Omuz silkti ve güldü. "Karımı bu kıyafetle o kadar erkeğin olduğu mekana sokmayacaktım herhalde."

"Karın üç saattir bu kıyafetle aptal herif! O zaman fark etmeyip şimdi bana bağıramazsın!" Diye bağırdım ve ona taraf döndüm. Aslında o bağırmıyordu değil mi? Bağıran taraf sadece bendim.

"Ayarlarımla oynamasaydın fark edecektim." Deyip suçu benim üzerime yıkmaya çalıştı.

Elim ile yüzümü kapatıp başımı sinirle koltuğa vurdum. "Ayarlarını sikeyim! Senin ayarlarını sikeyim!"

"Küfür etme." Dedi memnuniyetsiz sesle. Sonra sesine yumuşacık bir ton ekledi. "Kafanı da oraya öyle vurma, canın acıyacak."

Üzgün suratıma afallayan ifade yayıldı. Gözlerimdeki elimi aşağı indirip ona yan bir şekilde baktım. "Karam, beni delirtme. Yemin ederim sana bir çakarım, nevrin şaşar."

Aynı benim gibi arkasına yaslandı. Elini uzatıp saçımı aldı ve parmağına doladı. "Sinirlenince çok güzel olduğunu söylemiş miydim sana?" Bu sakinliği beni delirtiyordu. O yüzden de başımı öne eğip yüzümün karşısında olan elini dişlerim arasına aldım ve tüm gücümle ısırdım. "Lan!" Dedi gözünü kocaman açıp. "Manyak, ne yapıyorsun?" Diğer elinin avuç içini başıma bastırıp beni geri ittirdiğinde, elini dişimden kurtardı. Eline baktığında, "vahşi misin kızım sen?" Diye sordu.

Bu kez de kendimi tutamayıp koltukta yükselerek üzerine atladım. Yakasından tutarken, "giyimime karışamazsın!" Diye bağırdım yüzüne karşı. "Beni arabaya kilitleyemezsin! İstediğimi giyinir, istediğim yere giderim!"

"Ben gavat değilim!" Dedi elimi tutup.

"Sen ayısın!" Dedim yüzüne yaklaşıp. Dişimi birbirine sıktım. "Şırnak'ın mağarasında yaşayan ayısın! Hemen o mağaradan çıkmazsan, geberteceğim seni!"

"Ben mağaramda mutluyum." Elimi ondan uzaklaştırdı.

"Karam," dedim sakin kalmaya çalışıp. "Gerçekten sabrımı sınıyorsun. Bak ben bu kadar sabırlı kadın değilim. Arabayı kilitleyen parmaklarını kırmadıysam ve münasip bir yerine sokmadıysam, kocam olduğun içindir."

Omuz silkti çocuk gibi. "O zaman gömleğinin önünü ilikle."

Ofladım uzunca. "Ya bana kocamı verin! Bu adam benim kocam olamaz, kocamı verin bana!" Başımı çevirip ona baktım. Üzgünce dudak büktüm. "İliklersem açacak mısın kapıyı?" Hemen başını salladı. Üzgün ifademi bozmadan elimi havalandırdım ve gömleği iliklemeye başladım.

"Gerçekten mi?" Dedi, bunu beklemediği bana olan bakışlarından belliydi.

Başımı salladım ve iliklediğim gömleği düzeltip ona baktım. Yüzüm asıktı ve dudaklarım bükülmüştü. "Kocamın gavat diye anılmasını istemem." Burnumdan nefes verdim. "Kapıyı aç inelim. Herkes bizi bekliyor."

"Leyla-"

Elimi kaldırdım ve başımı iki yana salladım. "Kapıyı aç lütfen. Ben artık evli bir kadınım ve kocam ne derse onu yapmam lazım." Gülme Leyla, sakın gülme yoksa oyunumuza kanmaz.

"Güzelim," bana taraf eğildiğinde, yüzümü elleri arasına aldı ve kendisine çevirdi. Fakat ben ona bakmayıp aşağıya bakıyordum. "Ben senin üzülmeni istemiyorum, yapma böyle."

"Üzülmedim ki." Dedim çocuksu masumiyetle.

Burnumu çektiğimde, "tamam." Dedi dişini sıkıp. "Tamam, ne yapıyorsan yap yeter ki ağlama."

AŞK-I MAVERAWhere stories live. Discover now