20

10.3K 1.6K 1.3K
                                    

Haiii ben geldiim!

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

+++++

1 hafta sonra|

"Yemin ediyorum kamburum çıkacak, susuzluktan gebereceğim." diye huysuzca söylendiğimde Jimin enseme şaplak attı. "Senin yüzünden bu kadar yolu yürüyoruz zaten, hiç konuşma sen." diye bana içerledi.

"Dilim damağımla bütünleşti resmen kuruluktan, ayrıca benim suçum yok ya. Üsteğmen Lee'nin ekibinde tesise gitmek istediğimi söyledim sadece." diye söylendim kısık bir sesle.

"Jungkook, bizim birliğin komutanı beğensen de beğenmesen de Taehyung. Adam sırf sana kızdığı için hıncını hepimizden çıkartıyor. Saatlerdir dinlenmeden yürüyoruz."

Dudaklarımı şişirerek ofladım. "Ya ben ona öfkeliyim tamam mı, o yüzden onu kudurtmak içime su serpiyor. Ama bu defa benim yanımda sizi de yaktım." diyerek birkaç adım ötemizde ilerleyen Daehyun'u işaret ettim.

"Tamam kudurt, ona bir şey demiyorum da. Adama sen kal, üsteğmen Lee bizi götürsün de demezsin yani amına koyayım." diye homurdandı Jimin. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken uzun namlulu silahımı çevirerek ona omuz attım.

"Üsteğmen Lee daha güzel uygumalı gösterir, öğretir bize de demiş olabilirim." diye mırıldandığımda Jimin başını sabır diler gibi iki yana sallarken sırıttı. "Manyaksın Jungkook."

"Sana benzemişim." diyerek hazırcevap bir şekilde karşılık verdim. 

"Tesis alanına gidene kadar orman yolu üzerinden ilerleyeceğimiz için hava kararmak üzere olduğundan uygun bir yerde kamp kuracağız!"

En önde ilerleyen Taehyung'un sesiyle gözlerimi yuvarlayarak tüm teçhizatlarımızın yüklü olduğu sırtçantamı hafifçe hoplattım. 

O an aklıma çadırımı çantama almadığım gerçeği dank edince gözlerim faltaşı gibi irileşti. "Siktir, boku yedim." diye mırıldandım.

Jimin beni duymuş olmalı ki kolumu dirseğiyle dürtükledi. "Ne oldu lan?"

"Çadır malzemeleri çantamda ama çadırımı sıkıştırmak için geri çıkarttığımda geç kalacağız diye panikleyince içine koymadan alalecele çıktım."

"Çadırını askeriyede mi unuttun?!" Gözlerini belerterek bana yan bakış attığında dudaklarımı şişirerek ofladım. 

"Komutanım Jungkook çadırını unutmuş." Bizi duyan Hancheol'un bağırarak beni ispitlemesiyle ağzım bir karış aralandı. 

En başta bize öncülük ederek ilerleyen Taehyung Hancheol'un sesiyle duraksayıp arkasını döndüğünde herkes adım atmayı durdurduğu için çok geçmeden Jimin ve ben de durduk.

Taehyung, despot duruşu ve keskin bakışlarıyla doğruca yanıma doğru ilerlemeye başladı. Kendinden emin ve temkinli adımları onu saniyeler içerisinde önüme ulaştırdı.

Ellerini arkasında birleştirerek omuzlarını gerdirerek iyice dikleştirdi. Kısılan delici bakışlarıyla doğrudan gözlerimin içine bakarken, "Çadırını mı unuttun?!" diye tısladı.

"Evet, unutamaz mıyım? İnsanım ya sonuçta." diye mırıldandığımda gözü seğirdi. "Eğitim için çıkıyorsak teçhizat çantalarınızdaki tüm araç ve gereçlerin eksiksiz olması gerekir! Çadırı unutacağına, kendini unutsaydın!"

Dudaklarımı birbirine bastırarak kendimi sıktım. "Siz düz ilerlemeye devam edin!" diyerek diğerlerine gitmeleri için işaret verdikten sonra gözleri yeniden bana odaklandı.

IMPOSING COMMANDER • TAEKOOKWhere stories live. Discover now