23.BÖLÜM: "KALP NOTASI"

6.7K 910 2.5K
                                    

Oy vermek ve yorum yapmak lütfen unutulmasın^^ Keyifli okumalar dilerim!

Oy vermek ve yorum yapmak lütfen unutulmasın^^ Keyifli okumalar dilerim!

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

*

Bana çiçekleri sevdiren biricik annemin mezarına ilk kez çiçek bıraktığımda anlamıştım: Bir gün herkes giderdi. Bu kişi annen bile olsa, seni çok sevmesine rağmen bırakıp gidebilirdi.

Sevgiyle büyümüş o şanslı kız çocuğu bendim; babasına âşık, annesine hayran... O kadar çok severlerdi ki beni, dünyada başka kimse benim sevildiğim kadar sevilemez sanırdım. Birbirlerine çok âşıklardı; aşkın gerçekliğini, var olduğunu onlarla öğrendim. Kusursuz değillerdi, vardı her insan gibi hataları ama sorun değildi. Seviyorlardı ya beni, âşıklardı ya birbirlerine, yeterliydi; başka hiçbir şeyin önemi yoktu.

Beni hiç bırakıp gitmeyeceklermiş sevdiler, aşkları birbirlerinin sonu olmayacakmış gibi masalsıydı. Sonra bir gün geldi; herkes gibi onlar da beni terk edip gittiler. Hatta herkesten önce ilk kez onlar beni terk ettiler. Aşkları önce birbirlerinin sonunu getirdi, sonra beni bir korku kapanına hapsetti.

Kıskançlık sebebiyle başlayan bir tartışma, babamın kapıyı çekip evden çıkmasına neden olmuştu. Annem çok öfkeliydi, babamın yokluğunda evi birbirine kattı. Birlikte büyüttüğümüz çiçeklerimizi öldürdü önce. Aldı bir saksıyı eline, attı duvara, saksı kırılarak yere düştü, toprak dağıldı; tıpkı annemle babam gibi. Dalları kırıldı, yaprakları ezildi. Ona durmasını söyledim, çiçekleri öldürmemesi için ona yalvardım. Ama yıllardır birlikte ekip yeşerttiğimiz, büyütüp baktığımız çiçekleri o gece paramparça edip öldürdü. Onu yalnız bırakmamı istedi. Söylediğini yaptım, odama gittim ve gece boyunca ağladım.

Ben o gece ölen çiçeklere ağladığımı sanıyordum; yanılmışım. Ölümüne ağladığım, annem ve babammış. Meğer babam evden bir hışımla çıktıktan sonra geçirdiği trafik kazasında ölmüş; annem ise ölüm haberini aldıktan sadece yarım saat sonra babamsız bir hayat düşünemediği için intihar etmiş. O gece annem bakmaya kıyamadığımız çiçeklerimizi öldürmemiş, asıl öldürdüğü kendiymiş. Benmişim. İnsanlara olan güvenimmiş. Aşka olan inancımmış.

Sonra anladım ki aşk öylesine korkunç bir şeydi ki; insan öyle büyülenirdi ki aşk karşısında, an gelir kendi canından bir parçasını bile göremez olurdu. Annemin babama olan aşkı öyle bir boyuttaydı ki; beni yıllarca sonu gelmez bir sevgiyle büyütmesine rağmen benden sadece yarım saat içinde vazgeçemişti. Babamın yokluğuna yarım saat bile dayanamadığı için beni bırakıp gitmeyi tercih etmişti. Onsuz ne yaparım diye düşünmeden, tek bir gecede hem babamı hem de annemi kaybetmemin bana ne yapacağını bilmeden öylece gitmişti.

Onlar gittikten sonra bir daha hiç gerçekten sevildiğimi hissetmedim. Ne teyzem beni gerçek duygularla sevip kabullenebildi ne de arkadaşlarım. Aşk zaten bir daha hiç hayatıma giremedi. Sonra düşündüm ki belki de hiç sevgi görmeden büyümüş arkadaşlarım benden daha şanslıydı. Çünkü insan, tattığı duyguların yoksunluğunu çekerdi. Sevilmeye alışmak, alışkanlıkların en kötüsüydü. Bir kez çok sevilince, artık hep sevileceğinizi sanırdınız. Öyle olmadığını öğrenmem çok zamanımı almadı.

AŞIK OLMA KORKUSUOnde histórias criam vida. Descubra agora