9•küçük bir intikam meselesi

165 23 6
                                    


Bay kim, son yaptığım şeyden sonra gerçekten sinirlenmişti. Lavabodan uzun süre sonra dağılmış bir ifadeyle çıkmış, 'bunun bedelini ödeyeceksin' gibi şeyler saçmalamıştı.

Yorucu bir dersten sonra üstüne böyle bir şey yaşaması onu gerçekten kızdırmış olmalıydı.

Ki o bunu yeterince belli ediyordu zaten.

Aslında basit biri olmadığı ortadaydı, yapacaklarını düşününce azıcık korkuyor olabilirdim ama zafere yavaşta olsa yaklaştığımda ortadaydı.

Okula hazırlanmak için yatağımdan kalkmıştım. Üstümü değiştirip yanıma bugün ki Bay gıcık Kim'in dersi için okulun özel olarak verdiği eşofman takımını da yanıma alarak aşağı inmiştim.

"Sonunda gelebildin. İyice boşladık seni." Duymaya alıştığım sözlerle güne başlamak harikaydı.

Masada oturan annem ve babamın yanına doğru yürümüştüm. Yüzlerine bakmamak adına yere bakarak.

"Bay Kim, senin hakkında henüz olumsuz bir şey söylemedi. Bu sıralar vazgeçmiş gibisin. Aferin."

Babamın alayla söylediği 'aferin' sözüne karşı küçük bir gülümseme yerleşmişti yüzüme. Onlara verebileceğim tek cevap buydu, içten olmayan bir gülümseme.

"Taehyung görebileceğin en iyi eğitmenlerden biri. Senin gibi beceriksiz bir öğrenciyi sadece o eğitebilir. En başından beri onu seçmeliydik."

Annemin günlük olarak yaptığı konuşmaya karşılık babam, "Haklısın hayatım." demekle yetinmişti.

Onları asla anlamayacaktım. Neden beni de aileden biri olarak görmüyorlardı ki? Dünyaya gelmeme sebep olan onlar değil miydi?

Bunları sorgulamayı uzun zaman önce bırakmıştım. Tek istediğim kendi parasını kazanan, tek başına mutlu olan, küçük ama tatlı evi ve tatlı bir köpeği olan, işini iyi yapan bir dansçı olmaktı.

Yaptığım her şey sadece bunun içindi. Belki de gerçekten saçmaydı ama sadece oturup boyun eğmektense bu daha mantıklıydı.

***

Bu sıralar normale göre daha güçsüz olan vücudum gerçekten tuhaftı. Sebebi belliydi ama rahatsız ediciydi işte. Kendimi toplamak adına derse girmeden önce lavaboda yüzümü yıkamıştım.

Sınıfa girip yerime ilerlemeye başlamıştım.

"Günaydın Jimin hyung, günaydın Yoongi hyung."
Yoongi'nin de benden büyük olduğunu Jimin sayesinde öğrenmiştim. Bu okula gelmeden önce kendimi yaşlı hissedeceğimi düşünsemde burada ki çoğu kişi üniversiteye hazırlanmaya geç kalmış 21-22 yaşındaki insanlardı. Okulun amacı da buydu zaten.

Jimin hyung 20 yaşında olmama şaşırmıştı çünkü buradaki yaş aralığı 21-23'tü. Bu kural okulun çok bilinen ve asla çiğnenmeyen kurallarından biriymiş.

Paranın adı geçene kadar.

"Günaydın Jungkookie." Jimin hyung, neşeli sesiyle cevap vermiş, Yoongi hyung ise sadece ikimize göz devirmişti. Kaba biri olduğunu düşünmüyordum sadece belli ki kapalı kutuydu. Zaten kediye benzeyen suratıyla ona gıcık olmam imkansızdı.

***

Dersler güzel geçiyordu. Jimin ve Yoongi hyungla konuşmak bana gerçekten iyi geliyordu.

Evet, Yoongi hyung da konuşmamıza dahil oluyordu. Onlarla bir çok ortak noktamız olmuştu ve yoongi hyungunda beni sevdiğini arada başını eğip, kimsenin görmediğini düşündüğü gülümsemesi sayesinde anlamıştım.

 Nightcore | TKWhere stories live. Discover now