15•Parıltılar

148 17 25
                                    


Gece geç saatlere gelmişti çoktan. Bense saatlerdir yatağıma uzanmış, boş duvara bakarak düşüncelerimle boğuşmuştum.

Korktuğum şey başıma gelmek üzereydi. Ben, Kim Taehyung'un varlığına alışmak üzereydim. Belki de çoktan alışmıştım bile. Sürekli yanımda olmasını, yoğun bakışlarının sürekli benim üzerimde olmasını istiyordum. Benden başka kimseye yemek yapmasın istiyordum. Hatta nefret ettiğim dans derslerimi onun yüzünden iple çeker olmuştum.

Az önce yediğim tokatlar, duyduğum hakaretler aklımdan uçup gitmişti. Sadece o kalmıştı.

Bana yaptığı güzel yemekler, uyanana kadar elimi tutması, imalı konuşmaları, kabus görünce bana sarılarak uyuması, her yakınlaştığımızda belimi kavraması... Aklımdan çıkaramıyordum onu.

Belim sanki dili varmışcasına, onun mükemmel ellerinin tutuşunu istiyordu.

Ona bir kez daha sarılınca her şey geçecekmiş gibi hissediyordum.

Aklıma kendi ellerimle kurduğum, musmutlu geleceğimin hayali gelince bile o aklımdan gitmiyordu. Her anımda varlığı vardı.

Alışık olmadığım bu tuhaf hislerden nefret etmiştim. Neden şu anda başka bir öğrencisiyle gülüşmesi, göğsümü tırmalıyor ya da kalbimi acıtıyordu ki? Ben ona aşık mı oluyordum? Hayır, ben ona aşık olamazdım. Ben, dans öğretmenime, en önemlisi bir erkeğe aşık olamazdım.

Eminim ki yıllardır sevgiye muhtaç olan aciz bedenim sadece ilgi istiyordu. Evet ona aşık değildim ben! Ama kalbimin hızlı atışlarına ve midemdeki tuhaf hisse hala anlam verememiştim.

Belki de aşıktım, sadece bunu kabul etmek için fazla yorgun hissediyordum.

Ayrıca benim kimseye aşık olmaya hakkım da yoktu zaten, en azından şimdilik. Annem ve babam bunu duyarsa asla izin vermezlerdi. Üstelik bu kişi bir erkekse beni öldürürlerdi! Daha önce ki dans yarışmalarında bazı kızlardan etkilendiğim olmuştu ama daha önce hiçbir erkekten etkilenmeyi bile düşünmemiştim.

Hala düşünemiyordum. Hala garipti bu, sadece Taehyung ile garip gelmiyordu. Belki de bu daha da garipti.

Başucumda duran saati kontrol edince dersin başlamasına az bir süre kaldığını görmüştüm. Ona kırgındım ama bir sebebi yoktu. Kafayı yemek üzereyim sanırım.

***

Dans odasına gelip yerde bacaklarımı sallayarak bekliyordum. Ayakkabılarıma odaklanmış, sallanan ayaklarımı izlemeye başlamıştım. Konudan konuya atlayan düşüncelerimden dolayı aralanmış dudaklarımı ve hafif açılan gözlerimi fark edememiştim.

Ve kapıda gülümseyerek beni izleyen dans hocamı.

Ona bakınca dudaklarında ki tembel gülümseme daha da büyümüş, yanıma gelmeye başlamıştı.

"Jeongguk?" demişti, gözlerimdeki yorgunluğu fark etmişcesine. Evet muhtemelen biraz önce yaşananlardan dolayı çok yorulmuştum ama en çok da düşüncelerim yormuştu beni.

"Hoş geldiniz, Bay Kim." Yerimden kalkmaya bile halim yoktu. Dersin geri kalanında ona bulaşmaya niyetim dahi olmayacaktı belli ki.

"Yorgun görünüyorsun. Neden istemedin gelmemi?" Yüzünde garip bir ifade vardı. Sanki kırılmışta bunu saklamaya çalışıyor gibiydi. Aslında bende tam olarak bunu yapacaktım.

"Ne güzel işte. Öğrencinizi çağırmışsınız evinize. Size de fırsat olmuş oldu." dedikten sonra gözlerimi yere indirmiştim tekrardan. "Ne öğrencisi?" diye sormasıyla gözlerim yeniden onu bulmuştu. Dediğinin farkına varıp telaşla cümlesini toparlamaya çalışmıştı. "Ah, doğru öğrencim. Evet iyi olmuş oldu." Dediği şeyle yüz ifadeleri kesinlikle uyuşmuyordu.

 Nightcore | TKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin