kararsızlığımı anlamış bir şekilde ayağa kalkmaya yeltendiğinde beni de belimden tutup kaldırdı.

Kalktığı gibi masanın üzerindeki her şeyi tek kolu ile yere fırlattı. Beni nazikçe masanın üzerine oturttuktan sonra benden uzaklaşınca ona uzandım. Elimi boynuna atmıştım ki kolumu kavradığı gibi kendine çekti. "Kapıyı kitleyeceğim ki çığlıklarına kimse müdahale etmeye kalkışıp ölüm fermanını yazmasın."

AH BE HOCAM!?+18Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu