33. Bölüm

13.6K 1.4K 835
                                    

Merhaba ❤️‍🩹

Hayırlı bayramlar 🌸🌸

Nasılsınız?

Oy ve yorum yapmayı rica ediyorum unutmayınız.

Bu bölümü her zaman yanımda olan,yıkılmama izin vermeyen, omzunda defalarca ağlamama rağmen sıkılmadan beni tesseli eden, arkadaştan öte kız kardeşim olan Mahperi-me ' ye ithaf ediyorum. Her şeye, herkese rağmen iyi ki varsın güzelim ❤️‍🩹🫶

İyi okumalar ❤️‍🩹

Ruhu besleyen sevgidir. Doyuran ise ailedir. Sevgiye aç kalmış bir kimse sevmeyi bilmez. Sevgiye doyurulmayan bir kimse ise asla kendi değerinin farkında olmaz. Daima hiç bir şeyi hak etmediğini düşünür ve kendine son derece haksızlık yapar. Zaman zaman ne kadar üzülsede kabullenilme arzusu için üzüntülerini,kırgınlıklarını geri plana atmak zorunda kalır ve hiç kimse tarafından sevilmeyeceğini düşünür.

Ruhum bir zamanlar sevgiye açtı. Şimdi ise tek başına ruhumu sevgiyle donatan bir adam vardı.

Varlığı ile güvende hissettiğim,o olmazsa eksik hissedeceğim biriydi. Yaralarımı sardı. Kanamalarına izin vermedi. Her zaman ne yaparsam mutlu edebilirim diye düşündü. Halbuki bilmiyordu, hayatımda olması beni yeterince mutlu ediyordu zaten.

Acılarıma ortak olup hepsine benden almak ister gibi sevmişti. Ancak bazı acılar ruhta daima ilk günkü gibi kalır. Hep sızlar,hep kanar.

Her acının büyüklüğü vardı. Ama bana göre en büyük acı kendi kendimize çektirdiğimiz acıydı. Başkası olsa bir yerden sonra vicdan meselesi yapar acı çektirmeyi bırakırdı. Ancak kendi kendimize çektirdiğimiz acıda çok acımasız oluyorduk.

Ali,kendime merhamet etmeyi öğretmiş,kendimi incitmemem için çabalamıştı.

Şimdi ise sonsuz birliktelik için bir adım atacaktık. Araba evin önünde dakikalardır park halinde duruyordu. Eniştemin ve Yunus'un arabası buradaydı. Demek oluyordu ki,gelmişlerdi.

Terleyen avuçlarımı kotuma sildim. Dudağımı ısırıp yan gözle Ali'ye baktım. Benim "Gidelim." Dememi bekliyordu. Ancak ben stresten ölecek gibiydim.

"Sence ne tepki verirler?" Diye sordum içimdeki anlam veremediğim duygularla.

Bakışları zaten bende olduğu için sakince dinledi. "İkimizde yetişkin insanlarız. Kalkıp da evlenemezsiniz diyecek halleri yok. Bizimkiler onaylayacaklardır. Yanlış bir şey yapmadan dini nikahı kıymış olacağız.Bunu göz önünde bulunduracakları için onaylamamaları gibi bir durum söz konusu değil bence." Dediğinde içime su serpmiş kadar olmuştu.

"Bizimkilerde karşı gelmez ama ne bileyim ya...ne düşüneceklerini çok merak ediyorum" dediğimde tek kaşı çatıldı.

İfadesi birden değişirken yutkundum. "Ne zaman bırakacaksın?" Dediğinde sesindeki siniri varla yok arası olmasına rağmen hissetim.

Bakışlarım kısıldı. "Neyi?"

"İnsanların düşüncelerini önemseyi... Ne zaman bırakacaksın?"

Yutkunup bakışlarımı kaçırdım. Sokakta akşam olmasından dolayı kimse yoktu. Bir arabanın altından çıkan kedi koşarak bir bahçenin duvarına tırmandı.

Tekrardan ona döndüğümde dudaklarını ıslatıyor nereden başlayacağını bilemiyormuş gibi bakıyordu. Sonra bir an önce söyleyeyim der gibi hızla dökülmeye başladı kelimeler ağzından.

"Şimdiye kadar böyle düşündünde ne oldu, ne değişti? Onlar ne yaşadığını ne hissettiğini bilmiyor,anlamıyorlar. Peki sen neden hâlâ onların ne düşündüklerini önemsiyorsun? Yanlış anlama genel olarak konuşuyorum. Olan hep sana oluyor. Olmasını da geçtim hep yara kalıyor. Tanımadığın insanların dahi seni üzecek olma ihtimalleri sinirlerimi bozuyor. Böyle olmanı istemiyorum. Kendi değerinin farkında değilsin ve bu durum benim canımı sıkıyor." Dediğinde parmaklarını direksiyonun üzerinde ritmik bir şekilde vuruyordu.

-ACEMİ MÜSLÜMAN- Where stories live. Discover now