2. BÖLÜM: "YILDIZLAR DA KAYAR"

21.2K 2K 2.1K
                                    

Kurguya, karakterlere ve ilk bölüme olan ilginiz için çok çok teşekkür ederim!

Oy ve yorumlarınızı merakla bekliyorum, sonraki bölümde görüşmek üzere. Keyifli okumalar!

*

"Müştemilatında kalan adamla ilgili mantıklı bir açıklaman vardır umarım!" diyen Can, elindeki zeytin dalını elime tutuştururcasına bana verip içeri girdi.

Her sabah beni gideceğim yere götürmek için olmasa bile ziyarete gelirdi ve yanında hep çiçek getirirdi. Bugün zeytin dalını tercih etmişti. Muhtemelen dün için ona kızdığımı sanmış ve bu şekilde barışabileceğimizi düşünmüştü. Şapşal biriydi.

Kapıyı kapatarak ona döndüm. "Elbette var," dedim rahat bir şekilde. "Kendisi benim yeni korumam. Dolayısıyla bundan sonra müştemilatımda kalacak. Bu evde benimle birlikte yaşayacak değildi ya..."

"Ne?"

"Sen de şaşırdın değil mi?" derken birinin beni anlamış olmasının sevinci içerisindeydim. "Kapıyı bir açtım, elinde valizle bana nerede kalacağını soruyor. Tabii ki müştemilatta kalacaksın dedim. Bozuldu sanırım ama umurumda olduğunu söyleyemem."

"Elisa," derken sinirlenmişe benziyordu. "Delirtme beni!" Uzun kıvırcık saçları fırtınaya yakalanmış gibi sallandı. "Nasıl bana danışmadan kendine koruma tahsis edersin?"

"Neden sana danışacakmışım ki?" diye burun kıvırıp kendimi en sevdiğim koltuğuma attım. Bu koltuğu üç evdir yanımda dolaştırıyordum. L şeklinde klasik bir tip gibi görünse de oldukça rahattı ve rengine bayılmıştım. Lila zaten benim en sevdiğim şeylerden biriydi.

"Menajerin olduğum için olabilir mi? Unuttuysan diye söylüyorum, sadece işlerinle ilgilenmiyorum ben. Ne zaman ne yiyeceğini bile benim düşünmemi isteyen sendin."

Haklıydı, böyle küçük şeyleri düşünerek zihnimi yormak istemiyordum. Okumam ve ezberlemem gereken senaryolar varken acaba akşam ne yemek yesem diye kafa patlatacak değildim.

"Her şey bir anda oldu."

"Geçerli bir sebep değil. Onu yeterince tanımadan işe almaman gerekirdi."

"Üf," dedim başımı geriye doğru yaslayarak. Tavandaki avize takıldı gözlerim. Oysaki onu ilk gördüğümde nasıl da sevmiştim... Bu sıkıcı konuşmadan sonra Can'a değiştirilmesini istediğimi söyleyecektim. "Sanki sen, işe aldığın herkesi önceden tanıyordun."

"Tanıyordum tabii."

Büyüttüğüm gözlerimle başımı kaldırıp yanıma oturmuş olan ona baktım. "Ne?"

"Senin aksine ben hem planlı hem de garantici bir tipim Elisa. Ne sanıyordun, senin için çalışan insanları öyle bir günde seçip getirdiğimi mi?"

"Evet," dedim düz bir sesle. En fazla ne yapıyor olabilirdi ki?

"Önce iş ilanı veriyorum, başvuranlar arasından mülakata alacaklarımı seçiyorum. İki mülakat sonunda soy ağacını bile çoktan öğrendiğim insan seninle çalışmaya hak kazanmış oluyor. Ona bir sözleşme imzalatıyorum ki günün birinde işi bırakırsa özel hayatınla ilgili hiçbir şey dışarıya sızmamış olsun."

"Vay canına," dedim şaşkınlıkla. "Bu işlerin böyle yürüyebileceği aklımın ucundan geçmezdi." Ve Han'ın korumalığımı yapacak olmasına bu kadar tepki vereceğin de...

"Geçmez tabii!" dedi kızmaya devam ederken. İri kahve gözleri, bana olan öfkesinden ödün vermeyecek gibi duruyordu. "Aklın beş karış havada. Gecenin bir köründe otelden kaçıp eve hiç tanımadığın bir adamla gelmek ve bu adamı koruman olarak işe almak da ne demek..." Öfkeli gözleri bir anda dehşete kapılmış gibi bakmaya başladı. "Sakın bana onunla yattığını söyleme."

AŞIK OLMA KORKUSUWhere stories live. Discover now