2. KABUK BAĞLAYAN YARA

108 6 7
                                    

Birinci elektro şok
Hala atmayan bir kalp.
İkinci elektro şok
Dümdüz giden çizgiler.
Üçüncü elektro şok
Tek ritim.
Kısa olan ama umudu yeşerten o tek ritim.
Dördüncü elektro şok
Artık atan bir kalp.

Tam bir aydır, dile kolay bir ay boyunca oğlu için hastanelerde sürünen bir aile.

O atan kalple beraber kendi kalpleride atmaya başladı. Bir aydır çektikleri acının haddi hesabı yoktu.

Bir aydır evlatlarının başında hastane köşelerinde sabahlıyorlardı Mustafa ve Aynur.

Hiçte of demediler, hep beklediler. Bir umut beklediler, oğullarını onlara geri getirecek bir umut.

Şimdi aylardır bekledikleri umut gerçek olmuştu. Oğullarının yarım saat önce aniden duran kalbi şimdi tekrardan atıyordu. Ama hala gözleri kapalı, cansız bir beden gibi yatıyordu o yatakta.

Doktor alnının terini silerek dışarıya çıktı. Onun içinde kolay değildi. Eğer bir canı kurtaramazsa, karşısındaki ailenin nasıl bir hale geleceğini bildiği için işini en başarılı şekilde yapmaya çalışıyordu.

"Durumu nedir, artık gözlerini açacak mı oğlum, daha ne kadar böyle kalacak." Doktora yalvarırcasına sordu Aynur sorularını, Doktor ise sakince oturmalarını gösterdi eliyle.

"Oğlunuz zor bir dönemden geçti. Bu yaşına rağmen çok iyi dayandı. Ancak ne zaman gözlerini açacağını inanın bende bilmiyorum. Biz alması gereken vitaminlerini ve ilaçlarını serumlarla takviye ediyoruz eğer böyle devam edersek kısa sürede kendine gelir ancak söylediğim gibi net bir şey diyemem, size böyle olur derim ama daha sonrasında işler kötüye de gidebilir."

"Kendinizi en kötüye hazırlayın diyorsunuz yani." Doktor çaresizce kafa sallamaktan başka bir şey yapamadı, yavaşça ayaklanıp uzaklaştı oradan.

"Ya çocuğumuz iyileşemezse Mustafa. Naparız o zaman." Aynur hala ağlarken dayanmaya çalışıp kollarının arasına aldı eşini Mustafa "Şş dayanmak zorundayız, oğlumuz kalkacak tekrardan yanımızda olacak. Deme böyle şeyler." Her gün yaptığı gibi kocasının kollarında evladı için ağladı kadın. Adamın ise elinden hiçbir şey  gelmedi.

─── ⋆⋅☆⋅⋆ ──

Eşini hastanenin sandalyesine rahat bir şekilde yatırttıktan sonra tekrardan yoğun bakımın camının önüne geldi Mustafa.

Bekledi her zaman ki gibi, oğlunun birazda olsa gözlerini açmasını ya da parmaklarını kıpırdatmasını. Ancak ne oğlu gözlerini açtı ne de parmakları oynadı.

Küfür etti kendi kendine tekrardan, bakamadın lan dedi içinden, sana zaten bu dünyada emanet olan iki çocuğa bile bakamadın, oğlun senin yüzünden ne acılar çekiyor. Hayatını bitirdin lan çocuğunun bu yaşta. Kızın konuşmuyor bile seninle geçirdiği şoklardan dolayı. Cıvıl cıvıl olan kızını bile lâl ettin lan sen!

Ellerini yumruk yaptı sinirle, yeri göğü sarsacak şekilde bağırmak istiyordu ama yapamadı. Çocuklarını koruyamadığı gibi onu da yapamadı.

Dolan gözlerini sildi elinin tersiyle. Ağlamayı bile haketmiyordu, oğlu bile o acıların içinde dimdik durup ağlamadıysa kendisinin ağlamaya bile hakkı yoktu bence.

Karşısındaki yatan oğluna dahada derin baktı. Hep onda kendini gördüğünü söylerdi ancak artık öyle değildi. Oğlu ondan daha güçlüydü hemde her anlamda.

Gurur duydu böylesine güçlü bir evlat yetiştirebildiği için daha sonra tekrardan koruyamadığı geldi aklına. Dönüp Aynuruna baktı hala  uyuyordu, zaten bu hastaneye girdiklerinden beri günde yarım saatten fazla uyku uyumuyordu. Değerleri bile düşmüştü iyice. Kaç kere baygınlık geçirmişti kocasının kolları arasında.

ÖLÜ AĞAÇ DALLARIWhere stories live. Discover now