13.Bölüm

217 24 2
                                    

Yazar'dan;

Feryat, Ali'nin Ateş'ten ayrılmasını sağladıktan sonra ikisi de ayağa kalktı. O sırada Ateş'in yakasına kendisi yapışıp onu arabasının kaputuna yatırdı.

"Ona bir daha dokunursan kırarım senin o elini. Anladın mı lan şerefsiz beni?"
Dudağından akan kanı umursamadan gülerken bir tane de Feryat vurdu.

"Ne gülüyorsun lan döl israfı? Bana bak oğlum! En kısa zamanda boşanacaksın kardeşimden anladın mı lan beni?! O göt suratında sağlam yer kalsın istiyorsan tabii." Öfke ile yakasından ittirdiğinde ağzında ki kanı tükürdü Ateş. Ardından Feryat'ı ittirdi yakasından sertçe.
"Boşanmıyorum! Hadi bakalım ne yapıyorsun. Öldürmek mi istiyorsun olur, uyar bana." Belinde ki silahı çıkartıp eline tutuşturdu Feryat'ın.

"Sıkmayan en adi şerefsizdir!"
Duyduğu şey ile gözü dönmüş bir şekilde namlunun ucunu Ateş'in alnına dayadı. Ali ise Feryat'ın bir delilik yapabileceğinden korkarak baktı tüm olup bitene.
Feryat ne ara gelmiş, olay bir anda nasıl Ateş ile ikisinin arasında ki hesaplaşmaya dönmüştü hiçbir fikri yoktu.

"Sakın! Sakın denemeye kalkma beni tamam mı?"

"Siktiğimin yüreğinde tetiği çekecek cesaret varmı ki? Korkaksın oğlum sen! Başkasının sevdiğini ağına düşürmek için yıllarca pusuda bekleyen, ilk fırsatta sevdiğim adamı koynuna alan iğrenç herifin tekisin. Zavallısın sen!"

"Öyle mi? İyi, son duanı et o zaman. Bakalım cehennemi boyladığında ve leşini bile bulamadıklarında da aynı şekilde konuşabilecek misin?" Dedi, tuttuğu silahı daha sıkı bir şekilde kavrayarak.

"Feryat lütfen." Ali'nin korku ile söylediği şeye karşı iğrenir gibi baktı ona Ateş.

"Ne o? Bana mı acıyorsun şimdi de. Siktiğin hayatım için vicdan mı yaptın yoksa? Yok yok korkak kocanı koruyorsun sen ben anladım. Ama merak etme, o beni zaten vuramaz. Ayrıca bırak öldürsün! Ha şuan ölmüşüm, ha senden o kazığı yediğim gün.. Farkeder mi? Çekir vur sende hadi!"

"Son duanı et Allah'ın cezası."
Ateş, gözünü bile kırpmadan alnına dayanan silaha bakmaya devam ederken tetiğe bastı Feryat. Çıkan kurşunun sesi boş arazi boyunca yankı yaparken birkaç saniye Feryat ve Ali'nin havada ki eline yöneldi dördünün de bakışı.

Ali, kendini son anda öne atarak Feryat'ın sıktığı kurşunun hedeften şaşmasını sağlamıştı. Sıkı sıkı tuttuğu elin yavaşça yere inmesini sağladı. Ardından silahı alıp bir kenera attı.

"Gidelim, lütfen gidelim." Dedi, Feryat'ın dibine iyice sokularak. Ali'nin perişan haline daha fazla karşı  koyamayacağını anladığı için elini tuttu. Beraber arabaya doğru yürüdüklerinde bağırdı Ateş arkalarından.

"Asla boşanmayacağım duydunuz mu beni? Her Allah'ın günü o lanet evde dikileceğim karşınıza bunu sakın unutmayın."

Söylediklerini umursamadan arabaya geçtiler. Feryat, arabayı kullanırken Ali de ön koltukta oturmuştu. Üstelik yanında duran adam daha önce hiç görmediği kadar öfkeli ve delirmiş gibiydi. Fakat bu halde bile gözlerinin içinde görebildiği tek şey vardı. Kendisine olan sevgi ve şevkat. Belki de yanlış birşey yapabilecekken onu durdurabilen tek şey Ali'nin tek bir lafı olmuştu sadece. Ne olursa olsun kendisine asla kıyamadığını ve ona olan sevgisinin herkese, her şeye olan sevgisinden daha önce geldiğini anlamaya başlamıştı Ali.

Yol boyunca tek bir kelime etmediler. Eve vardıklarında arabadan inip kimseye görünmeden odalarına çıktılar. Kapıyı sertçe kapattı Feryat, Ali'nin peşinden girince.

"Senin hiç ayarın yok değil mi? Bir dur noktan yok?" Suç üstü yakalanmış bir çocuk gibi bakışlarını yere dikti karşısında duran kıvırcık saçlı, çekik gözlü çocuk.

Yaban Çiçeği - GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin