20.BÖLÜM [ final ]

2 1 0
                                    

Eve geldim. Keşke gitmeseydim dedim olduğum yerde çakılıp kalmıştım. Bu olamazdı kim neden yapmıştı. Ne istmeisti küçücük bedenden? Dizlerimin ustune düştüm gözlerimden yaşlar düşmeye başladı. Bağırmak istedim, boğazımda bir yumru vardı. Yutkunamadım.

Leyla, karşımda parçalanmış, kanları etrafa saçılmıştı.
Bu manzara beni mahfetti. Onu koruyamadım. Alevin emanetini koruyamadım. Neden keşke gitmeseydim.
Yanına yaklaştim yerimden kalkmadan. Elimi uzattım. Onun kalbi dışardaydı elime aldım hala yaşıyordu kalbi. Ama o yaşamiyordu. Neden yaptınız? Ona bunu neden?! O benim herşeyimdi! Herkesi kaybettim. Tek değer verdiğim kişiydi hayatta kalan o ise bana veda etmeden gitti! Dizlerimin üstünde yere gömdüm kafamı. Ağlamaya başladım bağıra bağıra. Bağırıyordum, ben duymuyordum bunu. Kafamı kaldırdım. Kafasına baktım bedeninden tamamen kopmuş, gözleri oyulmuş olan leylama baktım. Yüzündeki gülüşü gördüm. O ifadeyi biliyordum
  ' seni asla unutmayacağım,buraya kadarmış..." Der gibiydi ona bakamdim dokunamadım, hiçbirşey yapamadım o an.

Tek bildiğim şey o yapmıştı bunu. Ben deli değildim, bunlar gerçekti. Sadece zihnimle oynadılar, herkesi benden aldılar, gözümün önünde alevimi öldürdüler, bilerek yaptılar, sırayla acı çektire çektire yaptılar, son değer verdiğim insanı da aldılar benden leylami ,alevimin emanetini! Keşke hersye bir rüya olsaydı. Bende o güne tekrar dönseydik. hepimiz.

Mümkün değil di biliyordum.
Etrafımdaki kanlara baktım duvarda yazılar vardı. Onun yazısıydı.

" Senin değer verdiğin insan, bana güç kazandırıyor, senin acı cekmen bana güç kazandırıyor" bu onundu. Neden ona yaptın bunu! Ne istedin minikten?! O daha çok küçük! Artık sesli konuşuyordum, hayır bağırıyordum.

Bazen istersin; gelmemesini, gitmemeyi, rüya olmasını istersin. Ama bazende çok geçtir bunun için. Hiç istemessin doğmayi, yaşamayı hiç ama hiç istemezsin.
Bazen o kadar çaresiz olursunki aklına ilk yok olmak ölmek gelir. Ama sadece çaresizsindir. Sen kendi dünyada kıyameti yaşasan bile gerçek dünya aynıdır.
Kimse seni umursamaz, kimse sana neyin var diye sormaz, sen ise sadece bunu gün yüzüne vurmassin acılarını içine atarsın, delirmene neden olur. Hiçbirşey yapmazsan hayat senden değerli ne varsa alır. Herşeyi alır.

Sevdiğin kadını senden alacak kadar acımasız bu hayat.
Bazen 'neden!' diye isyan edersin insanlar delirdiğini düşünür. Sen ise delimemişsindir ne yaşadığını kimse bilmez. Bilseler bile kimse bunu umursmaz. Hayat hala devam ediyordur. Ama senden herşeyi alana kadar...

Benim için bitmişti, benim sonumdu, hayat benim için bitmişti. Hiçbirşeyim kalmadı. Abim olduğunu iddia eden şahis ise o bile bana ihanet etmişti.

Şimdi ise inalrin yanına gitmek vardı. Ne güzel onlarla bukuşucaksın. Yürüyordum  karanlik dar sokaklarda. Upuzun sanki sonu yoktu. İlerledikçe üzüyordu sanki karanlıktı görünmüyordu ilerisi.
Ayyaşın birisi çıktı elinde içki şişesi
vardı. Bana doğru yavaş yavaş yürümeye basladı. Elindekini goremiyordum bulanıktı etraf. Parlıyordu elindeki. Bıçak mıydı yoksa madeni paramı emin olamadim o karanlıkta yaklaştikca uzun birşey olduğunu, yani bıçak olduğunu anladım. Arkamı dönüp koşmaya başladım taa ki ayağım taşa takılıp düşene kadar. Tuz bir çığlık çıktı dudaklarımın arasından. Gözüm karşımdaki ayyaşa kaldı elindeki bıçakla diğer elindeki içki şişesiyle bana bakıyordu.

Bıçağı bana saplamasini bekledim. Ama yapmadı elini uzattı bana yerden kaldırdı.
" Neden buralardasın? Kimse yok bu saatte şanslısın benim gibisiyle karşılaştığın için, yoksa ölürdün" dedim ağzım yarım açık ona bakıyordum.

" Sağol," dedim devamı çıkmadı ağzımdan.
Sonrasında oradan çıkıp kayboldum. El salladı karşılık verdim.

Demekki iyi insanlarda çıkıyormuş karşımıza. Ama nerden bileceksinki iyi olduğunu bu gösterdiği yüzü. Gerçi gösterse şimdi gösterirdi. Kimse yoktu etrafta ıssızdı...

Yürüdüm gece boyunca. Aklımdan o sahne gitmiyordu. Leyla'nın parçalanmış bedeni, kanıyla yazilmiş yazılar, oyulmuş gözleri, parmakları teker teker koparılmıştı. Ama o gülüşü herşeye değerdi. Aklımdan atamadım.

Gün doğumuna karşı 40 katlı bir binanın tepesine çıkmıştım. Buradan eşsizdi ama neden böyle mutluydum? Belki sönük gelmişti...

"Birlikte ağladık... Birlikte güldük
Bunlar basit duygulardi ama
Benim herşeyimdi...
Eğer seni bir kez daha görebilirsem
Sana bakıp 'seni çok özledim' derdim...
Tek başıma hatıralarla dans ediyorum ve yağmur yağıyor...
Sis dinene kadar yanına koşacağım...
Geldiğimde lütfen sımsıkı sarıl...
Lütfen sarıl...
Lütfen sarıl...
Lütfen sarıl..."

Kendimi ayağa kalkarken buldum, aşağı baktım sırıttım istemsizce kafamdaki düşünceler neydi çözemiyordum. Yükseklik idealdi. Baktım gökyüzüne beni çağıriyor gibiydi. Bende gitmek istiyordum.

Ayağım yerden kesildi. Açtım kollarımı, mutluydum. Çünkü onalrın yanına gidiyordum. Ne kaybederdim ki? Hiçbir şey.

Son hissettiğim şey balkon demirine çarpmamdı... Son duyduğum şey ise
" Efe, sevgilim, lütfen ölme! Senin için geldim. Sen ise gidiyorsun!" Ağliyordu. O an uyanmak istedim işte...

                        SON...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PSİKOPATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin