bölüm 14

26.6K 636 413
                                    

İyi okumalar
...

Kıraç hocama anlamaz bakışlarımı gönderdim. "Ada-" Fırat hocam konuşmaya başladığı anda Kıraç hocam sözünü kesmişti.

"Gidip üzerini giyinip eşyalarını topla ada. Seni eve oradan da dershaneye bırakacağım. Nasıl olsa aynı yere gidiyoruz." Fırat hocama gönderme yapması gözümden kaçmamıştı. O da beni bırakmak istemişti. İkide bir Kıraç hocam Fırat hocamın sözü kesiyordu.

"Ben bırakacağım adayı." Kıraç hocam yapmacık bir gülümseme gönderdi Fırat hocamın söylediği şeye.

"Zahmet olmasın be Fırat. Zaten yolumun üstü." Fırat hocam çenesini sıktı.

Ben hala bir şey anlamadım. Kıraç hocam damdan düşer gibi gelmiş şimdi de beni bırakmak istediğini söylüyordu. Bir yandan iyi olabilirdi fırat hocama yaptığım şey yüzünden utanç duymam hala geçmemişti. Ama bir yandan da sorgulamamış değildim. Hocam siz hayırdır diyen keko damarımı susturdum. Hayır böyle bir şey demeyecektim.

"Ben anlamadım şimdi kıraç hocam. Ben bir yerden başka bir yere taşınan bir eşya değilim. Kafam karışık. Tamam eywallah da gerek var mı?" İkisinin de bakışları bana dönmüştü. Ben sadece kıraç hocamın kahvelerine bakıyordum ve yukarı bakmaktan boynum ağrımıştı. Kendimi eşya gibi hissetmeye başlamıştım ki bence de haklıyım.

"Burada kimse senin bir eşya olduğunu düşünmüyor ada." Kıraç hocam ağzını açıp tekrar konuşacağı sırada onu böldüm.

"Hayatta en sevmediğim şey salak yerine koyulmak." Gözlerim dolmuştu. İkiside beni bırakma konusunda salakça bir tartışma yapıyorlardı. Kıraç hocam ona keza burada ne işi vardı.

Kıraç hocam yanıma gelip diz çöktü. Gözlerimi ondan bir saniye bile ayırlamamıştım. Kucağımda olan ellerimi avuçladı. Soğuk ellerim onun sıcak elleri ile buluştu. Bu sırada kıraç hocamın giydiği gömleğinden boynundaki morluk dikkatimi çekti. Çaktırmadan gözlerim saniyelik ona kaysa da hızla toparlayıp gözlerine baktım.

"Seni asla salak yerine koymam." Başını fırat hocaya çevirdi. Başlarını anlayamadığım bir şekilde ilk kıraç hoca sonra da Fırat hoca hafif kaldırdı ve indirdi. Sözsüz mü anlaşmışlardı.

"Tamam şöyle yapalım. seni evine oradan da dershaneye bırakmamı ister misin?" Kıraç hocamın sesi sanki daha da yumuşamıştı. Fırat hocama baktım.

"Ama fırat hocam ile geldim. Ayıp olur." Ah sesim niye böyle çıkmıştı şimdi. Hiç de sevmem tipitip kızları. Fırat hocam da bana kıraç hocamdan eksik kalmayacak bir şefkatle bakıyordu. Dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

"Eğer sende istiyorsan bana ayıp olmaz." Ellerini hala ellerimden çekmemiş olan kıraç hocama baktım. Etrafın sıcak olmasına rağmen içimi bir titreme sardı. Kıraç hocam bana ben Fırat hocama bakıyordum. Aklıma yine yaptığım pis şeyler geldi. Gözlerimi kaçırdım.

Kıraç hocam gözlerime beklenti ile bakıyordu. Başımı salladım. Bir daha bu ikisi arasında kalmak istemiyorum. Mümkünse bir daha bir araya gelmesinler istemiyorum. İki ucu boklu değnek misali bir ona bir buna çok saçmaydı. Onlar benim hocalarımdı. Allah var ikisininde ilgisini buram buram hissediyordum.

"Tamam sen eşyalarını toparla ben kapıda bekleyeceğim." Başımı salladım. Ellerini ellerimden çekince ayağa kalktım. Kapıya doğru ilerleyip kapıyı açtım. Son kez arkaya baktığımda fırat ve kıraç hocam birbirlerine kötü sayılabilecek bakışlar atıyorlardı. Kıraç hocam yavaş yavaş çöktüğü-az önce oturduğum koltuğun önündeki-yerden kalkıyorken kapıyı kapattım.

Sakin ol ada sakin ol. "Az önce ben ne yaşadım." Sessizce mırıldanıp merdivenlere yönelmeye başladım. İnşallah bu merdivenlerden kayıp düşmezdim. Çünkü ben bu ikisini yan yana görünce sakarlığım tavan yapıyordu.

AH BE HOCAM!?+18Where stories live. Discover now