Ayakkabılar

9 0 0
                                    

Eteğini tutarak aşağı inerken büyük salonun çıkışındaki merdivenlerden gelen bir ağlama sesi işitti. Açık mavi elbiseli bu kızın yanına yaklaşınca Hermione olduğunu fark etti. Ayakkabılarını çıkarıp yanına koymuş, yüzünün buruşturmuş ağlıyordu. Hemen yanına çöktü, o da ayakkabılarını çıkarttı. Ona sarıldı ve saçını okşamaya başladı.

AW/ Neler oldu Hermione?

HG/ Harry ve Ronald...

AW/ Oh...

Annie ondan ayrıldı ve omzunu okşayarak hafifçe gülümsedi. İkisinin yanına elbisesinin eteğini kavramış koşarak bir kız geldi. Nefes nefese kalmıştı ama mutlu olduğu her halinden belliydi.

MB/ Kızlar, inanamayacaksınız- Ah Hermione, ne oldu?

AW/ Potter ve Weasley canını sıkmış.

MB/ Bak sen şunlara, kim oluyorlar da bizim Hermionemizi üzüyorlar? Sen de niye alınıyorsun kız, boş ver konuşsunlar istedikleri gibi!

AW/ Azıcık sakin kalsan daha iyi olabilir Mia.

MB/ Ben sakinim zaten, size kötü ve güzel haberlerim var ama sonra da konuşuruz.

HG/ Lütfen söyle, iyi haber duymaya ihtiyacım var.

MB/ O zaman, önce hangisini söyleyeyim?

AW/ Kötüyü söyle de aradan çıksın.

MB/ Güzel fikir, sonraki Hogsmade gezisine sizinle gelemeyeceğim.

HG/ Ah, neden ki?

AW/ Sen bizimle hiç Hogsmade gezisine gelmedin ama önemli bir şey olmadı değil mi?

MB/ Yani, aslında önemli bir şey oldu.

HG/ Çatlatma da söyle artık.

MB/ İyi haber de bu, Nelson beraber gitmeyi teklif etti!

AW/ İnanmıyorum!

MB/ Ben de öyle dedim! O da her zamanki iç rahatlatıcı gülümsemesiyle üç kere daha söylemek zorunda kaldı.

Kızlar nihayet gülüşmeye başladılar. Mia onlara neşe getirmişti. Hermione'nin keyfi yerine gelmiş, Annie'nin çalışmayan beyni Mia için kurduğu hayallerle dolmuştu. Gece dışarı çıkma yasağı olmasına rağmen gizlice kendilerini bahçeye attılar. Hogwarts'ın içinde koşuştururken herkesin büyük salonda olması onlar için iyi oldu. Üç kız dışarı çıkınca ancak bir hata yaptıklarını fark etti. Hava soğuktu ve gecenin ikisi olduğu için gittikçe soğuyordu da. Hogwarts'ın arkasına, Karagöl'ün yanına gittiler. Tokalarının hepsini çıkarıp çiy düşmüş çimlere uzandılar.

HG/ Sizce ceza alır mıyız?

AW/ Hiç zannetmiyorum.

MB/ Herkes içeriyle öyle meşgul ki, burada donsak ikinci göreve kadar bizi bulamazlar.

AW/ Sahiden, ne kadar kaldı?

HG/ Bugün günlerden ne ki?

AW/ Hiçbir fikrim yok.

MB/ Benim de. Tarihi hatırlıyor musunuz?

HG/ Ay az önce aklımdaydı unuttum şimdi.

AW/ Ben de bilmiyorum. Aman her neyse. Mia'nın Nelson'la olmadığı bir gezide Üç Süpürge'ye gidelim mi?

MB/ Tabii!

HG/ Siz kehanet dersi alıyor musunuz?

MB/ Hayır, neden ki?

HG/ Hiç, başımıza gelecekler konusunda meraklandım.

AW/ Bence sonra ne olacağına değil, şimdi ne yaşadığımıza odaklanalım.

MB/ Çok doğru söyledin bak, mesela şu an tüm damarlarım çekildi.

HG/ Ben de ayakkabılarımı hissetmiyorum, ayağıma doğru ilerliyor.

AW/ Cidden bunlar niye şimdiye kadar topuğumu kesmedi ki?

MB/ Şey, çünkü onları giymiyoruz.

AW/ Ah, gerçekten!

HG/ Artık içeri mi girsek?

MB/ Çok güzel bir fikir bence.

AW/ Ben ayakkabıları almaya giderim.

Büzüşebildikleri kadar büzüşerek içeri girdiler. Girdikleri anda her taraflarını saran sıcaklık için bir an durdular. Sonra üçü de farklı koridorlara girdi. Annie ayakkabıları almak için büyük salonun önüne geldi ve hangi merdivene bıraktıklarını hatırlamaya çalıştı. Tüm merdivenleri tek tek aradı ama hiçbirinde bulamadı. Onun etrafa bakındığını gören bir kız sakince yanına yanaştı.

LL/ Neyi arıyorsun?

AW/ Komik gelebilir, ama üç çift ayakkabı arıyorum.

LL(kıkırdadı)/ Ben de kendiminkileri hep kaybederim.

AW/ Sen?

LL/ Luna, üçüncü sınıfım.

AW/ Ben de Annie. Sen görmüş olabilir misin acaba?

LL/ Ah evet, beşinci sınıf bir Ravenclawlıyı onları alırken gördüm.

AW/Teşekkürler.

Annie Nelson'a onu uğraştırdığı için kızarak Ravenclaw ortak salonuna geldi. Gelince de şöminenin yanındaki bir koltuğun arkasında ayakkabılarının durduğunu gördü. Koltuklarda saçları darmadağın olmuş Mia ve Nelson oturmuş sohbet ediyordu. Sonra almaya karar vererek onlara hissettirmeden odasına çıktı. İşte o zaman, Liam'la yaptığı dans tekrar aklına geldi. Her şeyi sırayla yapmaya karar verdi. Önce elbisesini nazikçe çıkardı. Sıcak bir duş aldı. Salgılanan melatonin hormonunu arttırmaya çalışıyordu. Duştan sonra pijamalarını giydi, yavaş yavaş saçlarını taradı vekuruttu. Ertesi gün dalgalı olsunlar diye balık sırtı ördü. Şimdi iyice uykusugelmişti, görev başarılıydı. Yavaşça yatağına uzandı. Bu uykuyla olanlarhakkında fazla düşünemeyeceğini biliyordu, öyle de oldu. Birkaç dakikaiçerisinde uykuya daldı...

Genç ve GüzelWhere stories live. Discover now