Onuncu Bölüm

17 7 20
                                    

Rüzgar Karanfil

Bugün Esin'in doğum günüydü ve ona sürpriz bir parti organize etmek istiyordum.
Dün ona açılmıştım ve çıkmaya başlamıştık.
Abim ve Simay da dörtlü buluşmamızda bayağı yakınlaşmışlardı,abimin dediğine göre çok ortak noktaları varmış.

İnternetten Esin'in son yayımladığı masalı okuyordum,Küçük kızın annesinden babası için pasta yapmasını istemesi ruhuma dokunmuştu.
Çünkü babaları tarafından sevilmeyen çocuklardık biz,ölselerdi de bizi gökyüzünden izlemezlerdi. Bülent Karanfil benim içimde çoktan öldürdüğüm bir cesetten ibaretti.

Telefonumu kapatıp cebime attım ve abimin odasının önüne gelip kapıyı tıklattım.
"Rüzgar gel kardeşim" kapının ardından gelen sesiyle içeriye girdim.
Elindeki eski bir kıyafeti kesiyordu.
Yanına oturdum.
"Neden kesiyorsun bunları?" gülümseyerek bana baktı.
"Simay bugün Esin'in doğum günü olduğunu söyledi,evlerinde bir parti vermek istediğini söyledi ben de kendimce kıyafet tasarlıyorum baldızıma hediye etmek için"
Abimin eli bu tür işlere yatkın sayılırdı.
Başımı salladım.
"Evet biliyorum çok sevinecek sürprizimizi görünce,biz ne zaman gideriz?"
"Akşam yedi uygun sayılır bence,Simay'a da bir sorarım"
Oturduğum yerden kalktım.

"Ben Berkan'ın kafeye gidiyorum o zaman biraz vakit geçiririm orada,görüşürüz"
Odadan çıktım.
Ceketimi aldım ve arabama bindim.
On beş dakika sonra kafenin önündeydim.
"Kaymaz Kafe" tabelası yenilenmişti.
İçeri girip masanın birine oturduğumda Berkan da elinde kağıt ve kalemle geldi.
"Oo biladerim Rüzgarların en serti hoşgeldin" elini uzattığında elini sıktım samimiyetle.
"Hoşbulduk Beko reisim ya nasıl gidiyor,var mı bir ihtiyaç?"
Yarım dakika kadar düşündükten sonra cevap verdi.
"Şu sıralar müşteri az ya çok güzel pasta tariflerim var aslında"
"Tabi dostum ya,bugün sevgilimin doğum günü şöyle 10 kişilik bir masa ayarla sen bize doğum gününü burada kutlayalım,tanışırsınız"
Gözleri sevinçle parladı.
"Bu çok iyi olur akşama ayırtıyorum masanızı o zaman?"
"Olur bize uygun,hadi hayırlı işler"

Berkan'ın kafesinden çıkıp arabama bindim ve Esinle denize girdiğimiz o sahil kenarına geldim.
Ayakkabılarımı çıkartıp yürümeye karar verdim.
Denizin dalgaları sertçe kıyıya vuruyordu.
Telefonumun titremesiyle elime aldım.

Masal Kahramanı: Sahilde yürüyüş yapmak gerçekten keyif veriyor:)

Etrafıma bakındım ama kimseyi görememiştim.
Tam cevap yazacağım sırada boynuma sarılan kollarla dengemi kaybederek yere kapaklandım.
O da benimle birlikte düşmüştü.

"Sevgilim bu ne yere düşmeli bir sürpriz?" dediğimde kahkahalarla güldük.
Üstten mavileriyle bana bakıyordu.
Oldukça yakındık ve tanıdık bir koku burnuma doldu.
"Sen benim şampuanımdan mı kullanıyorsun?"
Üst dudağını ısırdı.
"Erkek şampuanı sevdiğimi biliyorsun sanıyordum" dedi üstümden kalkarken.
Markette karşılaşmamızı hatırladım.
"Çok güzel kokuyorsun" utanarak başını eğdi.
Onun bu hallerini de çok seviyordum.
Ona biraz daha yaklaştım.
Güzel yüzünü okşadım ve dudaklarımı dudaklarıyla birleştirdim.
Öpüşüme karşılık verdi,bundan benim gibi o da zevk alıyordu.
Elim istemsizce giydiği crobun askısına gittiğinde eliyle elimi tuttu.
Dudaklarımız ayrıldığında nefes nefese kalmıştık.

Telefonuma art arda gelen mesajlarla kaşlarımı çattım ve mesajlara baktım.

Abim: Berkan aradı kafeye rezervasyon yaptırmışsın bende Simay'a haber verdim biraz sonra onlarla oraya geçeceğiz Esin sanıyorum ki senin yanında?

Ben: Birlikte sahildeyiz ne zaman gelelim oraya?

Abim: Bir saat sonra kafede olun:)
Görüldü atarak mesajlardan çıktım.

Saate baktım, 5.30 du.
Esin, Beyaz crobu ve diz üstüne gelen siyah eteğiyle kumlara uzanmıştı.
Bende yanına uzandım.
"Ne düşünüyorsun sevgilim?"
Derin bir nefes alıp verdi.
"Bazı kötü anılar peşimi bırakmıyor sanki,hep benimle yaşıyor nereye gitsem oraya geliyor hatta..." dediğinde duraksadı.
Söyledikleri tuhaf şeylerdi.
"Hatta ne?" dediğimde gözlerini kapatıp açtı.
"Orada bana bakıyor,nefret ediyor benden" yattığı yerden doğrularak yan tarafı gösterdi.
Bende doğrulup oturur pozisyona geçtim.
"Kim bu kişi Esin? Senden neden nefret ediyor?"
Öyle birisi yok dersem bana hiç anlatmayabilirdi,abimin böyle vakalara baktığını biliyordum.
Kimi zaman vaka anılarından bahsederdi o yüzden az çok bilgim var diyebilirdim.
"Geçmişten geliyor b-ben korkuyorum"
Başını bana çevirmesini sağladım.
"Sana zarar veremez ben buradayım bana güven,ben seni korurum güzelim" sağ gözünden iki damla yaş aktı,elimle sildim gözyaşlarını.
"Beni suçluyor sürekli,dayanamıyorum bazen"
Onu biraz da olsa anlamaya çalışıyordum.
"Seni yağmurlu havada eve bıraktığımda da onu gördün değil mi?" bu sadece bir tahmindi.
Başını olumlu anlamda salladı.
"Abimin sana yardımcı olmasına izin ver,o ne yapacağını bilir kendini daha iyi hissedersin inan bana" yüzüme masum ve korkulu bir şekilde bakıyordu.
"Birde kargo var aslında onu da çözebilir miyiz sence?" başımı salladım.
"Abimle bir terapi ayarlayacağım sana elbette çözeceğiz canımın içi"
Elinden tuttum ve ayağa kalktık.
Üstümüzdeki kumları temizleyip arabama bindik.

Yirmi dakika sonra kafeye gelmiştik.
"Rüzgar buraya niye geldik?"
keyifle gülümsedim.
"Birazdan öğrenirsin güzelim hadi gel geçelim"
İçeri girdiğimizde konfetileri üstümüzde patlattılar.
"Sürpriz! İyi ki doğdun Esin" hep bir ağızdan söylüyorduk.
Esin önce bana sonra da arkadaşlarına baktı.
Herkese teker teker sarıldı.
"Ya inanamıyorum unuttuğunuzu sanmıştım,çok teşekkür ederim"
Berkan da yanımıza gelip Esin'e elini uzattı.
"İyi ki doğdun Yenge" dediğinde Esin bir an garipsese de teşekkür etti.
Hep beraber masaya oturduk.
Kuzey pastanın üstündeki mumları yaktı.
Esin içinden bir dilek diledikten sonra mumları üfledi ve alkışladık.

Umut "İyi ki doğdun kız kardeşim,mutlu huzurlu yaşların olsun" Umut hediyesini uzattı.
Bir çift inci küpe almıştı.

Simay "Esinim bitanem doğmuş bugün,yaşlandın be kızım. 24 oldun şaka maka" O da hediyesini verdi.
Kırmızı bir bere almıştı.

Umay "İyi ki doğdun aşk kadın." onun hediyesi de siyah bir kol saatiydi.

Kuzey "İyi ki doğdun baldız,yeni yaşın kutlu olsun" o da bir kitap almıştı,okuma kitabıydı.
Esin'in kitaba bakınca bir anlık yüzü düşmüştü.
Kitabı elinden aldım.
Koray Gürhan'ın 'Zihnime Kazınan Cesetler' isimli kitabıydı.
Elimi yumruk yaptım.
Kuzey'e bu kitabı nereden bulduğunu bir ara soracaktım.

Koray benim liseden arkadaşımdı,aramızda çıkan tartışmalar sonucunda arkadaşlığımızı bitirmiştik,ailesi ve kendisi bize hep düşman olmuşlardı.

Kitabı masaya bıraktım ve tekrar Esin'e döndüm.
Abimin yaptığı kıyafetlere bakıyordu.
"Enişte senin elinde maharetliymiş" dediğinde Simay ona gözlerini büyüterek baktı.
Abim ise gülümsedi sadece.
Sıra bana gelmişti.

Elini tutarak konuştum.

"Bir kahvaltı masası buluşturdu bizi.
Sonra hep karşılaştık bir şekilde.
Senin ruhunun ne kadar güzel,kalbinin ne kadar temiz olduğunu fark ettim zamanla.
Bana bahşedilmeyen güzellikleri bahşettin bana,ben sana tutuldum.
Sezen'in dediği gibi ben sende tutuklu kaldım. Bugün çok özel bir gün ama tarihiyle değil,bizimle hep beraber oluşumuzla. Her ne yaşanırsa ne olursa olsun seni bırakmayacağım.
İyi ki doğdun okyanus mavisi gözlerinde bir adada mahkum olduğum güzel sevgilim"

Herkes bizi alkışlıyordu,bu performansı kendimden ben bile beklemiyordum.
Bir hediye vermeme gerek yoktu,biz birbirimize zaten en büyük hediyeydik.

                                   ✓
• Koray Gürhan hakkında ne düşünüyorsunuz?
• Bölümü nasıl buldunuz?
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım💗



Bir Rüzgar EsintisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin