14. Bölüm

31K 2.6K 3.2K
                                    

Merhaba ❤️

Nasılsınız?

Oy ve yorumlarınız düşük olmadığı sürece sınır koymayacağım, lütfen yüksek tutun ❤️

Oy ve yorum yapanlara şimdiden teşekkürler ❤️

İyi okumalar ❤️

İlk tokadımı 7. Yaş günümde yemiştim. Yediğim tokadın etkisiyle burnumun kanadığını hatırlıyordum.

İlk defa kan görmüştüm. Gördüğüm ilk kan kendi kanım olmuştu.

Babam. Tokadın sahibi babamdı.

Suçum neydi hatırlamıyordum. Ancak burnumun çeşme gibi aktığını hatırlıyordum. O zaman bile halimi kenara geçip sessiz gözlerle izlemişti.

Ağlamıştım. Hemde çok.

Şimdi neden ağlamıyordum?

Evet, kollarımın bu halde olmalarının sebebi babamdı. Peki ya neden ağlamıyordum?

Ağlamak acizlik miydi? Hayır.

Ağlamak acizlik değildi. Sadece ağlamayı sevmiyordum.

Şimdi de öyleydi. Ağlamayı sevmediğim için ağlamıyordum.

Yoksa canım çok acımıştı. Orası ayrı bir olaydı. Canım haddinden fazla acımıştı. Ama ağlayamamıştım.

Derin nefes al.

Ver.

Derin nefes al.

Ver.

Hırkayı hızlıca üstüme geçirdim. Ayağa kalktığımda odadan çıkmak için kapıya doğru ilerlemeye başladım.

Önümü kesen Ali ile adımlarım hava da kaldı. Kokusu bütün odaya, sadece saniyeler içerisinde yayılmıştı. Kokusunu tarif edemezdim. Ancak çok güzel kokuyordu.

"Bu sefer kaçmana izin vermeyeceğim. Geç otur yerine." Dedi itiraz kabul etmeyen sesle.

"Hayır. Şimdi önümden çık." Dedim sabit tutmaya çalıştığım sesimle.

Dik dik yüzüme bakıyordu. İtiraz ediyordum ama emindim. O sandalyeye geri oturacaktım.

"Geç otur dedim Pınar." Dedi sert bir şekilde. "Kolun ne halde farkında mısın?"

"Evet." Deyip çenemi havaya diktim. "Gelir,gider, geçer, iyileşir Ali. Emin ol acımıyor. Anlıyorum yardımcı olmaya çalışıyorsun ancak cidden o kadar kötü bir halde değilim."

Yutkundu. Hırkayı giyip, gizlediğim morluklarımı görmek ister gibi koluma uzandı bakışları. Bende yutkunmuştum.

"Adımın Ali olduğu kadar eminim ki sen bunlara krem sürmüyorsun." Dedi kendinden emin bir şekilde.

Bakışlarımı kaçırdım.

Güler gibi ses çıkardı. "Sürmüyorsun değil mi?" Dedi bir kez daha.

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Ne diyeceğimi bilemiyordum.

"Sürünce çok acıyor." Diyebildim.

Sürünce çok acıyordu. Sızlıyordu.

Gözlerini kapattı. Ama hızlıca geri açtı. Bakışları değişmişti. Bana eskisi gibi bakmıyordu.

Acıyor muydu?

Acımasın.

Neden acıyordu ki?

Sevdiğim adam halime acıyordu.

-ACEMİ MÜSLÜMAN- Onde as histórias ganham vida. Descobre agora