bölüm 32

13.5K 433 492
                                    

iyi okumalar ve iyi şanslar çünkü ihtiyacınız olacak.
...

Tam uykuya dalmış giderken bir yere düşme hissi ile tekrar sarsıldım ve gözlerim dehşetle açıldı. "Buradayım sevgilim."

"Düşüyordum." Dedim. Yanımdaki bedene daha fazla sarılarak. "Kollarımdasın. O bir rüyaydı." Dedi ve saçımı öptü. Kalbim adrenalinden daha hızlı atarken sadece yanımdaki bedene sarıldım. Hemde ahtapotu gibi.

"Bizi ayırmaya çalışacaklar. Dershanedeki kızlar çok fena. Gözünü boyamaya çalışıyorlar. Annem er ya da geç öğrenecek. Eskiden olsa aşk uğruna çok saçma gelirdi böyle şeyler ama şimdi düşününce çoğu kişiyi karşıma alabilirim." Kıraç sözlerimden sonra beni daha da sıkı sarmaladı. Bilmem gereken çok şey vardı. Bilmesi gereken şeyler vardı.

"Biliyorum. Seni bırakmayacağım sen istesende seni bırakmayacağım. O kalbin atışını duydum ben bir kere. Bir ömür bırakmam." Kalbim hızlandı. Ateş her tarafımı basarken tek alev alan ben değildim. Kıraçın da kalbi hızlanmıştı. Göğsündeki elim ile hissediyordum.

"İnsanlar ile savaşa hazır mısın peki." Dedim.

"Darbenin nereden geleceğini biliyorum diyelim." Bu da bir önemi olduğuna işaret eder. Esnedim ve ağzımı kapatmak için kıraçın göğsünündeki elimi kullandım.

"Uyu hadi. Saat geç." Dedi ve kıpırdanıp rahat bir pozisyona geçti. Tabi bende onunla birlikte geçmiştim.

"Bugün tuvalette buket seninle ilgili bir şeyler dedi. Kızı yolmamak için zor durdum." Ben daha cümlelerimi toparlayamadan ağzımdan çıkanlar kıraçın kulağına gitti. Karanlık hiç bu kadar yardımcım olmamıştı.

"Ne gibi şeyler?" Göğsünün üzerindeki elimi yumruk yaptım. Bunu söylemek istemiyordum ama söylemesem de sıkıntı çıkar mıydı? Hem hasta adama neler diyorum ben öyle. Başımı iki yana sallayıp kendimi yükselttim. Boynuna yüzümü gömüp kokusunu içime çektim.

"Ada." Sesini düz ve duygudan uzak tutması içimi titretti.

"Söyle güzelim."

"Söyleyemem. O ve iğrenç düşünceleri işte. Onu dershaneden atabilir misin? Bide benden seni etkilemek için yardım istedi. Düşünebiliyor musun?" Boynunda konuştuğum için sesin çok uzaktan geliyormuş gibi çıkıyordu. Kıraç anlamıştı ama.

Belimden bana destek olup beni üzerine çıkardı. Ani değişim yüzünden göğsüne yapıştım. Vay karın kaslarını hissediyorum. Yalamak eğlenceli olurdu. Elimi yanına koyarak kafamı kaldırdım. Altımda hissettiğim şey bana hiç uymayan düşünceleri beynime hücum ettiriyordu.

"Sen kıskandın mı?" Kaşlarını çatıp ciddi ciddi sorunca alaya almadığını anladım. Başımı salladım.

"Kıskandım tabi ki. Elin kızı gelmiş seni yatağa atmakla ilgili fantazilerini konuşturuyor. Ne bekliyordun?" Bak yine sinir bastı bedenimi. Kıraçın üstünde olmam bile bu siniri yok etmeye yaramıyordu. Nasıl bir şeyse meret, damardan vuruyordu.

Tamamiyle göğüslerimi hissettiği gerçeği de gözlerimin önüne geldi. Çok spesifik. Çok profesyonel.

Hem ben buraya ceza diye gelmiştim. Hani nerede? Hani nerede kelepçe?

Sus Allah'ın cezası

"Beni yatağa atmak mı? Bunu sadece sen yapabilirsin." Sözleri yeterli gelmediği için kaşlarımı çatıp yüzüne baktım. Karanlıkta sadece dışarıdan gelen ışıklar vardı. Şu an onu sikmek isteyeceğim kadar kutsal görünmesi ise cabası.

Bacaklarımı açıp üzerine daha fazla yerleştim. Ben yerleşirken ağzından küçük bir-hatta o kadar sessiz-çıkmıştı ki bu inleme yanlış duydum sandım.

AH BE HOCAM!?+18Where stories live. Discover now