17/ Sana İhtiyacım Yoktu.

En başından başla
                                    

Durun bir dakika...

Katil.

Arslan kendisini katil olarak düşünüyor olamazdı değil mi? Bilinç altım şu anda bana gözüyle gülüyor olmalıydı. Sevgilime, Arslan'a, böyle bir şey... Olabilirdi! Vallahi de olabilirdi!

Arslan aslında çok duygusal bir insandı. Benden de duygusaldı belki. Ki ben, komedi filmlerinin sonunda bile film bitti diye oturup ağlayan bir insandım. Neyse konumuz bu değil.

Arslan dışarıdan öküz gibi bir insan olmasına rağmen öyle değildi. O zaman kesin şu anda hala kendini suçluyor, kendine beddualar okuyor, kendine katil diyor, kendi kendine şeytani vesveseler üfleyerek alkole veriyor, belki de intihar etmeyi bile... Oha tamam. Tamam.

Allah korusun!

Bir kez daha aradım Arslan'ı ve bir kez daha o kaltak telesekreterin sesini duydum. Bu telesekreter, sarışın değilse bende bir şey bilmiyorum!

Üç günün, sadece ilk akşamı uyuyup hala daha uykusuz duruyordum. İki gün boyunca sayamadıgım kadar bardak kahve içmiştim. Neden peki? Belki Arslan arar da, ben duymam diye... Ya ben onun için uykusuz kalayım, onun bana yaptığına bakar mısınız sevgili seyirciler?

Hayır bir de ağlamaktan artık gözlerim kızarıp, küçülüp, içine kaçmış, artık Arslan'ın 'A'sını bile duyduğum da gözlerim kendi kendine sulandığı için annemlere göz nezlesi olduğumu söylemiştim.

O bar benim bu bar senin diye sürten kızlar için, geceler boyu ağlayıp ailesine göz nezlesi oldum diyen kızları üzdünüz beyler...

Ayrılınca Demet Akalın dinleyen kızlar için, Yıldız Tilbe dinleyen kızları üzdünüz beyler...

İntihar eden manitan için, nefes alıp veren beni üzdün Arslan...

AY ÇOK TÖVBE!

Bunu içimden söylediğim anda hemen kulağımı çekip masaya vurdum.

Gözde sen iyice manyaklaştın be! Kadın hamileyken intihar edip bebeğini bile dünyaya getiremeden karnındaki yavrucakla göçüp gitmiş, senin dediğine bak... Yazıklar olsun sana.

Ya tamam özür dilerim! Ne bileyim ben! Gaza geldim, söyleyi verdim.

Suçluluk duygusuyla sigaramdan ardı ardına nefesler çektim ve içimde uzun uzun tutup başımın dönmesine izin verdim. Oh, canıma deysin!

O değil de, ben gerçekten çok kötüyüm.

Yıldız Tilbe zaten Kardelen'i söylüyor hemen karşımda... Hemen karşımda?

Yıldız Tilbe kendi tarzını yaratıp giydiği o janjanlı kıyafetlerinin içinde, eliyle naif bir şekilde kavradığı mikrofonuyla, birbirinden renkli ve eşsiz makyajıyla, müthiş sesiyle, ciğerimi yakan şarkılarıyla, tam karşımdaki sandalyede oturup şarkı söylüyordu.

"Ya gel ya da gel kaçak baharım, kalmadı tuzum tadım..."

Ay kız kafası şimdi geldi!

Boştaki elimle yanağıma vurduğum da gözlerimin önünde ki Yıldız Tilbe kayboldu. Kayboldu kaybolmasına fakat sesi hala kulağımda...

"Ne güneş, ne ateş... Gözlerin yüzüme değdi, eriyorum bu kez... O sıcak bakışlarına, çat kapı gelişine... Şarkılar tutar oldu yüreğim..."

Ah be Arslan, hadi çat kapı gel de şarkılar tutsun yüreğime be sevgilim...

İzmariti söndürüp, bir tane daha yaktım. Bir tane, bir tane, bir tane... Daha derken... Saat sekiz olmuş be!

Büyük Patron (!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin