Bir Kötü İki İyi Haber

78 8 80
                                    

Mei, Red Son, Ne Zha ve Chang'e sarayın yakınlarında saklanmışlardı. Chang'e bilgisayarla uğraşıyordu. Mei ise ona merakla bakıyordu.

Mei' "Ne yapıyorsun?"

Chang'e: "Güvenlik sistemlerini kapatıyorum."

Mei şaşkınlıkla Chang'e'e baktı. Red Son bunu anlamış olacak ki eliyle alnına vurdu.

Red Son: "Bilgisayar sihirli. Bu en azından sihirli bariyer ve kameraları kapatarak bize zaman kazandıracaklardır."

Mei anlamış bir şekilde başını salladı, ardından Mei ve Red Son ayağa kalktı. Ne Zha onları gitmeden önce durdurdu.

Ne Zha: "Çocuklar!"

İkili Ne Zha'ya döndüler.

Ne Zha: "Dikkatli olun."

İkili başlarını salladılar ardından hem hızlı hem de gizli bir şekilde saraya girdiler.

Lady Bone Demon taht odasında elindeki mavi bir ruh küresiyle MK'in odasını gözlüyordu.

Eğer bu çocuğun kaderde önemli bir rolü olmasaydı şu an onun yaşamasına izin vermezdi.

Çocuğu kontrol ederken bir anda kürede bir tavsan suratı ortaya çıkıp ona göz kırptı ve küre yok oldu. Lady Bone Demon'un bu duruma siniri bozuldu.

Lady Bone Demon: "Chang'e..."

Lady Bone Demon derin bir iç çekti ve bir parmak şıklatmasıyla şampiyonlarının zihinlerine yeni emri gönderdi.

MK yatakta uzanıyordu ve Tang'in ona söylediklerini düşünüyordu. Annesinin yaptıklarına inanmak istemiyordu ama insanların davranışları ve Bay Tang'in ciddiligi bunu kanıtlıyordu.

Ama annesi niye bunu yapıyordu?

Annesi kötüyse o zaman o da mı kötüydü?

MK bu düşünceler içinde uzanmayı bırakıp oturma pozisyonuna geçti.

Saraya geldiklerinden beri MK odasında yalnızdı.

Wukong'un niye gelmediğini merak ediyordu.

Acaba onu da mı annesine yaptığı gibi hayal kırıklığına uğratmıştı?

MK bunu düşünmek istemedi. Zaten yeterince morali bozuktu.

MK yataktan kalktı ve kapıyı açtı.

Koridorda gezinmeye başlamadan önce son bir kez iç çekti ve gölgesine baktı.

Macaque'ın parlayan lacivert gözlerini göremedi ama onun karanlık varlığını hissedebiliyordu. Ve bu onu ürpertiyordu.

Gölgesine bakmayı bıraktıktan sonra kafasını salladı ve koridorda yürümeye başladı.

Ne Zha ve Chang'e sonunda saklandıkları yerden çıktılar ve sarayın önüne geldiler.

Chang'e: "Evet! Sonunda biraz aksi-"

Chang'e daha sözünü bile bitiremeden gökyüzünden onların yanına doğru mavi bir lazer düştü. İkisi de merakla lazerin geldiği yere baktılar ve dehşete düştüler.

Wukong havada sanki hareketsiz bir ceset gibi süzülüyordu. Vücudu hafif ileri geri bir sallanıyordu. Duygusuz ve ölü bir yüz ifadesiyle onlara bakıyordu.

Chang'e endişeli bir surat ifadesiyle bakışlarını Wukong'tan Ne Zha'ya çevirdi.

Ne Zha'nın yüzü dehşet içindeydi. Hatta Chang'e onun sağ gözünün segiridiğini fark etti.

Ateş ve Buz İmparatorluğu Où les histoires vivent. Découvrez maintenant