-1-

17.5K 433 25
                                    

Ben Idil. 21 yaşında basit bir hayatı olan normal bir kızım. Tabi hayat herkese yaptığı gibi bana da pek adil davranmıyor. Hayatımda , özel hayatım da dahil, pek çok sorunum ve sıkıntım var, herkeste olduğu gibi. Dert tasa diyince aklıma annem geliyor.

Annem... benim canım. .. Sırf ben okuyorum diye dişini tırnağına takıp çalışıyor ve en çok canımı sıkan şey ise bir sorun olduğu zaman bana birşey söylemeyip her şeyi kendi sırtlamak istiyor. Mesela üç aydır ev kirası iki aydır da elektrik faturası ödenmiyormuş.Çok sevgili (!) babamsa -Kızın artık üniversite öğrencisi , çalışsın kazansın. - diyerek zaten üç kuruş verdiği nafakayı da artık vermiyor, ne kadar düşünceli bir baba değil mi! Adamın aç mıyız, açıkta mıyız umrunda bile değil hatta ölsek kılını bile kıpırdatmaz. Neyse ki yaz geldi, artık ben evde olduğum ve eğitim masraflarım kısa süre de olsa olmadığı için annemin döktüğü terleri azaltacak, bükülen belini bir nebze de olsa dikleştireceğim. Hem bu nedenden hem de sözde babam olacak adamın eline bakmamak için geldiğimden bu yana civarda bulunan ya da farklı semtlerde bulunan kreşlere başvuruda bulunup CV bırakmaya başladım. Bir umut biri geri dönüş yapar diye her gece dua etmekten artık usansam da arayışımdan vazgeçmek yoktu.

Son olarak Gödek adlı kreşin sarmaşık kaplı demir kapısını kapatıp sınır dışı oldum. Her zamanki klasik sözleri yine duydum; sizi arayacağız , yaz stajı için çok başvuru aldık bu yüzden doluyuz... Pabucumun dolusu , tabi ki üniversite öğrencisi yerine lise öğrencisi veya lise mezunu , alanında pek bilgisi olmayan diplomasız birini emeğinin karşılığını doğru düzgün vermeyerek , adeta bir köle gibi hiçe çalıştırmak işlerine geliyordu. Üstelik çalışanın herhangi bir isteği, şikayeti ya da itirazı olduğunda hemen reddedilip işten çıkarma tehditi ediliyor veya gerçekten işten çıkarılıyordu. Sonra bunların yerine bir başkası geliyor bu muamelelere boyun büküp razı geliyor , kimisi de dayanamayıp işten ayrılıyordu.

"Yaz stajı için çok başvuru aldık , siz bize bilgilerinizi bırakın biz size geri dönüş yapacağız. " öfke ile kreşin duvarına bir tekme atarken bir yandan da içerideki sahte sarışın olan müdirenin taklidini yapmaya başladım. Saçlarının doğal olmadığı dipleri kömür gibi siyahken kalan yerlerin sapsarı oluşundan belli oluyordu

"Zaten hiç sevmemiştim o çarşamba suratlı müdire bozuntusunu. Yaz stajını bahane ediyor , açık açık söylesene sana vereceğim maaşa ben iki kişi çalıştırım diye!" bir yandan yol vermeyen sürücüler nedeniyle yolda ezilmemeye çalışırken diğer taraftan içimdeki öfkeyi ve çaresizliği atamamanın sonucu olarak söyleniyordum.

"Idil, bu ne şiddet ?" seslenen kişiye bakmamla lisedeki okul müdürüm Mustafa hocayı gördüm. Üzerinde o zamanlarda olduğu gibi gri bir takım elbise varken o pos bıyığı ve göbeği de yerinde duruyordu kısacası hala o yıllarda olduğu gibiydi. Yaşından ve görünüşünün naifliğinden okul genelinde 'ton ton dede , pos bıyık baba 'diye anılırdı. Ona verdiğimiz sıfatlar kadar vardı ; okulunda bulunan en kötü öğrencisini bile sever , haylaz bir okul olduğumuz için her okul çıkışında mutlaka bir kavga olur polis gelirdi. Polisin götürdüğü öğrencileri alır ilk azar çeker, öfkelenir sonrasında sıkı bir nasihat ederdi. Tüm okula kol kanat geren okulun biricik Pos Bıyık Baba'sıydı.

"Mustafa Hocam!"

"Ne işin var senin burada?'

"Finaller biter bitmez soluğu memleketde aldım müdürüm. Siz nasılsınız? Ah kusura bakmayın okul vizeler finaller derken inanın annemi bile arayamaz oldum. " lise zamanlarında bana destek çıkıp yardımcı olduktan sonra aramamış olmanın verdiği bir utanç oluştu üstümde.

" Kusura bakmayın ne demek kızım, sen sınavları hallediyorsan istersen mezun olup atanana kadar arama , alt tarafı iki aydır aramıyorsun. İyiyim çok şükür , bir ara bize gel de benim torunu bir gör nasıl büyüdü kereta." Kendi gibi gözlerinin içi de gülüyordu.

"Gelirim tabii , yakışıklımı görmeyeli baya olmuştu zaten." Torununun bana düşkünlüğü vardı bu yüzden o imayı çok iyi anlamıştı. Karşılıklı kahkaha atarken kendini ilk susturabilen Mustafa Hoca olmuştu.

"Söyle bakalım seni şehrin bu ucuna hangi rüzgar attı?"

"İş başvurusu için gelmiştim, bir kaç yere CV bıraktım"

"Ay Idilciğim."dedi sevinerek "Bir yerden olumlu sonuç almadıysan eski bir öğrencimin beş yaşında bir kızı var , istersen ayarlayayım. Zaten tanıdık çok da güvenirim
ona."

"Gerçekten mi?" İşte buna ilahi güç deniyordu. Tam ümidimi kaybetmişken sanki bir umut kapısı ışık hüzmesi saçarak açılıverdi.

"Gerçekten kızım. Senden iyisini bulamaz. Bölümün de zaten bu işe cok uygun. Akıllısın çocuklarla aranda çok iyi , senin gibisini arasalar bulamazlar." Tam sevinçten havalara uçacakken devamında kurduğu cümleler içimdeki umut ateşini sönmesine neden oldu.

"Ama yatılı kalmak zorundasın. Yaz bitince yerine bir başkasını ayarlarız , olur mu?"

" Ben ilk önce annemle konuşayım müdürüm. Yatılı kalma konusu sorun olabilir. " dedim. Benim için bir sorun yoktu , elbette kendimi koruyabilirdim lakin hangi anne gencecik kızını bilmediği , tanımadığı insanların evine yatılı göndermek isterdi ki. İnsan şu devirde öz babasına sırtını dönmeye korkuyordu değil ki tanımadığı birine güvensin.

"Ben anneni arar konuşurum. Sen şimdi doğru eve git. " kararlı ses tonu bana lise yıllarını hatırlattı.

"Tamam Müdürüm. Sonra görüşürüz. "

"Tamam kızım hadi selametle."

En yakındaki otobüs durağı on dakika yürüyüş mesafesindeydi otobüsün gelmesine ise yedi dakika vardı. Eğer bunu kaçırırsam bir sonraki otobüs kırkbeş dakika sonraydı , şuan ki ruh halim beklemeyi kaldıracak durumda değildi. Bu yüzden birilerine çarpmamaya çabalayarak koşmaya başladım. Durağa geldiğimde otobüsün geçme vaktini kaçırmıştım fakat otobüste kendi vaktini geçirmişti. Bugün şanslı günümde olmalıydım , gelen tıklım tıklım bir nefes oksijene muhtaç olan otobüse bindigimde insanlarla üst üste olmak umrumda değildi. Eve yakın olan durakta indiğimde yine koşarak evin yolunu tuttum.

Eve girdiğimde ilk önce nefes alış verişimin düzene girmesini bekleyip sonrasında kendimi salona attım. Annem tekli kahverengi koltukta kaşları çatıları ellerini göğsünde kovuşturmuş oturuyordu. Korkarak yanına gidip diz çöktüm.

"Anneciğim ?"

"Mustafa müdürün herseyi anlattı. " benim bir şey açıklamama izin vermezcesine dedi.

"Ne diyorsun peki?" Özellikle hu dönemde benim için yatılı olması önemli değildi.

"Gidebilirsin Mustafa Bey çok ısrar ediyor , sorumluluk onda." Sevinç çığlığı atarak annemin yanaklarını sulu sulu öptüm.

"Annem... Kız sen benim canım mısın? "

"Hemen sululuk yapma. Yarın başlıyormuşsun , Mustafa Bey sana adresi yollayacakmış. Beş gün sonra sapasağlam evinde olursun inşallah. " sonunda derin bir iç çekerek söyledi bu sözlerden her ne kadar yollamak içinden gelmesede yolluyordu.

"Annem , ne olur yapma böyle. " boynuna sarılıp sağa sola sallanmaya başladım.

"Tamam kızım git çantanı hazırla hadi. " demesiyle odama gidip küçük el valizimin içine pantolon şort tişört ve kişisel eşyalarımı yerleştirip kendimi yatağa attım ki telefonuma mesaj geldi

Gönderen:Mustafa Müdür
Elmas mahallesi , Güneş sitesi , davet veya gece gezmesi için yanına elbise al bir de çocuk yüzmeyi çok seviyor bu yüzden mayonu da alsan iyi olur. Hadi hayırlı olsun kızım.

Davet için siyah düz bir elbise , gece normal bir gezinti içinse beyaz elbisemi alıp onlara uygun ayakkabılarımı yerleştirdikten sonra yüzmek için gerekli olan eşyalarımı da ayarlayıp rahat ama heyecanlı bir şekilde kendimi yatağa attım.

Kafamda farklı soru işaretleri vardı. Acaba nasıl bir ailenin içine düşecektim ya da o küçük kız beni sevecek miydi? Bunun gibi pek çok soru vardı. Ama en önemlisi bu yeni yolda nelerle karşılaşacagım sorusuydu.

Arkadaşlar bu bölüm olaylara geciş amaçlı yazılmıştır. İkinci bölüme de göz attıktan sonra okuyup okumamaya karar verin, lütfen. Bu sizden ricam.

BENİ BIRAKMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin