Bir Soğuk Bir Sıcak

241 22 36
                                    

Alican

"... bence bir süre birbirimizi tanımalıyız. Bir çeşit arkadaşlık gibi."

Bu zamana kadar kritik anlarda verdiğim kararların saçma olduğunu birçok kez tecrübe etmiştim. Fakat şüphesiz ki hiçbiri duygusal ve fiziksel anlamda çekim hissettiğim birine hadi gel arkadaş olalım demek kadar saçma değildi.

Dün gece Danilo şefle son konuşmamız tam olarak bundan ibaretti. Ağzımdan çıkan bu teklifin tuhaflığı karşısında "Peki o halde." demekle yetinip öylece kalkıp gitmişti. Birkaç saat sonra eve varıp vurmadığını sorduğum birkaç mesaj atmıştım fakat herhangi bir yanıt vermemişti.

Bu kararı elbette uzun uzun düşünüp vermemiştim fakat onun bu fikri bu kadar çabuk kabullenmesini bekleyerek de söylememiştim. Aslında aklımı en çok kurcalayan şey aramızdaki patron-işçi ilişkisiydi. Henüz işe bile tam anlamıyla alınmamıştım. Bu durumda aramızda geçebilecek olası bir şeyin bu durumu etkilemesini de istemiyordum. Ayrıca bazı korkularım da vardı elbet.

Sürekli aklımı kurcalayan bu düşüncelere daldığım esnada Batu'nun seslenmesiyle gerçeğe ışınlanmıştım.

"Aç değilsin herhalde?"

Batu söyleyene kadar önümde duran omlete henüz dokunmadığımı fark etmemiştim bile.

"Yoo yiyorum işte."

Batu çayından bir yudum alırken "Sen sanki bugün işe gitmek istemiyor gibisin?" dedi imalı bir şekilde.

Haksız sayılmazdı aslında. Hala geçen günkü olaylar yüzünden yorgun hissediyordum. Bir de üstüne Danilo şefle aramızdaki bu gelgitli durum işe gitme isteğimi köreltiyordu.

"Yorgunum hala biraz ondan."

"Hmm, yani izin alıp gitme diyeceğim ama biricik şef arkadaşınla görüşme fırsatını kaçırma bence." dedi gülerek.

Çatal tuttuğu eline dert bir darbe indirirken "Yemin ederim anlattığıma pişman ediyorsun beni ya! Bundan sonra anlatmıyorum sana hiçbir şey." dedi sinirli bir şekilde.

"Ya oğlum kızma hemen şaka yapıyorum. Yani kusura bakma ama yattığı adama arkadaşım olalım diyecek kadar salak olmasaydın sen de." derken hala kahkaha atıyordu.

"Boğazıma dizdin şu omleti var ya yemiyorum bir şey." diyerek masadan kalkıp hazırlanmak için odaya geçtim.

"Aç aç gitme diyeceğim ama sen yersin restaurantta bir şeyler. Aç bırakmaz seni birileri."

Batu hala arkamdan konuşup beni kızdırmaya çalışırken daha fazla sinirlenmemek için söylediklerini duymazlıktan geldim.

Evden çıkmadan önce son olarak aynada kendime baktım. Gözüm morardığı için epey kötü duruyordu. Bu yüzden kafama şapkamı geçirirken bir de güneş gözlüğümü taktım. Şubat ayında olmamıza rağmen havanın güneşli olmasıyla en azından tuhaf durmuyordum. Batuhanla da vedalaşarak sonunda evden çıktım.

•°•°•
Restauranta geldiğimde mutfağa ilerlerken Danilo şefin kapısı aralık olduğu için göz ucuyla odasına baktım. Masada oturmuş bir halde tüm odağını önünde duran bilgisayar ekranına vermişti. O günden beri henüz konuşmamış olmamız beni biraz endişelendiriyordu. Koridordan geçip mutfağa girdiğimde yaşanan olaylardan beri Eylül ve Ege'yi ilk kez görüyordum. Diğerlerinin olayı bilip bilmediğinden emin olmadığım için onların yanında hemen konuyu açmadım.

Gözlüğümü çıkarıp önlüğümü takarken diğerlerini selamladım.

"Günaydın gençler."

Ozan "Günaydın Aliş" diyerek yanıma gelirken bir taraftan da morarmış olan gözüme daha yakından bakmaya çalışıyordu.

Al Dente | AldanWhere stories live. Discover now