GEÇMİŞE DÖNENLER [8] ↓

78 13 8
                                    

Gözlerimi açtığımda, kendimi Remus'un kollarında gördüm. Mışıl mışıl uyuyordu, beni öyle sıkı tutuyordu ki bakan gizlice kaçacağımı sanardı. İki koluyla beni sarmış, bir bacağını da üzerime atmıştı. Gerçi öyleydi ki, şimdi durmam zor olacaktı.

Burnuma Remus'un kokusu doldu, ne koktuğunu ayırt edemesem de ferah bir kokuydu.

"Lia?" Remusun uyku dolu sesini işittim. "Günaydın Remus," dedim.

Remus gözlerini açtı, önce bana baktı ve sonraysa kendi pozisyonuna. Hemen bacağını üzerimden çekti ve kollarını da benden ayırdı. Yüzü mü kızarmıştı?

"Özür dilerim Lia, böyle uyuyarak seni rahatsız etmiş olmalıyım. Ezilmiş de olabilirsin, üzgünüm. Uyurken ne yaptığımı pek fark etmiyorum da, anneme akşam salonu hazırlamasını söylerim," dedi.

"Ben çok rahattım Remus, hiç sorun değil. Ve salonda değil de burada uyuyacaksın, nokta. Bir daha salonda uyumak istediğini söyleme."

"Tamam, kızma. Senin için burada uyuyacağım-" Tam bu anda odanın kapısı tıklatıldı.

"Remus, Aurelia? Uyanmadınız mı hâlâ?" Diye seslendi kapının ardından, Hope teyze. Gözüm saate ilişti.

Saat on biri geçiyordu!

"Uyandık anne, geliyoruz!" Dedi Remus. Hope teyzenin uzaklaştığını onun terliklerinden çıkan gürültülü seslerden anladım.

"Ben normalde sekizde veya dokuzda kalkan biriyim, nasıl bu kadar geç uyanabilirim?" Diye yatağı toplarken kendi kendime söylendim.

Başımı kaldırdığımda Remus ile göz göze geldim, dudaklarında buruk bir tebessüm ile bana bakıyordu.

"İkimiz de geç kalktık Lia, sanırım bunun sebebini ben biliyorum," dedi sakin bir sesle.

Sebebi ben de biliyordum.

Biz birbirimizde huzuru bulmuştuk çünkü.

Ses etmedim ve yatağı toplamaya devam ettim, yatak işi bitince ise banyoya girerek üstümü değiştirdim. Banyodan çıktığımda Remus hazır bir halde beni bekliyordu.

İkimiz de birlikte odadan çıktık ve salona girdik.

"Günaydın anne!"

"Günaydın Hope teyze."

"Günaydın çocuklar, hadi gelin oturun, yemekler hazır," dedi sevecen bir sesle. Remus ile karşı karşıya oturdum, Hope teyze oğlunun yanındaydı.

Çaydan bir yudum aldım ve kahvaltı yapmaya başladım. Hope teyzenin yanında kendimi çok utanç dolu hissediyordum. Sonuçta ben onun için aniden ortaya çıkarak daha gençken evlenip oğlunu elinden alan, oğlunun hayatını karartan bir Slytherindim.

"Kızım, yesene yemeğinden. Kaç dakikadır öylece boş boş bakıyorsun tabağına. Beğenmediğin birşey mi var?"

"Hayır, hayır teyze! Sadece biraz dalmışım, yoksa yemekleriniz çok lezzetli, ellerinize sağlık."

"Afiyet olsun."

Yemeği bitirdiğimizde Hope teyze bardakları toplamaya başladı. Ben de ona yardım etmek için kirli tabakları götürdüm ve onun ardından mutfağa girdim.

"Kızım, ben yapardım ya, sen git dinlen," dedi. Başımı salladım. "Yardım etmezsem olmaz teyze, yük olmak istemiyorum size."

"Ne yükü, kızım?"

"Anne! Ben birkaç dakikalık dışarı çıkıyorum!" Diye Remus'un sesi geldi. Hope teyze "Tamam," dedikten sonra bana döndü.

"Git ve salonda oturarak beni bekle Aurelia, geliyorum," dedi ve beni mutfaktan çıkardı. Ben salondaki kanapede oturarak onu bekledim, biraz sonra geldi.

"Evet, yük olmaktan bahsediyordun. Anlat bakalım, ne yükü?" Dedi sorgulayıcı bir edayla. Ellerimle oynamaya başladım, uzatmanın bir anlam vermeyeceğini anlayıp düşündüklerimi söylemeye karar verdim.

"Ben aniden ortaya çıktım, bu kadar genç yaşta oğlunuzla evlendim ve buraya geldim. Bir anne olarak bu size zor gelmeli. Size bu kadar yük oluyorken evde de bir iş yapmazsam, bu hoşunuza gitmeyecektir teyze."

Hope teyze biraz sessiz kaldı, ama sonra bir elini omzuma koydu ve başımı okşadı.

"İzin ver, senin annen olayım. Bütün dertlerini bana aç ve benden tavsiye al. Beni kayınvalide olarak görme, beni anne olarak gör. Bana sarıl, bana yardım et, ben de sana edeyim. Ama böyle düşünme. Kuvvetli hislerim bana senin iyi bir insan olduğunu söylüyor.

Herşeyi biliyorum kızım. Senin aileni biliyorum. Seni de anlıyorum, sonuçta kimse bu kadar genç yaşta, daha mezun bile olmamışken evlenmek istemez. Ama bir iş işte, evlendin. Sorun yok. Geçmişine takılmadan, şimdiye, şu ana odaklan ve böyle söyle, iyi ki buradayım. Evlendin, mutlu ol. Pevensie ailesini düşünmemeye çalış, çünkü onlarla artık hiçbir bağın yok. Sen Lupinsin, Remus senin kocan, ve ben senin annenim artık."

Ona sarıldım ve kokusunu içime çektim. Bir koku aldım... Bu anne kokusuydu.

"Beni anlıyorsunuz," diye mırıldandım. "Elbette anlıyorum, ben anneyim ve anneler hisseder."

"Teşekkür ederim, anne." Gülümsedi.

"O zaman bana senin hakkında bilmediğim şeylerden konuş," dediğinde başımı salladım.

"Ama ilk önce dünki gecenizi anlat."

Yüzüm kıpkırmızı oldu ve masanın üzerindeki su dolu bardağı başıma diktim.

***

"Senden nefret ediyorum Remus! Bir arkadaş evlenir de diğer arkadaşlarına haber vermez mi ya! Belki benim hayalim nikah şahitliği yapmak, ha?! Benim duygularımı hiç düşünmüyorsun!"

Sirius sinirle konuştuğunda, Remus diğer yanda gülüyordu.

"Çok komik! Sen kendin de bu hayalimi biliyordun!" Sirius sinirle saçlarını arkaya attı, James ise bir bana bir Remusa bakıyordu. Peter elindeki atıştırmalıkları gömerken kimse beni farketmeden Peterin yanına sıvıştım.

Elimi onun atıştırmalık poşetine attığımda önce geri çekildi, ve sonra bunun ben olduğumy görüp poşeti bana uzattı. Biz orada atıştırmalık yiyerek ortada yaranan Sirius - Remus savaşını izliyorduk.

"Hele şuna bak! Sanki görmediğim aradan nasıl kaçtığını!" Diye bana döndü.

Tam o anda kapı açıldı ve içeriye Billie ile Stacey girdi. Onları gördüğümde ayağa kalktım ve sevinçle onlara doğru koştum. İkisine de sarıldım.

"Aurelia! Sen-" Stacey birşey söyleyecekken içeridekileri gördü. James'i görünce yüzünü buruşturdu ve bana döndü.

"Konuşacağımız uygun bir yer yok mu?" Diye sordu. Başımı salladım ve onları Remusla benim kaldığım odaya yönlendirdim arkama döndüğümde Sirius hala öfkeyle Remus'la konuşuyor, Remus ise beni izliyordu. Ona baktığımda bana gülümsedi ve onlar hakkında şimdilik gördüğüm son şey ise Sirius'un Remus'un üzerine atlaması oldu.

"Evet, biz o aptallar gibi neden bizi nikaha çağırmadığından bahsetmeyeceğiz," dedi Stacey.

"Kendini nasıl hissediyorsun?" Diye sordu Billie.

"Bilmiyorum, ama artık diken üzerinde hissetmiyorum. Biraz daha rahatlamış gibiyim... Ya da huzurlu."

"Dün gece hakkında konuş," dedi Stacey ama aklında kötü şeyler yoktu, bunu yüz ifadesinden anlıyordum.

"Remus yerde uyuyacaktı, bir türlü onu ikna ettim ve birlikte uyuduk. Şimşek çakınca korktum, o da bana sarıldı, hatta saçlarımdan öptü. Öylece uyumuşuz, sabah uyandığımda Remus bana öyle sarılmıştı ki sanki kaçacaktım. Saat on birde uyandım, bu bir ilkti. Ve bu ilk huzurlu uykum sanırım."

"Bu çok romantik, huzurlu hissetmene sevindim Aurelia," dedi ve ikisi de bana sarıldı.

"Umarım herşey yolunda gider," dedi Billie.

"Umarım."

***

Bu kısa bölüm için özür dilerim hanımlar, bu aralar biraz meşgulüm çünkü burada bayram geçiriliyor ve bayram hevesi işte, ve artı olarak da dersler falan...

GEÇMİŞE DÖNENLER, Remus Lupin Where stories live. Discover now