İkinci Görev

10 1 0
                                    

Sabah kalkar kalkmaz soluğu ortak salonda aldım. Mia'nın yine orada uyuyakalmış olasılığı aklımı kemirirken üzerime biri atladı, ve bu sefer yeri boyladım.

AW: Mia! Sen nerede uyudun bakalım?

MB: Ney? Sana da günaydın!

AW: Yine koltukta uyuyakalmamışsındır diyorum.

MB: Hayır ya! Konuşmamız bitince geçtim odama. Ayakkabılar da bende.

AW: İyi bakalım, ilk ders ne bugün?

MB: Bugün ders yok! İkinci görev var ya.

AW: Doğru. Saat kaçta o zaman?

MB: İki saati var daha, hadi kahvaltıya inelim.

Kahvaltımızı hızlıca ettikten sonra soluğu Karagöl'ün başında aldık. İkinci görevin başlamasına vardı daha ama Hermionelerin burada olacağını düşünmüştük. Ne yazık ki yoklardı. Mia kitapları bırakmak için ortak salona giderken ben de gölün yanındaki kayalıklara oturdum.

Önceki geceyi düşünürken bir yandan da yanımdaki çakıl taşlarıyla oynuyordum. Güzelce vedalaştığımız için memnundum, artık yarım kaldık sayılmazdı. Bunu aşmayı düşünerek doğruldum ve bir tane taş aldım elime. Taşa, Liam'a olan sevgimmiş gibi uzunca baktım önce, sonra da Karagöl'e doğru fırlattım. Tamamen kurtulmuştum bu ağırlıktan.

Uzun bir süre kalmış olmalıyım ki ikinci görevi izlemek için gelen kalabalığın sesini duydum. Koştum, koştum ki Mia yer bulamadığım için beni öldürmesin. Sonunda tüm yarışmacılar geldi, yani biri hariç tüm şampiyonlar: Potter yoktu. Dahası, Hermione ve Ron da ortalarda gözükmüyordu. Başlamak için biraz daha bekledikten sonra elinde bir otla koşarak göründü dördüncü şampiyon. Biraz daha dikkat edince bunun galsamotu olduğunu anladım. Neville de olmasa bu çocuk ne yapacaktı kim bilir?

Bir saat sonra, Potter dışında tüm şampiyonlar çıkmışlardı. Fleur eli boş ilk dönen olmuş, Cedric ve Krum, Cho ve Hermione ile çıkmışlardı. Dakikalar geçtikçe heyecanlanıyor, biraz da endişeleniyordum. Hermione çıktıktan sonra yanına koşup kurulamıştım, Mia yerini kaptırmamak için gelmemişti. Hermione ile birbirimizin ellerini sıkmış, nefesimizi tutmuş beklerken su yüzeyinde üç gölge oluştu.

***

HG: Ödümüzü kopardın! Neden herkesi kurtarman gerektiğini düşündün ki?

HP: Of bilmiyorum Hermione, gelme üstüme artık.

RW: Çocuğu az bırak da zaferin tadını çıkarsın.

Ron, Harry'nin en değer verdiği kişi olunca biraz keyiflenmişti. Mia benden çok Nelson'la vakit geçirmeye başladığından ben de "Altın Üçlü" ile takılıyordum. Sohbetleri de sarıyordu doğrusu, beni daha tam aralarına almış sayılmazlardı ama üç Gryffindorlunun yanına Ravenclawlı olarak sırıtıyordum.

AW: Şimdi üçüncü görev hakkında bir şey dediler mi?

HP: Hayır, daha hiçbir şey belli değil. Sadece haziranda olacağını biliyorum.

AW: Haziranda mı? Sınavlar?

RW: Annie sen de Hermione gibi. Koskoca şampiyonlar, sınavlara mı girecekler?

Hermione göz devirerek bana doğru döndü. Bakışlarından heyecanlı olduğu anlaşılıyordu.

HG: Viktorla-

Bu ismi duyduktan sonra Ron homurdandı.

HG: Daha çok konuşmaya başladık.

Hermione baloya Krum'la gittiğinden beri ondan bahsedince kırmızıya dönüyordu. İkinci görevden sonra da Krum'un peşinde koşan kızlar Hermione'ye koridorlarda tip tip bakmaya başlamışlardı. Ron'un homurdanma sebebi de bana kalırsa gayet anlaşılıyordu ama ikisi için de açık bir konu değildi. Potter da bu durumlara sessiz kalıyor, biraz da Ron'un tarafını tutuyordu.

HG: Hogsmade'e yine benimle geliyorsun değil mi?

AW: Mia'yla gitmeyeceğim kesin, o Nelson'la gidecek. Ama Ron ve Harry?

HG: Ben de istiyorum aramızı düzeltmek ama Ronald'ın nasıl davrandığını görüyorsun.

AW: Haklısın, ancak artık tekrar beraber takılmanızın zamanı geldi bence.

HG: Böyle davrandığı için özür dilerse neden olmasın?

Kafamda Potter'la konuşup Ron'u ikna etmesini sağlamak vardı fakat özür dileme işin içine girerse daha zor olacak gibi gözüküyordu.

Genç ve Güzelحيث تعيش القصص. اكتشف الآن