Ateşin Doğuşu

93 10 35
                                    

Mei birkaç saat sonra Fener Şehrine vardı.

Burası yaşadığı şehrin aksine daha sıcak ve canlıydı. Hiç kimse ölü gibi değildi ve hava da o kadar soğuk değildi.

Burası her zaman Mei'ye iyi geliyordu.

Motosikletini park etti ve inip telefonundaki haritadan adrese tekrar baktı.

Adrese yakındı.

Motorla gitmek yerine biraz yürümeye karar verdi.

Gerçekten, ne zaman yürüyüş yapmak için uygun zaman bulacaktı ki?

Şehir merkezine doğru yürümeye başladı. Merkeze vardığında şehir merkezinin çok kalabalık olduğunu ve herkesin bayram kıyafetleri giydiğini fark etti.

Anlaşılan yakında bir yerlerde bir festival vardı.

Bunu izlemek isterdi. Uzun zamandır bir festival görmemişti.

Belki siparişi dağıttıktan sonra izleyebilirdi. Pigsy büyük ihtimalle buna bir şey demezdi.

Telefonundaki haritadan sipariş noktasına yaklaştığını fark etti.

Bu biraz garipti çünkü tam da şehrin simgesi olan büyük fenere doğru gidiyordu.

Ama Mei çok fazla bu duruma takılmadı. Belki de bir işçi sipariş etmiştir.

Tam telefonunu kapatacakken birisi ile çarpıştı ve ikisi de yere düştü.

Çarpıştığı kişinin şapkası da yere düşmüştü.

Çarptığı kişi kızıl saçlıydı ve saçlarını toplamıştı. Gözünde küçük bir güneş gözlüğü vardı ve yanağınının sol kısmında "x" işaretine benzer bir yara vardı. Kıyafeti kırmızı renkteydi ama pantolunu koyu mavi rengindeydi.

Mei ağzını açamadan hızlıca şapkayı kafasına takıp oradan uzaklaştı.

Garip birisi, diye içinden geçirdi Mei.

Telefonunu ve erişteyi hızlıca yerden aldı ve eristeleri kontrol etti.

Erişte mahvolmuştu.

Pigsy kesinlikle onu öldürecekti.

Ama en azından sipariş etmiş olan kişiyi bilgilendirmesi gerekti. Bu yüzden ayağa kalkıp fenerin yakınındaki binaya doğru gitti ve binanın tepesine çıktı.

Ama çıktığında fenere gidecek bir yol olmadığını fark etti.

Oraya nasıl gidecekti?

Etrafına bakarken fenere doğru giden bir ip fark etti.

Mei: "İşte bu!"

Paketi ağzında tuttu ve bindana atlayarak son anda 2 eliyle ipi tuttu ve fenere doğru gitti. Fenere vardığında üstüne atladı. Neyseki yere düşmeden durmayı başardı. Ellerini de yere koyarak fenerdeki giriş kapısına sürünmeye başladı.

İçerisi gözüküyordu ve Mei içeride bir gariplik gördüğü anda sürtünmeyi bıraktı.

İçerisi pek beklediği gibi değildi.

Fenerin içinde birkaç Bull klonu (Bull Klonlarinin gözleri ve ağızları mavi bir renkte parlıyordu), bir maymun iblisi ve bir insan vardı.

Bekle...

Bir maymun iblisi ve bir insan.

Bunlar Lady Bone Demon'un şampiyonlarıydı.

Macaque ve Savaş Şefi...

Bunların burada ne işi vardı?

Mei içeri girmek yerine olanları duyabilmek için kapıya doğru süründü, ses çıkarmayacak bir şekilde kapıyı açtı ve onları dinlemeye başladı.

Ateş ve Buz İmparatorluğu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin