Bölüm 5- Mezarlık

140 11 7
                                    

hayatın bizim onumuze serdigi bazi seyler ne kadar aci verici değil mi? Topraktan doğup, sevenlerini toprağa gömmek kadar aci verici.
🖤
-
Sahil kenarinda sanki denize derdimi anlatmış gibi rahatlamıştı içim. Yüzümde hafif bir gülümseme oluştu. Tabi ki bu huzurumu bozacak o sesi duydum.. telefonum çalıyordu. Telefonumu pantolonumun cebinden hizlica çıkardım ve arayanın kim olduğunu anlamak için telefonun ekranına doğru baktım.

'Mehmet Amca🥸👊🏾' ariyor..

Mehmet amca'yı böyle kaydettigimden beri aramizda dalga konusu olmuştu. Ama ne diyebilirim ki bu emoji aynı Mehmet amca'ya benziyordu. Nasil olduğunu anlamadığım beyazlamayan kahverengi saçları, bıyıkları ve gözlüğü.. Hızlıca telefonu açtım. "Efendim, Mehmet amca." Birkaç saniye sessizlik oldu. "Sesim geliyo mu?" Güldüm. Mehmet amca hâlâ telefon kullanmayı tam öğrenememişti -binlerce kez anlatmama rağmen- "Geliyo, geliyo." Dedim hızlıca.

"Heh iyi. Yanıma gelir misin diye ariyim demiştim."
"Sen beni mi özledin? Tabi ki gelirim. Sahildeydim arabama doğru yürüyorum, 20 dakikaya orda olurum." Mehmet amca, benim 'babalık' sıfatını doldurmasina izin verdigim ilk babamdi. "Özledim, tabii. Kizim şimdi müşteriler beni yanlış anlayacak tövbe tövbe. Kapatıyorum ben, gel sen."
Kahkaha attım. Gerçekten. "Yola çıktıım." Diyerek telefonu kapattım. Bu adam gerçekten beni öldürecekti, yaşlılarda komik olabiliyor ha?

Annemin de Mehmet amca'yı sevmesi beni en mutlu eden şeylerden biriydi. Sanki 50 yillik komşu gibiydiler.

Markete vardığımda hızlıca içeri girdim. Mehmet amca 2 gündür bekleyen makarna kolilerini yerleştiriyordu. "Prensesin geldi, alo." Dedim sırıtarak. "Hani? Ben göremiyorum." Gözlerimi kocaman açtım, resmen benimle dalga geçiyordu! "Yaşından utan yaşından." Güldüm. "Ne varmış yaşımda? Gencecik biriyim ben." Kafami 'kesinlikle' dercesine salladım. "Ufal da cebime gir!!" Mehmet amca'nın gözleri yerinden fırlayacak gibi oldu.

"Ne dedin sen?" Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ne demişim ben?"
"Ne dedin bakiyim sen az önce?"
"Ufal da cebime gi-" sözümü tamamlayamadan Mehmet amca beni markette kovalamaya başladı. "Genç olabilirim ama ruhum yaşlı dur dur!" Nefes nefeseydim.
"Büyüklerine saygı göstermeyi öğren sen ilk!" Mehmet amca üstüme üstüme geliyordu. Durdum. Oyuna oyunla karşılık verecektim. "Mehmet amca, başka çare yok güreşice-" sözümü tamamlayamadan kapının orda birini görür gibi oldum.

Kafamı yavaş yavaş o yöne çevirdim. Evli gibi görünen bi kadın ve adam öylece bize bakıyorlardı. Bi onlara bi Mehmet amca'ya baktım. "Hass-" dedim sadece. Umarım sessiz söylemişimdir diye dua etmeye başladım yoksa Mehmet amca beni öldürürdü..

Evli çift kendi aralarında gülüşüp meyve reyonuna doğru yöneldiler. "Kızım şimdi bizi tövbe tövbe bir şey sanıcaklar. Rezil olduk elaleme." Derin bir iç çektim. Rezillikler artık etki etmiyordu. "Bi kere geliyoruz dünyaya boşverrr." Mehmet amca güldü. "Hadi, sıpa. Yürü bakalım işin başına." Ölü taklidi mi yapsam acaba diye bir düşünmedim değil.

Uzun uğraşlar sonucu 5 koli yerleştirdikten sonra kasanın oradaki sandalye'ye kendimi bıraktım. Mehmet amca ne kadar yorulduğumu anlamış olacak ki marketin mutfak kısmına gidip bize kahve hazırlayıp gelmişti. "Zahmet etmeseydin."
"Sen hakettin, esek sıpası. İç hadi soğutmadan." kupayı elime aldım hemen. "Esek sıpası ne Mehmet amca ya? Yaşlı yaşlı kelimeler." Mehmet amca koluma hafifçe vurdu. Bu adamla dalga geçmek çok hoşuma gidiyordu. "Sen nerden anliycaksın?" Dediğinde gözlerimi kupadan alip Mehmet amca'ya yönelttim.

Mehmet amca bi anda ciddileşti. "Geçen biri geldi buraya." kaşlarımı çattım. "Kim geldi." Meraklanmıştım. Mehmet amca genelde sadece yaşadığı komik şeyleri anlatırdı, saatlerce gülerdik. "Delikanlının biri geldi, seni sordu." Beni sormaya kim gelebilirdi ki? "Hayret, ne sordu benim hakkımda?"

No: 209Where stories live. Discover now