Dokuzuncu Bölüm

20 6 27
                                    

Kutuyu açtım.
İçinden bir kitap çıkmıştı.
Yazarı Koray Gürhandı, kütüphanede yanıma oturan adamdı.
Kitabın ismi 'İsimsizler Mezarlığı'ydı.
Paranormal yazdığını söylemişti hatırlıyordum.
Kitabı elime aldım ve arka kapağını okudum.
'Ailesini bir kaza sonucu kaybeden Rüya'nın karşısına bir gün tanıdık bir yüz çıkar ve beklenmedik olaylar gelişir'
Yutkundum,tetikleniyordum.

Simay kitabı elimden aldığında Umay ve Kuzey de onunla birlikte kitabı inceliyorlardı.
Umut elimden tutup beni koltuğa oturttu.
"Esin sen korku türü sevmezsin,nereden çıktı bu kitap?"
haklıydı,benim tarzım romantik komediydi.

"Kütüphanede tanıştım kitabın yazarıyla" dedim gülümsemeye çalışarak.
Umut başını salladı.
"Sorun yok o zaman"

Simay "konusu çok iyi değil mi yaa? Esin ben bunu okumalıyım"
"Tabiki siz okuyun önce" dediğimde Simay sevinçle zıpladı.

Saat epey geç olmuştu birer türk kahvesi içip odalarımıza geçmiştik.
Umut benimle kalabileceğini söylese de gerek olmadığını söyledim.
Spotify listemden rastgele bir şarkı açtım.
Çalan parça Emircan İğrek'ten Defoluyorumdu.

"Bugün hayatından defoluyorum
fark edilmiyor ama mahvoluyorum..."

Mahvoluyordum ama kimse fark etmiyordu.

şarkının sakinliği ile uyumak üzereyken elimde tuttuğum telefonum titredi.
Rüzgar'dan mesaj gelmişti ama bu sefer mail değildi.
Whatsapp profil fotoğrafına baktım,oldukça karizmatik çıkmıştı.

hoşlanıyorsun bu çocuktan Esin.
sanırım haklısın içses sana kızamayacağım..

Rüzgar'ı telefonuma 'Küçük Prens' olarak kaydettim.

Küçük Prens: Benim gönlüm sarhoştur yıldızların altında (22.40)
Ben: Sevmek ah ne hoştur yıldızların altında(22.43)
Küçük Prens: Evinin aşağısındayım bi gelsene(22.44)
Yataktan kalktım ve perdemi açarak aşağıya baktım,gerçekten oradaydı.
Telefonumu kapatıp cebime attım ve siyah ceketimi alarak aşağı indim.

Rüzgar elindeki çiçek buketini bana uzattı.
"Sana senin kadar narin papatyalar aldım" gülerek baktım papatyalara.
Arasındaki notu görüp elime aldım
Sesli bir şekilde okudum.

"İçimden geldi,aslında hep içimden geliyorsun,her an her saniye düşlerimde hayat buluyorsun.
Günler geçtikçe bağlanıyorum sana
Kalp atışlarım hızlanıyor sen yanımda olunca ve bunun anlamını biliyorsun"

Gözlerim dolu bir şekilde yüzüne baktım.
"Rüzgar" bu bir itiraftı.
Bana sıkıca sarıldı.
"Esin ben senden çok hoşlanıyorum,benimle çıkar mısın?"
Benimde ona karşı hislerim vardı.
Yüzümü okşamaya başladı,dokunuşları beni rahatlatıyordu.

Başımı salladım
"Hislerimiz karşılıklı Küçük Prens,bende senden hoşlanıyorum"
Güldü.
"Lakabımı sevdim,masal kahramanı"
Elimden tuttu ve on dakika kadar koştuk beraber.

Bir apartmanın çatısında bulduk kendimizi.
"Burası neresi?" Diye sordum elim elindeyken.
"Bilmiyorum bizim eve yakın bir yer sadece"
İkimizde oldukça heyecanlıydık.

Ceketlerimizi yere serip üzerine uzandık,yıldızlar artık tam tepemizdeydi.
Rüzgar derin bir nefes alıp verdi.
"Esin o gün iyi ki kahvaltı yaparken karşına oturmuşum"
Gülümsedim
"Ne zaman anladın benden hoşlandığını?" aklıma gelen soru ile yüzümü ona çevirdim.
"Hastalandığım gün gelip benimle iglilendiğinde.
Annemin göstermediği ilgiyi,babamın göstermediği o şefkati sende gördüğümde" sağ gözümden bir damla yaş aktığında Rüzgar eliyle sildi.
"Peki sen?" Kısa bir an düşündüm.
"Denizde dip dibe olduğumuzda söylediklerinin bende bıraktığı etki çok güzeldi,o zaman"
Yeşilleriyle mavilerime baktı.
"O gün yaptığım bir çılgınlıktı beni gaza getirmiştin,sözcükler ise birden çıktı ağzımdan düşünmemiştim"
Bir şey söylemeyince ikimizde önümüze döndük ve yıldızları izlemeye başladık
Gökyüzünü aydınlatan birer fenere benzetiyordum onları.

