Afferin Cansu.Hemen indir kızım kalkanlarını!

İç sesimi umursamayarak,yanına ulaştım hızlı adımlarla.Yanında ki boş yere çöküp,kollarımı geniş omuzlarına sardım.

Kafasını göğsüme yasladı.Hiçbir erkek daha önce göğsüme başını dayamamıştı.Ben de hiçbir erkeğin şuan yaptığım gibi,saçlarına öpücük kondurmamıştım.
En tuhafıda,Emir bana her yaklaştığında olduğu gibi kalbim delice atmıyor,nefesim kesilmiyor ve parmak uçlarımdan beynime hücum eden o yakıcı elektrik baş göstermiyordu.Şu an sadece mutluydum.Evet,yine kelebekler uçuyordu midemde ama şimdi o kelebekler heycanla değil,mutlukla uçuyordu.

"Tam burada ömrüm boyunca kalabilirim."başı göğsümdeyken konuşmuştu."Tam burada.Kokun burnumda,kalbinin sesi kulaklarımda..."

Devam etmemişti ama ne demek istediğini anlayabiliyordum.Çünkü onun istediğini ben de tam olarak istiyordum.

Ellerim kumral saçlarının içinde,ıhlamur kokusu burnumdayken orada o şekilde ne kadar kaldık bilmiyordum.En son farkettiğin,nefes alışverişleri düzenli ve uzun aralıklı olduğuydu.Kendi kendime gülümsedim.Göğsümde uyuyakalmıştı.

Sabah gözlerimi bir tartışma sesiyle açtım.Gözlerimi hafifce kırpıştırıp etrafıma baktım.En son Emir,göğsümde uyuyakalmıştı.Şimdi ben Kerem'in beni daha önce getirdiği büyük yatak odasında yatıyordum.Yanımda da kimse yoktu.

"Sessiz ol!Sana daha önce de dedim onu bu işe alet etme."

Sessizce konuşmaya çabalayan ama sinirden sesi zannetiğinden daha yüksek çıkan Emir'di konuşan.Sesi yan odadan geliyordu.

"Paranoyaklık yapma!Bir şeye alet ettiğim yok."

Kerem sesini bastırmaya çabalamadan,bağırarak söylemişti bunu.

Yine neler dönüyor ve bu ikisi yine neden tartışıyor?

Sinirle üstümdeki çarşafları bir kenara fırlatarak yataktan çıktım.Ikisinede iyi bir azar çekecektim şimdi.Odadan çıktığımda sesleri kesilmişti neyse ki.Yan odadan ilk çıkan Emir olmuştu.

Bana muhteşem bir gülümseme bahşedip,gözleriyle adeta beni esir aldı.Koşup boynuna sarılmak istiyirdum dün yaptığım gibi kumral saçlarının arasından parmaklarımı geçirmek istiyordum.Elimde olmadan bende ona gülümsedim.Ki gerçekten değildi.Karşımda Adonis Tanrısı'nın reenkarne hali gibi dururken,gerçekten karşı koymak zordu.

Çıplak göğsü ve altına giydiği gıri eşorfman altıyla ne kadar çekici olabilirse o kadar çekiciydi.
Kerem kapıda dikilen Emir'i omzuna sertçe çarparak dışarı çıktığında hala birbirmize sırıtmaya devam ediyorduk.

Ani hareketine kızan Emir ona sert bir bakış atsada bir şey demedi.

"Sabah bir kart geldi." dedi Kerem ciddi bir sesle.

'Ee ne var bunda' der gibi bakış attığımı görünce gözlerini devirdi.

"Sanırım kart,o piçten geliyordu." deyince dondum.

Elini pantolunun cebine atarak,beyaz bir kart çıkartıp bana uzattı.Karta boş boş baktığımı görünce iç geçirip,elimin içine tutuşturdu.

Elimi yavaşca kaldırıp,beyaz karttaki yazıya anlamsızca baktım.O düzgün yazıyı hemen tanımıştım.Daha önce pantolonumun cebinde bulduğum nottaki yazıyla birebirdi.
Beynim okuduğum kelimleri birleştirip,anlamını infilak ederken dizlerimin bağı çözüldü ve Emir'in kollarına düştüm.

"Berkay..."

O adi herif Berkay'ı,canımdan çok sevdiğim Berkay'ımı kaçırmıştı.Ve benden onu kurtarmam için kendimi feda etmemi istiyordu.Kolay yoldan canımı yakmak yerine en dolanbaçlı yoldan öldürüyordu.Ve başarılı olduğunu söyleyebilirdim.

YasaklıWhere stories live. Discover now