"Küçüklüğümden bu yana elalem ne der diyen bir ailede büyüdüm. Bir şey yapmadan önce babamın onayını almam gerekirdi hep. En basit şey için bile izin almam gerekirdi. O, izinlerimi elaleme göre seçti hep. Hiç bir zaman benim mutluluğumu önemsemedi. Her zaman elaleme göre yaşattı beni." Histerik bir şekilde gülüp önüme düşen saçımı geriye attım.

"Küçükken gitar kursuna gidiyordum. Mahalledekiler gitarımı görünce hakkımda konuşmaya başlamışlardı. Mehmet'in kızı şarkıcı olacakmış(!) Şarkıcı olmak istemiyordum! Sadece hobimdi. Ama elalem işte... babam bu söylentileri duyunca gitarımı odamın balkonundan aşağıya attı. Nasıl anlatılır bilmiyorum ama yer ayaklarımın altından kayıyormuş gibi hissetmiştim. Saatlerce ağladım,gözlerim ağlamaktan şişmişti ama babam mutluydu. Çünkü artık mahalledekiler sırtımda gitar görüp hakkımda konuşmayacaklardı. Beni suçlama çünkü babamın -elalem- derdi benimde içime işlemişti. Beni mutlu eden şeyleri sırf elalem laf eder diye  yapmayı bıraktım. Dışarıdan bakılınca kimsenin lafını umursamayan,dik başlı bir kız olarak görünebilirim ama maalesef öyle değil." Patlama yaşamıştım. Bütün dediklerimi beynine kazarmış gibi dinleyen Ali gülümsedi.

Gülümseyişinde "Seni anlıyorum." Manası vardı. Bunu hissetim,hissettirdi.

"Gitarımı sana hediye edebilirim." Dediğinde şok içerisinde ona baktım.

Gitarı olduğunu bilmiyordum. Beni şaşırtan şey gitarı olduğunu öğrenmiş olmam değil bana vermek istiyor oluşuydu.

"Babamın vefatından sonra bıraktım çalmayı. Anneme kaldırmasını söylemiştim. Sana hediye edebilirim." Dediğinde oldukça ciddiydi. Gözlerime de kabul etmemi ister gibi bakıyordu.

Zor bela bulduğum sesimle "Ama o senin. Sana ait olan bir şeyi bana veremezsin ki...Hem senin için kıymetlidir. " diyebildim.

"Benim olan her şey senin. Tıpkı kalbim gibi."

Sözleri içimi titrettiği sırada gülmemi engeleyemedim. Gülüşümü izlerken rahat bir nefes aldı. "Ha şöyle ya.. Hep gül. Gül çünkü gülünce çok güzel bir kadın oluyorsun."

Gülüşüm yüzümde asılı kaldı. Bakışlarımı kaçırırken konuştum. "Aynı şeyi bende senin için düşünüyorum. Gülünce çok güzel bir adam oluyorsun. Ve ben bununla nasıl başa çıkılır bilmiyorum."

Bakışları yüzümde dolandı. Yutkunduğu sırada bakışlarını kaçırdı. Ağzım açık kalırken bu hareketi içimde bir şeylerin akmasına sebep oldu. Bakışlarını kaçırmıştı. O kadar tatlı ve masum duruyorduki sarılmamak için kendimi ve nefsimi zor tuttum.

Ona sarılmak nasıl bir duyguydu merak ediyordum. Onu öpmek,ona sokulmak... Bir gün ona sarılırsam kabimin heyecandan duracağını düşünüyordum. Öpmeyi ise hiç düşünmedim. Düşünürsem mahvolurdum. O yüzden hayallerim sarılmanın ötesinde olmadı hiç.

"İnelim mi?" Diye sorduğunda başımı salladım. Birlikte arabadan inip eve çıktığımızda kapıyı Ali çalmıştı. Bir dakikanın sonunda kapı Esra tarafından açıldı.

Bizi gördüğünde parlayan gözleri ile adeta bağırırcasına konuştu. "İşte yılın mükemmel çiftide geldi!"

Ali düz bir ifadeyle Esra'ya bakarken, Esra abisine öpücük attı. "Ne bu suratsızlık ? Ayrılmaya mı karar verdiniz yoksa?" Derken şakacı tavrını takmış ve şaka yaptığını belli etmiş olsada Ali'nin gazabından kurtulamadı.

-ACEMİ MÜSLÜMAN- Where stories live. Discover now