bölüm~23🐿️🐰

1.1K 94 91
                                    

Elimdeki küçük kutuya bir süre bakıp masanın üzerine bıraktım. Gözlerim dolmuş görüşüm kapanmıştı. Ellerimi gözlerime götürüp akmak için uğraşan göz yaşlarımı sildikten sonra ayağa kalkıp arkama bakmadan ilelemeye başladım. Bu kadarına dayanmakta güçlük çekiyordum ve kalbim defalarca kez parçalara ayrılıyor keşkelerimin içinde boğuluyor gibi hissediyordum.

"Jisung dur!"

"Felix sen otur, benim konuşmam gerekiyor"

"Jisung bekle"

Minho'nun arkamdan geleceğini biliyordum, beklemem için bağırıyordu ama şuan istediğim tek şey onu asla görmeyeceğim bir yere gitmekti. Koşmaya başladım, sonunda alışveriş merkezinden çıktığımda ne tarafa gideceğimi bilemesem de rastgele yürümeye başladım. Ağlıyordum...canım okadar çok yanıyordu ki gözyaşlarımı tutabilmem mümkün değildi.

"Jisung dur, lütfen konuşalım"

Adımlarımı durdurup arkamdan gelen adama döndüm, koşmaktan nefes nefese kalmış şekilde tam önümde durdu.

"Jisung lütfen konuşalım"

"Ne konuşacağız Minho, konuşacak ne var resmen dalga geçiyorsun benimle"

"Dalga geçmek mi? Hayır düşünmedim öyle birşey"

"Düşünmen yada diline aktarman önemli mi? Önüme bıraktığın yüzükler benimle dalga geçtiğini gösteriyor, aklımla oynuyorsun! Beni bitirmeye çalışıyorsun!!"

"Ne dediğinin farkında mısın jisung? Seni bitirmek istediğim yada aklınla oynadığım doğru değil, tek istediğim bana bir şans vermen. Olanları geri alamam ama ikimize bir şans verirsen beni affetmen geçmişi unutman için elimden geleni yapacağım"

Kızgın olsamda kurduğu cümleler "olur mu?" diye düşünmeme sebep oluyordu. Ona bir şans versem geçmişi silip yeni bir hayat verebilir miydi bana, normal olur muydu herşey. Ya diğerleri okuldakiler, herşeyi öğrenen arkadaşlarım, bana bakışları bunları nasıl silecektik? Hiç birşey eskisi gibi olmayacaktı, bu mümkün değildi.

Mümkün değildi ama ona olan sevgim ona bir şans vermemi söylüyordu. Zor olurdu, yine üzülürdüm ağlardım ama bir yerden sonra herşey yoluna girer düzelirdi belki. Kendi psikolojimi bile anlamakta zorluk çekiyordum artık, bir tarafım şans vermemi isterken bir tarafım hiç birşey yoluna girmeyecek vazgeç diyordu, yine oynarsa benimle?

"Eve gideceğim Minho beni rahat bırak"

"Tamam gel ben seni götüreyim, araba yakında"

"Gerek yok"

"Jisung lütfen"

Son sözüyle adımlarımı durdurup arkamı döndüm, öyle bir bakışı vardı ki neredeyse ben kendimi suçlu hissedecektim. Yanına doğru ilereyip dikildim "gidelim" dediğimde yüzünde bir gülümseme belirirken bakmadan edememiştim. Gülüşüne vurulmamış mıydım zaten.

Birlikte yürüyerek otaparktaki arabanın yanına geldik, benden önce davranıp kapımı açarken hiç bir tepki vermeden bindim. Yanımdaki yerini aldığında arabayı çalıştırdı ve yola çıktık.

"Burası eve gitmiyor" dedim yine başka bir yere gittiğimizi anlamıştım. Bakışlarını bana çevirmeden "benim evime gidiyoruz" dediğinde sessiz kaldım. Gideceğim yer umrumda değildi sadece söyleyeceklerini dinleyip bir karar vermek istiyordum, gitmekle kalmak arasında bir karar.

ÜVEY ABİM | Minsung✓Where stories live. Discover now