İncir

19 4 0
                                    

Söz, incir ağaçları
çiçek açtığı zaman geleceğim.

Zil çaldığında ikimizde kütüphaneden sınıfa doğru yol aldık. Adı Nazlı olsada nasıl sesleneceğimi bilmediğim "daha az önce tanıştığım" arkadaşımla bundan sonra nasıl bir iletişimim olurdu bilmiyorum. Ona bir isim bulmam gerekiyordu. 45 dakikalık eziyet gibi geçen Tarih dersinden sonra çok şükür ki zil çalmış ve teneffüs olmuştu.

-Bütün notları aldık değil mi? Bir şey kalmadı...

Bize soruyor gibi görünsede daha çok kendi kendine teselli veriyor. Kim mi? Acaba kim olabilir? Elisa.

-Aldık elisa aldık. Hatta bu tarih bizi kesmedi bizde tarih yazdık hatırlamıyor musun?

-Dalga geçme yaa! Heyecanlıyım işte. Sınavlar iyi gidiyor böyle devam etmesini istiyorum. Dua etsene bana yaa. Senin duan kabul olur.

Haydaaa!

-O niyeymiş?

-İşte sen çarşaf giydin ya... Medreseye de gideceksin İnşAllah. Kabul olur yani duan.

Sadece çarşaf giymiştim. Âlim olmamıştım. Ayrıca ettiğim her dua hemen kabul olsaydı şu an dünya semalarında bulunmazdım.

-Çarşaflıların duaları kabul olur diyorsun?

-Ee yaniii, olur. Olmaz mı?

Tam ağzımı açmış bir cevap verecektim ki, yan sıradan adı Nazlı olan arkadaş lafa atladı ve bize doğru dönerek konuşmaya başladı.

-Çarşaflı fakir ise olur. Darda ise olur. Yetim ise olur. Hasta ise olur. Talebe ise olur. Asker ise olur. İhtiyar ise olur. Yeter ki istemeyi bilsin. İstemeye yüzü var mı onuda bilsin. Eh, o vakit olur. Ama istemeyi bilmez ise, ister fakir olsun, ister sultan.

Derin bir nefes alıp devam etti.

-Haa! Her mektup alıcısına ulaşır. Mühim olan mektuba cevap almak. Cevap almaz isen o da iyi. Kötü bir cevap almamışsın en azından. Yok kötü bir cevap alır isen, o daha da iyi. Demek ki ikaz alırsın. Peki ya kişi kimi ikaz eder. Sevdiğini. O zaman sevinsenize. Demek ki hala birinin sevgilisisiniz.

Onun gibi konuşuyordu.
Onun gibi.
O yoktu!
O...

Artık canıma tak etmiş olacak ki büyük bir bıkkınlık içinde Nazlı'ya döndüm.

-Sadece dua istemişti elisa... Sevgi, ikaz falan bunlara gerek yoktu ama sağol, güzel sohbetti.

-Kişi neye ihtiyacı varsa onu duyar.

Nazlı da kaşınıyordu şimdi. İlla bağırmam, çığlık atmam falan mı gerekiyordu? İstemiyordum işte kardeşim. Duymakta, bilmekte istemiyordum bu saatten sonra. Gidin sevginizi ötelerde yaşayın. Niye üzerime geliyorlardı?

-Sağol dedim ya. Alacağımızı aldık. Allah razı olsun.

-Cümlemizden.

İkimizde önümüzü dönünce elisa bana bakmış ve; "sen yinede bana dua et" demişti.

Ederdim.

Vaveyla-LWhere stories live. Discover now