BÖLÜM 22 - Kendin Ol ve Kâğıdın Dışına Çık

114 62 70
                                    

Yıldız bırakmayı unutmayın.

🦋🦋🦋

Kapıyı Hande Hanım açtığında yüzündeki ifadeden yıkılmış olduğunu anladım. Onu duyduğum için gittiğimi biliyor olmalıydı.

"Başka ne diyebilirdim ki..." diye fısıldadığında öfkemi bastırmaya çalışarak yanından geçtim.

Fetih'i genelde salonda veya çerçevelerin olduğu o odada olsa da bu sefer adımlar beni nerede olduğunu biliyormuşum gibi odasına götürdü.

Kapıyı tıklatmadan içeri daldığımda küçük çaplı bir şok geçirdim. Bu odanın bu kadar büyük olması normal miydi?

Sade döşenmiş odaya pek bakmadan bakışlarımı fazlasıyla ilginç olan duvarlara çevirdim.

Duvarları kaplayan yüzlerce fotoğrafa göz gezdirirken tanıdığım ve tanımadığım kişilerle dolu karelerin olduğunu fark ettim. Hatta birinde Nefes'le Enes bile vardı.

Hayatta hiç göremeyeceğim düşündüğüm ama bu şehirde çekildiği belli olan manzaralara bakarken ciddi anlamda nefesim kesildi.

Hayatın güzelliğini fark edemeyen o muydu ben mi? Ben hep gördüklerimle yetinmiştim. Yetersiz veya sahte gelse bile...

Ama bu adam gördükleriyle yetinmeyip daha fazlasını istercesine sınırlarını zorlayarak kimsenin bakmaya zahmet etmediği yerlerin güzelliğini bu karelere sığdırmıştı. Bir zamanlar sınırsız olduğunu söylerken haklıydı. Şimdiyse ona sınırlar çizildiğini düşünmekte yanılıyordu.

Gerçi ben de kendime sınırlar çizdiğimi ve bu sınırları aşamayacağımı düşünmekte yanılıyordum.

Hayatı sınırsız sanarak isteklerimizi ertelemekte hepimiz hatalıydık. Hayallerimizi neden sınırlarımızı aşmaktan korkarak yaşamak zorundaydık ki? Neden hiç kimse tam anlamıyla gerçekten özgür hissedemiyordu? Ölüm korkusuyla yaşamaktan kimse bıkmamış mıydı? Yarını görebilmek için her gün ölürken yarın olunca dünün kıymetini neden unutuyorduk?

Kelebeklerin olduğu bir kareye denk geldiğimde titrek bir nefes bıraktım. Bunlar benim düşüncelerim olamazdı. İntihar etmek istiyormuşum gibi hissettirmişti.

Nefeslerimin hızlandığını fark etmemle kendimi kontrol etmeye çalıştım. Nefeslerimi kontrol altına alabilsem de kalbimi asla kontrol edemezdim.

Kalbim göğüs kafesime çarparak atarken canım acıdı. Kalbim özgür olmak istiyordu ama sanki bu kafes onu engelliyordu. Sınırlar bu hayattaki en acımasız çizgilerdi.

Hayatımı hep resim kâğıdının dışına çıkmaya korkarak yaşamıştım. Hayatın resmini küçük bir kâğıt parçasına çizmeye kalkışmıştım. Kâğıt parçasına sığdırdıklarımdan fazlasını görememiştim. Bu fotoğraflar... Sanki artık kâğıdın dışına çıkmam için bana bir işaret yolluyorlardı.

Başımı odanın diğer ucundaki Fetih'e çevirdim. Panikle bakan gözlerine bir anlam veremezken Altay aceleyle Fetih'in önüne geçip Fetih'i görmeme engel oldu.

Hızlı birkaç adım sonrası Altay'ın Fetih'in gömleğinin manşetlerini çekiştirdiğini gördüm. Bu mesafeden pek bir şey anlayamamıştım ama bir tuhaflık olduğu kesindi.

Kendimi gülümsemeye mecbur hissettiğimden zorlanarak bir tebessüm ettim. Fetih yutkundu. Bakışlarını duvardaki bir noktaya kilitlediğinde Altay endişeyle bana dikmişti gözlerini.

"Sorun ne?" Fetih'in baktığı noktaya bakmamak için kendimi tutarken kalbim her geçen saniye daha çok hızlanıyordu.

Altay "Gördün mü?" diye sorduğunda başımı yana eğdim.

Kelebekler Yaşamaya Cesaret EdemezWhere stories live. Discover now