Bölüm 16- Misafir

90 13 9
                                    


Acaba sen de beni benim seni düşündüğüm kadar düşünüyor musun?

Birkaç saniyelik kalp ağrısından sonra içeri girdim. Emre elini saçlarına götürdü. "Hoşgeldiniz." Demet'le selam verdikten sonra Demet direkt salona ilerledi. "Nasılsınız, gençlik?" Demet'in arkasından ben de salona girdim. Demet Velat'a döndü. "Sen de genç kategorisindesin, Velat abi." Velat abi'yi ilk defa yüz yüze görüyordum.

Gerçekte daha samimi görünüyordu. Velat abi gülümsedi. "Size bir misafir getirdim." Misafir.. Keşke başından beri yüz yüze tanısaydım bu insanları diye düşündüm.. Hayal kurdum. Odada Velat abi, Hürkan, Emre, Ali, Umut, Erkan vardı.. Acaba başından beri ekipte olsaydım, arkadaşları olsaydım hayatım nasıl olurdu?

"Misafir mi? Yok, canım. Böyle yetenekli biri misafirimiz olamaz. Hem her hafta neredeyse Yaprağı görüyoruz.." Ali'nin söylediğine gülmemi tutamadım. Ellerimi teslim oluyormuş gibi kaldırdım. "Neredeyse her hafta görüşmemiz tamamen tesadüf."

Ve evet, Yaprak. Emre'yi sürekli görmene rağmen neden kalbin onu görünce hızlı atıyor? Belki de puzzle'ın parçası aslında Emre'yi sürekli görüp bir türlü alışmayı bırakmayan kalp hızım değil, onu sürekli gördüğümde içimin gittiğini bilen kalbimdir.

Velat abi ve Erkan benimle tanışmak için ayaklanmışları. Velat abi elini uzattı. "Bana Velat de, Demet'e kaç kere dedim abi deme diye. O kadar yaşlı değilim." Demet kahkaha attı. Gülümsedim. Mafya şakasını bildiğim için işaret ve orta parmağımı alnıma yasladım. "Emredersiniz, efendim." Velat gülümsedi ve teker teker herkese baktı.

"Sevdim ben bu kızı.." Tekrardan gülümsedikten sonra Erkan'a doğru döndüm. "Lütfen porçay de bana. Genelde porçay derler." Porçay duraksadı. "Bu kadar bahsedildikten sonra sonunda tanıştık." kıkırdadım. "Sosyal medyada seni sıkı takip ederken yüz yüze görüşmek onur verici." Porçay gülümsedi. Demet boş bir koltuğa oturduktan sonra yanına oturmam için yanını işaret etti ve hemen oturdum.

Yarım saat muhabbete daldıktan sonra Demet kulağıma fısıldadı.. "Gel sana evi gezdireyim." Emre'ye baktım. Demet, Emre'ye baktığımı gördü. "Sen onu dert etme. Sorun etmez böyle şeyleri." Emre herkese ne içeceğini sorduktan sonra ayaklandı. Demet ayağa kalkınca ben de kalktım ve takip etmeye başladım. Koridorda ilerledik. Her yeri tanıttıktan sonra sadece mutfak ve Emre'nin odası kalmıştı.

Demet'e göz ucuyla baktım. "Girmeli miyiz?" Demet kafasını salladıktan sonra Emre'nin odasının kapısını açtım. Yatak, dolap, bir çalışma masası ve duvarda fotoğraflar vardı. Oraya doğru ilerledim. Fotoğraflar yatağın karşısında ki duvarda duruyordu.

Tek tek fotografları incelemeye başladım. Hürkan'ın omzuna elini atıp sırıttığı fotograf, Ali'yi gizlice uyurken çekip barış işareti yaptığı fotoğraf, ekiple fotoğrafları, takım elbiseli fotografı, annesiyle fotoğrafı..

Annesiyle fotoğrafını görünce dudaklarımı büzdüm. Ellerim ne kadar titrese de parmaklarımı fotoğrafta gezdirdim. Fotoğrafta Emre'nin abisi, annesi ve Emre vardı. Muhtemelen Emre burda 5-6 yaşlarında olmalıydı. Emre annesinin omzuna kafasını koymuştu. Emre'nin yüzünde öyle aptal ve sevimli bir gülüş vardı ki ben de gülmemi tutamadım.

Abisi Emre'ye bakıyordu. Annesi öyle içten gülümsüyordu ki sanki önemsediği tek şey oğullarıymış gibi.. Tüylerim diken diken olmasını engelleyememiştim. Demet'in omzuma dokunmasıyla irkildim. "Gidelim mi?" kafamı olumlu anlamda salladım.

Son olarak mutfağa girince Emre'yi gördüm. Teker teker bardaklara içecek dolduruyordu. Bizi görünce gülümsedi. "Ev tanıtmaca mı yapıyosunuz?" Kafamı salladım. Demet kapıya baktı. "Yaprak mutfağı da gördüğüne göre ben içeri gideyim." Demet bana göz kırptı ve mutfaktan çıktı. Arkasından gitmemesi için mimikler yaparken umrunda olmamıştı bile.

Emre muhtemelen şu halimi görse 'Bu mal napiyor?' derdi. Derin bir iç çektikten sonra Emre'nin olduğu tarafa döndüm. Emre sırıtyordu. "Klasik Demet." dedikten sonra belimi tezgaha yasladım ve Emre'yi izlemeye başladım. "Şimdi de benimle tek kalmak için Demet'i mi kullanıyorsun?" Dudağımı birbirine bastırdım...

Gülmemek için ne kadar çaba sarf etsem de en sonunda kahkaha attım. "Ne, yalan mı yani?" sırıttı. "Ölürsem bi gün.. Lütfen mazarımın üstüne 'Mentorun mükolastik şakalarından öldü.' yazdır." Emre güldü. "Bak bu olur." Gülümsemesine karşılık verdikten sonra mutfağın kapısından kıtır'ın geldiğini gördüm. Hemen dizlerimin üstüne çöktüm ve kıtır yanıma gelip dizime sürtünmeye başladı.

Gülümsedim ve Emre'ye baktım. "Sanırım beni sevdi." Emre de bir dizini yere koydu. "Sanırım değil baya sevdi seni.. Normalde ilk defa gördüğü kişilere böyle değildir. Ben ilk eve getirdiğim de bana ufak çaplı saldırmıştı, şerefsiz." Kaşlarımı çattım. "Niye şerefsiz diyosun, demek ki sen de bir şey bulmuş saldırmış hem baksana şu tatlılığa." Emre kıtır'ın başını okşadı. "Lan ben onu lafın gelişi söyledi-"

Kapıda brinin olduğunu görünce hemen kafamı kaldırdım. Velat bir bana bir Emre'ye bakıyordu. İşaret parmağını dudağına bastırıp "şş." dedi ve göz kırptı. Ardından salona doğru ilerledi. Emre'ye baktığımda dudaklarını birbirine bastırmış, gülmemek için zor duruyordu. "Biz ne yaşadık az önce amk." dediğimde Emre daha fazla duramadı ve kahkaha attı..

...
BÖLÜM SONU!

Yazım yanlışlarım varsa kusura bakmayın lütfen...

Lütfen oy vermeyi unutmayın! Gelecek bölümde görüşmek üzere🫂 |

No: 209Where stories live. Discover now