1. KISIM - 1. BÖLÜM

899 65 128
                                    

Herkese selam!

Sonunda dördüncü kitapta buluşabildik ve açıkçası bu kitap için çok daha heyecanlıyım. Çünkü tempo ikiden sonra daha da yükselecek ve beş ile birlikte artarak devam edecek.

Kaç sayfa, kaç bölüm sürer bilmiyorum ama çok uzatmadan, saçmalamadan olayları aktarmaya çalışacağım. Belki ikiden de uzun olabilir, kitap kendisini nereye götürürse ben de oraya gideceğim çünkü.

Bu kitapta artık Luna'nın geçmişini, gücünü de öğreneceğiz. Hermann'dan da haberdar olacağız. Alisa ve Ares'ten de öyle. Runolf karakterini de unutmadım.

İkinci kitaptaki gibi Alisa için nasıl özel bir kısım yazdıysam Saras ve Runolf için de yazmayı planlıyorum çünkü artık onların da olaylara dahil olması gerek. Bakalım Runolf, geçmişi gerçekten de nasıl bir karakter, herhangi bir karakter ile bağlantısı var mı... Birkaç şeyi baştan planladım ama ona bir türlü sıra gelememişti. Şimdi artık kim olduğunu, ne yapacağını, nerede önemli bir rol oynayacağını okuyabileceğiz.

Bağımsızlar da var tabii ve Prens Ardil de bir bağımsız. (Üçüncü kitapta anlatılmıştı) Yani onlarla ortak noktası olacak. Bu yüzden de Venüs ve Merkür ikinci kitapta pek yer edinmemiş olabilir ama burada biraz daha özgünleşecekler.

İkinci kitap daha çok Aleda ve prens arasında gelişen olayları anlattığı için bazı kısımlar da geriye kalmıştı. Ama artık öyle olmayacak. Kitabın bir diğer önemli iki konusu var; lanetliler ve krallık. Bu kitapta da onlara genişçe yer vereceğim ve yeni karakterler ekleyeceğim.
~

Üçüncü kitabı okumadan buraya geldiyseniz eğer bazı noktalarda aklınız karışabilir 😅 eğer okumak istemediyseniz ben önemli noktaları parantez içine yazarım.
~

Luna'nın üzerinde aşk büyüsü var ve bu yüzden Hermes'i sevip ruh eşi, prensi, arasında karmaşa yaşıyor. Yani iki erkek arasında gidip gelen bir kız yazmadım. Prens bunu ucu açık bir şekilde anlattı ama ileride daha detaylı bir şekilde yazacağım. Yani kızmayın Luna'ya sjdkskskdk. Neden böyle davranıyor diye hajajajaj.
~

Her neyse, diyecek başka bir şey kalmadı. Umarım okurken zevk alırsınız ♥️

Keyifli okumalar dilerim ✨
~

Ay ve Yıldız

Bahar çocuktu ve onun gibi masumca çiçek açıp kuşlar da tatlıca ötüşüyordu. Güneş hafif bir telaşlıkla gülüyor, sıcak bir esinti gelinlik giymiş dalların yapraklarında gezinerek ağacın etek uçlarını sağa sola savuruyordu. Gözlerimi araladığım ilk yer koca ağaçların sütun gibi dizili olduğu karla kaplı huşu içindeki orman oldu. Kar, güneşin ışığı ile erimeye yüz tutmuş; çiçeklerin ve böceklerin üzerini rahatça örtmüş ve gündüze gecelik resmeder olmuştu. Ölümün uğradığı orman ise uykusunda kıpırdanırken tüm bu düşüncelerin benden mi yoksa başka zihinden mi çıktığına, en azından havada süzülen yelin sırtımda dans edişini mi fark ettim yoksa onun hissettirdiği etkiyi mi, anlam veremedim.

Az ileride, sadece on adımlık bir yerde beyazlığın örtüsünü erkenden kaldırmış, gövdesini küçük bir çocuk gibi bükmüş, yaprakları sanki vahşice koparılmış ve en sonunda da taç kısmı ağlamaktan solgunlaşmış yorgun bir çiçek gördüm. Ayaklarım istemsizce ona doğru giderken çiçek de hiçbir hareketlilik olmadı. Yakınlaştıkça da beni duyumsamadı ve asla boynunu kaldırıp da bana bakmadı.
~

GÖNÜL IŞIĞI (YAZILIYOR)Where stories live. Discover now