16

12K 1.5K 835
                                    

Haiii ben geldiim!

Bu sefer çok arayı açmadan geldim ehehe. Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

+++++

"Jeon dur!" Komutan Kim çitlerin diğer tarafına atlayıp elini havaya kaldırdı. O anda bastığım zeminin ayağımın altında kıpırdadığını fark ederken klik sesi kulaklarıma doldu. "Ko-komutanım..."

"Sana durmanı söylemiştim lanet olasıca..." diye tısladı. "Komutanım mayın..." dedim kesik kesik soluklarımla. Gözyaşlarım daha da şiddetlenirken elini havaya kaldırdı ve birkaç adım ötemden bana ilerlemeye başladı. "Sakın kıpırdama. Ayağını kaldırmaya kalkışma, hareket etme duydun mu beni?! Geliyorum yanına Jeon!"

Elim ayağım titrerken hareketsiz kalmak için kendimi sıkıp direndim. Ayağımın altındaki mayın patlarsa ölürdüm. Tanrım... Soğuk soğuk terler dökerken gözyaşlarım yanaklarımdan süzüldü. Avcumda tuttuğum kuşla birlikte kıpırdamamak için insan üstü çaba harcayarak onu beklerken hızlı ama temkinli adımlarla yanıma gelip belimden kavradı.

"Seni sersem, mayın tarlasında koşmak ne?!" diye beni azarladığında dudaklarımı bükerek, bakışlarımı keskin gözlerinden ayırıp avcumdaki kuşa indirdim. "Özür dilerim... Ben ölmesini istemediğim için kafam gitti..." diye fısıldadığımda diğer büyük eli avuçlarımın arasında tuttuğum kuşa temas etti. "Kuşu kurtarmak için kendi canından oluyordun şapşal." diye huysuzca söylenirken elini geri çektiği anda kuş kanatlarını çırparak avcumdan sıyrılıp uçmaya başladı. "Tanrım, iyileştirdiniz onu..."

"Hâlâ kuşu mu düşünüyorsun, ayağını çektiğin anda mayın patlayacak ve en iyi ihtimalle mayına bastığın ayağını kaybedecek, en kötü ihtimalle de can vereceksin." dedi sert ve ciddi bir sesle.

Gözlerim irileşirken, "Komutanım... Beni kurtarmaz mısınız? Ölecek miyim..." diyerek hıçkırdığımda sırıttı. Ardından belimden sıkıca kavradığı gibi beni bastığım mayının üstünden kaldırarak sağına doğru kaydırıp yere basmamı sağladığında ellerimle yüzümü kapatıp başımı onun boynuna yasladım.

Mayının patlamasını ve ayağımda bir acı hissetmeyi beklesem de hiçbir şey olmadı. Ayağımı bastığım mayından çekmiş ve toprağa basmamı sağlamış olmasına rağmen patlama yaşanmamıştı.

"Gerçekten çok şapşalsın Jeon." Komutan Kim'in derin sesi kulaklarıma çarparken, başımı hafifçe geriye çekip ellerimi acele etmeksizin yüzümden indirip gözlerine baktım.

"Patlamadı komutanım..." diye fısıldadığımda dudakları beğeniyle büküldü. "Çünkü aktif bir mayın değildi." dediğinde kaşlarım havalandı. "Boşuna mı korktum? Altıma işeyecektim neredeyse..." dedim kendi kendime.

"Yaptığın hatanın farkına varmanı istedim. Çünkü bu çocuk oyuncağı değil Jeon. Attığın her adım tehlike arz eder, bu yüzden bu mayın tarlasına giriş yasak zaten. Yine de şanslıymışsın ki aktif mayına basmadın." diye homurdandı otoriter bir sesle.

"Aktif mayın olsaydı zaten bastığın anda patlardı, ayağını çekmene bile fırsat tanımazdı sana." diye eklediğinde kaşlarım çatıldı. "En başından biliyordunuz aktif olmadığını madem, neden kıpırdama dediniz ki..." Öyle diyince ben de gerçek anlamda ölümün eşiğinde gibi hissetmiştim. 

"Çünkü yakın çevrede aktif bir sürü mayın var Jeon. Eğer yanına gelmemi beklemeden ayağını çekip ilerlemeye devam etseydin aktif bir mayına basabilirdin, zaten aktif mayına bastığın anda patlama yaşanırdı dediğim gibi ayağını geri çekme fırsatın dahi kalmadan patlardı." diye açıkladı. "Yine de bana aktif olmadığını söyleyebilirdiniz... Ecel terleri dökmezdim en azından..."

IMPOSING COMMANDER • TAEKOOKWhere stories live. Discover now