bölüm~25🐰🐿️

1K 86 104
                                    

Saatin kaç olduğunu bilmezken belime dolanan ellerle gözlerimi aralamaya çalıştım, fakat okadar çok uykum vardı ki gözlerimi açamadım. Ensemdeki nefes ve burnuma dolan kokuyla arkamı döndüm, gözlerim yarı açık halde gördüğüm yüzle gülümseyip yüzümü göğsüne gömerek kokusunu içime çektim. Üç ay olmuştu, üç aydır benden çok uzakta babasının ısrarları yüzünden çok iyi bir şirkette staj yapıyordu. Aslında konu babasının ısrarları da değildi tabi, benden uzaklaşırsa daha iyi hissedeceğimi ve onu görmezsem yaşananları daha kolay unutabileceğimi düşündü. Gitmesini istemesem de dur dememiştim bir süre uzak kalırsak ikimiz içinde iyi olacağını sanmıştım fakat, daha evden çıkar çıkmaz "gitme" demediğim için pişman olmuştum, benden o kelimeyi duyabilmek için gözlerimin en derinine bakmıştı, yapmadım...

"Geldin" dedim. Yüzüm hala göğsündeydi, kokusunu öyle çok özlemiştim ki çıkmak istemiyordum buradan. Uzakta olduğu süre boyunca hep iletişim kurmuştuk ama yanımdaki varlığını hiç bir şeye değişemezdim.

"Geldim, dayanamadım daha fazla. Seni çok özledim"

Kollarını sıkıp beni kendine iyice çekerek sıkı sıkı sarıldı. Dudakları saçlarımın arasında geziyor, kalbinin sesi kulağıma doluyordu. Özlemiştim, özlediğimi hissettim. Yokluğunda onu ne kadar çok özlediğimi anladım, çok özlemiştim. Hala rüya mı gerçek mi bilmesemde sevdiğim adam artık yanımdaydı gelmişti, gözlerimi huzurla kapattım. Onun yokluğunda hep üşümüşüm, şimdi ısındığımı hissettim...kendimi yeniden uykuya bırakırken uzun zaman sonra ait olduğum yerde gibiydim...

Gözlerimi araladığımda uzun uzun gerilirken aklıma gelen kopuk kopuk görüntülerle hemen yan tarafıma döndüm, kimse yoktu hepsi rüyamıydı yani. Sarılmıştık, kokusunu hissetmiştim, beni özlediğini söylemişti. Odamdan çıkıp koşar adımlarla Minho'nun odasına geldim, kapıyı açıp içeriye girdiğimde yatağı bozulmamıştı bile, hepsi rüyaydı demekki. Yatağına oturup tutamadığım göz yaşlarımı serbest bıraktım, dayanamıyordum artık hergün biraz daha özlüyordum. Hep rüyalarıma geliyordu, gitme demediğim için pişmandım.

Hala ağlamaya devam ederken yataktan kalkıp Minho'nun kıyafet dolabına ilerledim. Üstümdeki tşörtü çıkartıp atarak onunkilerden birini giydim, şimdi biraz daha yanımda gibiydi onun gibi kokuyordum. Dolabı kapatıp yatağına gelerek yorganı açıp içine girdim, bugün ne okula gitmek nede birileriyle muhattap olmak gelmiyordu içimden tek istediğim uyumaktı ve gördüğüm rüyanın devamını getirmek.

Gözlerimi yüzümdeki sıcak nefesle aralarken yine sıcak kollarındaydım ve kokusu burnuma doluyordu. Tekrar gitmesinden korktuğum için biraz daha sokulup ellerimle tşörtünü sıkı sıkı tuttum. Dudakları yine saçlarımdaydı.

"Gitme" diye fısıldadım, gözlerimi açıp kendime geldiğimde hala tişörtü avuçlarımın içindeydi. Derin bir nefes çektim içime herşey gerçekti ve Minho yanımdaydı. Yüzümü göğsünden çıkarıp yüzüne baktım, gülümseyerek bakıyordu. Aşık olduğum gülümsemeydi bu, ona kapılmamı sağlayan gülümseme...

"Rüyada mıyım?" Dediğimde gülümsemesi daha da genişlerken yaklaşıp alnıma dudaklarını bastırdı. Bir süre bekleyip ayrıldığında eli yanağımdaydı.

"Rüyada değilsin, herşey gerçek geri döndüm"

"Gece de böyle söylemiştin ama uyandığımda yoktun, herşey rüyaydı"

ÜVEY ABİM | Minsung✓Where stories live. Discover now