bölüm~22🐿️🐰

Beginne am Anfang
                                    

"Hayır jisung'la konuşmam gerekiyor, lütfen bizi yalnız bırakın"

"Hayatta olmaz, çıkın diyorum"

"Felix hadi gel çıkalım biraz" diyerek Felix'in elini tutarak birşey söylemesine izin vermeden odadan çıkardı Hyunjin.

İkili odadan çıkar çıkmaz Minho jisung'un yanına yatıp, kolunu başının altına uzatarak sarıldı. Hala uyuyan jisung Minho'nun göğsüne iyice sokulurken gözlerini araladı.

"Felix?"

Ses vermeyerek jisung'u iyice göğsüne bastırdı Minho, görür görmez kaçacağını biliyordu.

Felix'in çiçek kokusuna zıt olan erkeksi kokuyu anında farkeden jisung, kimin kollarında olduğunu da anlamakta gecikmemişti. Kendinden uzaklaştırmak yerine gözlerini kapatıp beklemeyi tercih etti, hayatını alt üst eden kişi Minho'yken yine yaşadıklarını unutturacak kişinin de o olduğunu hissediyordu, ona ihtiyacı vardı jisung'un. Bunu söylemekten utansada en çok Minho'ya ihtiyacı vardı.

Bir süre daha böyle kaldıktan sonra Minho kendini geri çekip jisung'la göz göze geldi. "Hayatını mahvettim değil mi?"

"Öyle yaptın"

"Nasıl telafi edeceğim jisung? Bana birşey söyle ne olur"

"Hiç bir şeyi telafi edip geri alamazsın"

"Beni affetmeye çalışmayacak mısın?"

"Nasıl affedeceğim, bu kendimi yok saymam demek olmaz mı?"

"Senden vazgeçmeyeceğim, sen beni affetsende affetmesende ben seni seviyor olacağım jisung"

"Evden neden ayrıldın?"

"Beni görmek istemediğini biliyorum, bu yüzden bir süre kendi evimde yaşayacağım, sen beni affedene kadar"

"Senin evin mi var?"

"Evet"

"Hm peki"

"Geri gel demeyecek misin?"

"Hayır, bu şekilde olması daha iyi, şimdi kalkmam gerekiyor"

"Jisung..."

"Kolunu çek"

Minho kolunu çekerek yataktan kalktığında, jisung da kalkıp oturdu. O anda kapının açılmasıyla Felix ve Hyunjin içeri girdi.

"Jisung iyi misin?"

"İyiyim Felix"

"Ya siz gitsenize artık"

"Hyunjin hadi gidelim"

Minho jisung'a son bir bakış atıp kapıdan çıkarken jisung'un bakışları önündeydi.

"Görüşürüz sarı papatyam, mesajlarıma cevap ver"

"Git Hyunjin"

"Seni seviyorum"

"İyi, git artık"

Hyunjin de çıktığında Felix kapıyı kapatıp jisung'un yanına oturdu.

"Ne konuştunuz?"

"Beni seviyormuş"

"Hm Hyunjin de beni seviyormuş"

"Hyunjin'e bir şans vermelisin Felix, hem dün gece kaç kere yüzüne karşı onu sevdiğini söyledin"

"Ben mi yaptım, onu sevdiğimi mi söyledim??"

"Evet, o eve gidecekti ama sen benimle yat diye ısrar ettin bırakmadın"

"Of neler yapmışım ya, umarım başka birşey olmamıştır"

"Olmadı merak etme sarılıp uyudunuz"

"Sarılıp uyuduk dimi, çok güzel kokuyordu"

"En azından Hyunjin hatasını tekrar etmedi, yani etmemiştir heralde bu yüzden bir düşün"

"Tamam, sen ne yapacaksın?"

"Bilmiyorum çıkmazın içinde gibiyim, eğer onu kabul edersem kendime saygımın kalmayacağını düşünüyorum, bir taraftan da onu seviyorum unutabilir miyim diye düşünüyorum"

"Of senin durumun çok zor jisung, kıayamam sana ben, ben hep yanındayım ne karar verirsen ver seni destekleyeceğimi biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum iyi ki varsın?"

"Tamam hadi kalk kahvaltı yapıp dışarıya çıkalım, biraz alışveriş iyi gelir bize"

"Canım istemiyor Felix"

"Of jisung ya çıkacağız kalk kalk kalk"

"Tamammm kalktım işte"

Geçirdikleri bir saatin ardından evden ayrılarak alışveriş merkezine geldi ikili. Felix heyecanlı heyecanlı kıyafet seçerken jisung sırf Felix üzülmesin diye bakıyor gibi yapıyordu.

"Jisung ben bunları alıyorum, sende seçtin mi birşeyler?"

"Hmhm bu tşörtü alacağım"

"Başka?"

"Yok başka"

"Tamam hadi gidip ödeyelim"

Kıyafetlerin parasını ödeyip alışveriş merkezinde dolaşmaya başladılar. İlk başta istemese de kafası biraz olsun dağılmıştı jisung'un, zaten düşün düşün nereye kadardı bir şekilde hayatına yön vermesi gerekiyordu.

"Hiii jisung, çabuk saklan!!"

"Ne oldu Felix, kimden saklanıyoruz?"

"Buradalar"

"Kim burada?"

"Hyunjin ve Minho"

"Ne, nerede ben görmedim?"

"Of görme zaten yapışırlar şimdi yine"

"Felix?" Duyduğu sesle saklandığı yerden çıkıp derin bir nefes aldı Felix.

"Aaa Hyunjin, ne tesadüf sizde mi buradaydınız?"

"Evet birkaç ihtiyacım vardı, bu yüzden geldik"

"Aman ne güzel, neyse biz tutmayalım sizi jisung hadi gidelim"

"Ya nereye gidiyorsunuz hadi gelin şuraya oturup birşeyler içelim, hem sana birşey aldım onu vermek istiyorum"

"Ne? Ne aldın bakıyım?"

"Olmaz hadi gel, şuraya oturalım"

"Jisung?"

"Olur"

Minho sessiz kalsada jisung'un kabul etmesine sevinmişti, birlikte alışveriş merkezinin içindeki bir cafeye girip oturdular.

"Ver hadi ver ne aldın?"

Hyunjin poşetlerin içinden çıkarttığı küçük kutuyu Felix'e uzattı.

"Hyunjin bu çok güzel"

"Beğendin mi?"

"Evet, takar mısın?"

Hyunjin ayağa kalkıp aldığı kolyeyi Felix'in boynuna taktı.

"Çok yakıştı"

"Şey teşekkür ederim"

Felix gülümseyerek boynundaki kolyeye dokunurken, Minho kaçamak bakışlarla jisung'u süzüyordu. O da jisung'a bir hediye almıştı fakat verecek yüzü olmadığı gibi kabul etmeyeceğini de biliyordu.

"Minho, hadi sende jisung'un hediyesini versene"

Jisung duyduğu şeyle başını kaldırıp Minho'ya baktığında Minho avucunun içinde sıkı sıkı tuttuğu küçük kutuyu jisung'un önüne bıraktı. Jisung önündeki kutuya bir süre baktıktan sonra eline alıp açtığında dudakları şaşkınlıkla aralandı.

"Bunlar..."

ÜVEY ABİM | Minsung✓Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt