giriş

128K 1.7K 1.3K
                                    


evetttt şimdik buraya başladığınız tarihi alayım sayın okuyucularım.

Kitapta ufaktan da olsa gerçeklik payı vardır. Ups

Okuyun okutun benim sakarlık salaklık dolu mükemmel dünyama hoşgeldiniz seviyorum sizi

Pişt yorumda bırakın he okuyom hepsini.

Hadi ver müziği HOPTEK HOPTEK OYNAYALIM

.
.
.
.
.

Oturmuş hatta hiç yerimden kıpırdamadan başımı kaldırıp indirip tahtadaki anlam bozuklukları ile ilgili soruyu yazıyordum. Soruyu hoca anlatırken dinlediğimden yazmak sona kalmıştı. Edebiyatçının da sınıftan çıkmaması dikkatimi çekmişti.

"Ada soruyu anladın mı?" Başımı öğretmen masasına doğru kaldırdım. Tüm haşmetiyle orada duruyordu. "Anlamadıysan anlatabilirim." Başımı belli belirleriz salladım. Farkettiğine bile emin değildim.

Öğretmenler masasından kalkıp oturduğum yere doğru gelince kalbim hızlanmıştı. Normalde okul hocalarım ile bu kadar yakınlık kurup da sorularımı soracak kadar yakın değildik. Ben yakın değildim. Sınıf her gereksiz soruyu soruyordu.

Sırada otururken yanıma geldi. "Yana kayar mısın?" Duvar kenarına kaymamı istiyordu. Dediğini yaptım. Son ders edebiyattı ve az önce zil çalmıştı. Sevile de beni beklememesini söylemiştim. Hocanın tahtaya yazdıklarını tamamlamalıydım. Oda ben veririm demişti ama ondan almak içime sinmemişti. Sonucunda duvar kenarı üçüncü sıramda otururken edebiyatçı çıkmak yerine yanıma gelmiş, derste tahtaya yazdığı soruyu anlamadığımı anlamış üstüne bir de herkes çıktıktan sonra bana anlatmaya karar vermişti.

Şaşırdım doğrusu. Bu kadar ilgiye alışık değildim. Hemen şu an şımarabilirim.

Elimdeki kalemi elini uzatarak istedi. Hemen uzattım. Uğurlu kalemim. "Nereyi anlamadığını söyle ona göre anlatıyım." Sakalları uzamıştı. Yüzümü ona çevirince farkettiğim diğer şeyse sütlü kahve rengi gözleriydi.

Öyle bir renk yok.

Kahvenin en açık tonu o zaman. "Aslında hocam baştan anlatırsanız pek bir makbule geçersiniz." Ayağımıza kadar gelmiş fırsatı gurur yapıp itecek değildik.

Tek kaşını kaldırdı. Dudaklarında yarım bir sırıtış belirdi. "Anlatırım da neden derste söylemedin anlamadığını?"

Dudaklarımı büzdüm. "Biraz utangaç olduğumdan soramıyorum hocam." Kalemi elinde döndürdü. Hayır ada düşmemelisin.

"Arkadaşların seni yargılamaz soruyu sorduğunda biliyorsun değil mi?" Aynen hocam. Ben utanıyorum diyorum adamın dediğine bak.

"Kesin hocam." Ne dediğimin farkına varıp "yani hocam-" duraksamamı sağlayan ciddi bakışlar atınca tüylerim diken diken oldu.

"Tek bir kişi bile seni yargılarsa ona bu okulu dar ederim ada." Şok oldum. Öğrencilerini pek severdi Fırat hocam. Sadece belki küçük bir ihtimalde olsa sevdiği öğrencilerden olduğumdan mütevellit koruma içgüdüsü garibime gitmedi.

"Gerek yok hocam." Böyle abartılı şeylere. Sonra kendimi özel hissederim falan hiç gerek yok.

"Ada-"

"Hocam soruya mı geçsek." Başını salladı.

"Öyle olsun bunu sonra konuşuruz." Soruyu anlatmaya başladı. Bir soruya bir bana bakıyor anlayıp anlamadığımı ölçmeye çalışıyordu. Ben ise soruya kitlenmiş her öğrencinin yaptığı gibi kafamı sallayıp anladığımı belirtiyordum. Anlamamıştım.

AH BE HOCAM!?+18Where stories live. Discover now