3.BÖLÜM: "CİPS KRİZİ"

17.4K 1.6K 1.1K
                                    

Elisa'yla ilgili söylemek istediğim birkaç şey var, bölüme geçmeden önce bu kısmı okuyun lütfen...

Elisa'nın egosundan rahatsızlık duyanlar olmuş. Öncelikle şu ayrımı yapalım, Elisa gerçekten kendini seven ve kendine güvenen bir karakter. Fakat sizin de anladığınız üzere bu ikisinden bağımsız olarak benlik anlayışı fazla yüksek (halk dilinde egoist diyoruz)

Onu elbette sevmeyebilirsiniz ama egosundan şikayetçi olurken biraz ön yargılı davrandığınızı düşünüyorum. Kimse düşük ya da yüksek egoyla doğmuyor. Hepimiz sağlıklı bir egoyla dünyaya gelip yaşantılarımızla birlikte düşük ya da yüksek egoya evriliyoruz. Önemli olan bunu fark edip zamanla iyileştirebilmek. Elisa'nın karakter gelişimi bu olacak. Han'la birlikte onu sağlıklı egoya kavuşturacağız. Umarım onu daha hikayenin en başında sınıflandırmak yerine ona bir şans verirsiniz.

Keyifli okumalar dilerim! Oy verip yorum yapmayı lütfen unutmayın.

*

Nihayet günün en sevdiğim saati, tamamıyla özgür olabildiğim yer... ve istediğimi yapabildiğim. Han beğenmese de son teknolojiye sahip güvenlik sistemine işaret parmağımın ucuyla dokunarak kilidin açılmasını sağladım. Kapıyı hafifçe itip derin bir nefes alarak eve girdim. İçeri girer girmez katın orta noktasında bulunan lila renkteki L koltuğum, yanındaki siyah berjerim ve karşısındaki duvara sabitlenmiş büyük boy televizyonum karşıladı beni. Bu üçlü de olmasa ne yapardım, bilemiyorum...

Oturma grubumun yanındaki köşede şömine vardı. Daha önceki üç evim de şömineliydi ama sadece birinde kullanma fırsatım olmuştu. Ve tabii ki şömineyi benim için başkası yakmıştı. Bu defa bunun keyfini sürebilmeyi umut ediyordum. Şömine ateşini izlemek bile bana kendimi huzurlu hissettiriyordu.

Kapıya yakın olan köşede süs kitaplığım vardı. Raflarında birkaç kitap ve dekorasyona uygun objeler belli bir sıralamayla yerleştirilmişti. Aldığım ödüller, mitolojik birkaç parça sanat eseri, kaktüsler ve en az üç kez okuduğum yedi kitap. Asıl kütüphane üst kattaydı. İnsanların sandığının aksine ben kitap bağımlısıydım, kitapların sunduğu dünyayı sahip olduğumuza tercih ederdim.

Oturma grubunun arkasında, ana kapının sağ tarafında yemek bölümü bulunuyordu. Amerikan tipi mutfak sayesinde giriş kat yalnızca salon ve mutfaktan ibaretti. Tabii asansörün yanındaki banyoyu saymazsak... Bu defa her şeyi ihtiyacıma uygun şekilde sade ama olabildiğince geniş tutmuştuk.

Üst kattan gelen süpürge sesi dudaklarımın kıvrılmasına neden oldu. Han'a yalnız kalmak istediğimi söylemiş olsam da İpek'i görecek olduğum için mutluydum. Daima benimle konuşacak bir çift lafı olurdu ve bana yargılayıcı şekilde bakmazdı.

Ya da beni suistimal etmezdi.

En azından henüz denememişti.

Hızlı adımlarla lila ve siyah tonlarının hâkim olduğu salonum boyunca yürüyerek asansörün önüne geldim. Birinci kattaki asansörü çağırmak için düğmesine bastığımda süpürge sesi kesilmişti.

Asansöre bindiğimde hep yaptığım gibi aynadaki yansımama bakarak nasıl göründüğüme dair kendimi puanladım. Emir'in söyledikleri beni biraz düşündürse de kendime 10 üzerinden 9,5 veriyordum. Yarım puanı kırmamın nedeni kendimi şımartmamak içindi.

Düşündürmesinin sebebi moralimi bozması değildi, yarın öbür gün insanların hakkımda yazacaklarının beni üzecek olması hiç değildi. Başkalarının hakkımdaki iyi ya da kötü düşünceleri beni etkilemezdi. İnsan kendini bilince ve kendine güvenince ötekilerin ne düşündüğünün bir önemi olmuyordu. Ama işte, ben onları umursamasam bile başkaları umursayabilirdi ve dolayısıyla beni üzememiş olsalar da iş hayatımda bana engel olabilirlerdi. Hiçbir yapımcı seyircilerin ekrana yakıştırmadığı biri ile çalışmak istemezdi. işte o zaman canım epey bi' sıkılırdı. Çünkü bu hayatta ciddiye aldığım tek şey işimdi.

AŞIK OLMA KORKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin