BÖLÜM 3 - Buzdan Kalp

178 80 55
                                    

Beni destekleyen herkese teşekkürlerimi iletiyorumm
Yavaş da olsa kitabımız pek çok okuyucuya ulaşıyor ve bu beni gerçekten çok mutlu ediyorrr
Sizin sayenizde ne kadar mutlu olduğumu tahmin edemezsiniz sağ olun var olun çiçeklerimm 🌸

Nefes bu halde eve gitmememi, bugünlük kendisinde kalabileceğimi teklif etse de nazikçe teklifini geri çevirdim. Yalnız kalmak istiyordum. Yalnız kalabileceğim tek yerse evimdi. İnsan ailesinin yanında yalnız olmamalıydı ama ben öyleydim.

Enes'e beni eve bıraktığı için, Nefes'e de tüm gün yanımda olduğu için teşekkür ettim. Gece çöküp gökyüzünde yıldızlar belirene kadar bir kafede oturup iş ilanlarına göz atmıştık ama Enes dışında kimse iş bulamamıştı. Gerçi Enes'in bulduğu iş geçiciydi. İzne ayrılan bir çalışanın yerine birkaç aylık bakacaktı. Tabii iş başvurusu kabul edilirse...

6 katlı binaya girip asansörü görmezden gelerek kendime eziyet sayılabilecek şekilde en üst kata kadar merdivenle çıktım. İş yerindeki eşyalarımı son dakika aklımıza geldiği için Enes toparlamıştı. Nefes'le ben şirkete tekrar girmemek için ısrarcıydık. Enes'in şirketteki tüm anılarımı sadece küçücük bir koliye sığdırmış olabilmesi sol tarafımdaki acıyı arttırmıştı. Ama artık alışmıştım. Her nefes alışımda, her adım atışımda, dünyaya her bakışımda oluşan sol tarafımdaki acıya alışmıştım.

Küçük çantamı uzun süre kurcaladığımda anahtarımı bulamadım. Muhtemelen o kolilerden birine karışmıştı. Aileme işten atıldığımı daha sonra söyleme hatta söylememe kararı aldığım için kolimi Nefes'e emanet etmiştim. Ailemden bir süre daha olanları saklayacaktım. Hiçbir şey anlamayacaklarını biliyordum. Bana önceden nasıl davranıyorlarsa öyle davranacaklardı. Onlardan düşüncelerimi saklamakta her zaman iyi olmuştum ama duygularımı babamdan asla saklayamamıştım. O ne hissettiğimi hatta ne düşündüğümü sanki annelerde bulunduğu iddia edilen altıncı hissi varmış gibi anlardı.

Güçlü gözüktüğümden emin değildim. Annemin beni gördüğünde nasıl tepki vereceğini hayal edebiliyordum. İç çekip eve girmek için zile basmam gerektiğine lanet okudum. Zile tüm gücümle bastım. Neredeyse tüm binada yankılanan sinir bozucu zil sesi uzun bir süre çaldı. Annemse her zamanki gibi kapıyı zilin çalma süresini de hesaplarsak altı dakika sonra açmıştı. Üç dakika boyunca zil çalmış ve kendisi üç dakika sonra kapıyı açmıştı.

"Erken geldin, Efsun. Bu gece çalışacağına ve patronunun sana zam yapacağına emin olduğunu söylemiştin." diyerek karşımda dikildi. Annemin beni böyle karşılamasına alışmıştım. Sanırım beni sevdiğini tüm sevgisini kız kardeşime boşaltarak gösteriyordu. Ama biliyordum beni de seviyordu...

Yorgunca gülümsedim. "Erken geldim. Çünkü..." Fetih Güçlü'nün ölümünden sorumlu tutuldum. Kuzey Bey beni kovdu. Hayatım altüst oldu. "Çünkü Kuzey Bey çok çalıştığımı söyleyip beni eve gönderdi. Tabii ki de zam yaptı. Hatta maaşımı ay sonuna beklemeden verdi." Maaşımı almıştım. Çünkü kovulmuştum!

Annem beni içeri almayıp baştan aşağıya süzdü. "Maaşını ne yaptın? Kendine yeni kıyafetler almışsın bakıyorum. Maaşı Livya'nın yılsonu partisi için istediği elbiseye ayıracağımızı sanıyordum."

Canım daha çok yanmaya başlamıştı. Sol tarafımda bir soğukluk hissettim. Sanırım... Sanırım kalbim buz tutmaya başlamıştı.

Elimi kalbimin üzerine götürmemek için kendimi tuttum. Gözyaşlarıma engel olarak annemin yanından geçmeye çalıştım. Ama beni omzumdan tutup durdurdu. Gülümsemeye devam ettim.

"Dizine ne yaptın sen?" diye sordu onaylamayan o bakışlarıyla.

"Düştüm. Fark etmediysen yağmur yağıyor." diye mırıldandım. Gözlerimin içine daha dikkatli baktı. Bense annemin arkasında beliren babama doğru gülümsedim. Annem için mutlu bir tebessüm, babam içinse ardında milyonlarca gerçek saklanan sahta bir tebessüm...

Kelebekler Yaşamaya Cesaret EdemezWhere stories live. Discover now