Bir yıldız kaydı birkaç saniye sonra.
"Rüzgar yıldız kaydı" dedim elimle gökyüzünü işaret ederek.
"Bir dilek tutalım hadi" dediğinde ikimizde birkaç saniyeliğine gözlerimizi kapattık.
Benim dileğim hep Rüzgar'ın masal kahramanı,Umut'un küçük kız kardeşi,Simay ve Umay'ın biricik arkadaşı,Kuzey'in de baldızı olarak kalmaktı.

Sabah gözüme gelen güneş ışıklarından dolayı zar zor gözümü açmıştım.Yanımda Rüzgar vardı,çatıda uyuyakalmış olmalıydık.
Rüzgar'ın eli kalbimin üstündeydi.
Onu ikinci defa uyurken görüyordum.
İlk gördüğüm huzursuz bir uykuydu ama şimdi çok huzurlu görünüyordu.

Kirpikleri,gözleri,yüz hatlarıyla çok kusursuzdu.
Gözlerini yavaşça araladı ve bana gülümseyerek baktı.
Uykulu sesiyle konuştu.
"Hayatımda uyandığım en güzel Sabah" dedi hayranlıkla.
Benim için de çok özel bir an olarak kalacaktı.
"Bu bir rüyaysa asla uyanmak istemiyorum" dedi elleriyle yüzümü okşarken.
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Bu bir rüya değil" dedim.
Elinden tuttum ve ayağa kalktık.
Her yerim ağrımıştı ikimizde vücudumuzu esnettik.
"Gidelim mi artık?" dediğimde yüzü düştü.
"Maalesef gitmek zorundayız"
Apartmandan inip yola çıktık.

Telefonum çalıyordu.
Simay'ın aradığını görünce açtım.
"Efendim Simay"
"Esin odanda yoksun,neredesin sen?"
"Bir rüyada gibiyim ama oldukça gerçek"
"Anlamadım,ne?" bu tepkisine güldüğümde Rüzgar da beni izliyordu.
"Eve gelince anlatırım sana, görüşürüz" dedikten sonra telefonu kapattım.
Ardından Rüzgar'ın telefonu çalmıştı.
Abisi arıyordu.
"Efendim abi"
Kulağımı Rüzgar'ın telefonuna dayadım.
"Esinle birlikte misin kardeşim? Simayla konuştum."
Simay'ın mesaj atma hızı motorcularla yarışır nitelikteydi vallahi.
"Evet abi birlikte uyandık" dediğinde ne dediğini sonradan fark etmiş gibi üst dudağını ısırdı.
"Ne,ne yaptınız?" Eser'in tepkisine kahkahalarla gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Birlikte vakit geçirdik abi ya bir haberim daha var sana" üst dudağını dişleye dişleye kanatmıştı resmen.
"Rüzgar anladım ben seni kardeşim,sen Esin'e açılmışsın" dediğinde Rüzgar üst dudağını dişlemeyi bırakıp rahat bir nefes aldı.
Bende biraz olsun rahatlamıştım.
"Sen psikolog,insan sarrafısın mübarek" tuttuğum kahkahamı bu cümle sonrası serbest bıraktım.
Psikologların işi insanları anlamaya çalışmaktı ve Eser hâlden anlıyordu.

"Simay da çok tatlı kız biliyor musun? dörtlü date ye çıkma vakti geldi demek" Eser duygularını bizim aksimize çok rahat ifade etmişti.
"Bizim kahvaltıcıya geçiyoruz o zaman sizi de bekliyoruz" dedi Rüzgar,dünden razıymış meğer.
Eser onu onayladıktan sonra telefonu kapattı.

Kahvaltıcıya geldiğimizde dört kişilik bir masaya oturduk,üstümde dün giydiğim pijama takımım vardı hâlâ ama olsundu.
Beş dakika kadar sonra Simay ve Eser birlikte içeri girip yanımıza geldiler
Simay koşarak bana sarıldığında ona karşılık verdim.
Yanaklarımdan ikişer kere öptü
"Yaa tebrik ederim açılmışsınız birbirinize,en çok ben shipliyordum sizi. Hashtag #Esrüz " dediğinde yanaklarını sıktım.
Gülerek Eser'e baktı.
Eser "Nasıl geceydi anlatın bakalım"
Rüzgarla birbirimize baktık.
Rüzgar konuşmaya başladı.
"Her günüm,her saniyem Esin'i düşünmekle geçtiğinde artık duygularımdan emin oldum ve bir buket papatya ile açıldım ona ve sonra bir çatıda yıldızları izlerken yıldız kaydı ve Esin benim en büyük dileğimdi" o kadar güzel şeyler söylüyordu ki etkilenmemek elde değildi.
Bana biraz daha yaklaştı,benim bedenimde ona çekiliyordu.
Artık dip dibeydik,denizde olduğu gibi,parfümünün kokusunu yine buram buram alıyordum.
Gözlerimi kapattım ve dudaklarının dudaklarımı esir alışını hissettim
Beni öpüyordu,incitmeden ve yavaşça.
Öpüşüne karşılık verdim.
İşte şimdi tam anlamıyla olmuştuk.

                                ✓
•Kargo - Yıldızların Altında parçasını Esin ve Rüzgar'a armağan ediyorum.
•Bölümü nasıl buldunuz?
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım🔥

Bir Rüzgar EsintisiTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon