17. YAPILMAYAN FEDALAR

14 1 0
                                    

YAĞMUR ÇEVİK

1 hafta sonra

Birinin canı fena halde yanacaktı.

Kimse üzülmesin diye çabaladığınız anlar o çabalar gelip sizi üzer.

Bunu burda tam şu an deneyimliyordum.Ağzından çıkacak her laf üstüme birebir işliyordu. "Şimdi sonun gerçekten geldi ha?"alayla gülerek söylediği bu cümle benim kalbimi deşiyordu.Hem de çok fena. Yağız ise oldukça sakindi.Delirmek üzereydim şu an. "Kimine göre son kimine göre başlangıçtır belki de?"Yüzünde beni düşüren o gülümsemesi vardı ve öyle bi rahattı ki.Bu rahatlığı karşı tarafı daha da delirtti daha da sinirlendirdi ve hiç ama hiç beklemezken silahı bize doğru tutturmaya da neden oldu.

Artık duruma ben el koydum ve tiz bir çığlıkla bağırdım:
"Dur!Lütfen,saçmalama indir şunu!"Yağız bana bakarken tek bir cümle duydum ve o cümle hafızama öyle bi çarptı ki öyle bi darbeyle geldi ki yarım saniye kendime gelemedim.

"Ben sana güvenmiştim yağmur damlası.Sense gerçekleri söyleyemeyecek kadar korkaktın ve işte...Korkaklığın sonucu ancak budur."

1 hafta önce

Yağız'ın kollarında geçirdiğim gece,kokusuyla uyandığım bir sabahla sonlandı.

Yağız yanımda değildi sadece kokusu vardı.Gözlerimi araladığımda odada değildi.
Yataktan doğrulduğumda komidinde bir çerçeve buldum.Çerçeve de benim fotoğrafım vardı kadraja bakarken gülümsemiştim.Onu çerçevede Yağız'ın odasında görünce öyle bi sevindim ki.

Sanki Yağız bana aşık gibiydi.
Beni seviyor gibiydi.

Yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa doğru gittim ve Yağızı orada kahvaltı hazırlamış,masaya gül serperken yakaladım.Keşke fotoğrafını çekme gibi bir şansım olsaydı.O kadar güzel görünüyordu ki.
"Günaydııın."diye seslendim.Beni görünce bana doğru geldi ardından kolları arasına aldı.Öptü ,öptü kokladı ve en son "Günaydın güzelim."dedi.

"Bu ne?"dedim masayı gösterirken. "Kızım sen harbi safsın galiba,kahvaltı sofrası görmedin mi hayatında?"
Gözlerimi devirerek baktım. "Çok komik.Neyse o kadar güzel hazırlamışsın ki bir an önce oturmak istiyorum hadi."

Sandalyemi çekti ve masaya oturduk.Tam ağzıma salatalık vermek üzereyken kapı çaldı.Birbirimize baktık "Açmayacak mısın?"dedim hala bana baktığını görünce. "Açayım mı?"dedi.Dayanamadım ve bi kahkaha attım. "E aç tabi."dedim.Derince bir ofladı sonrasında "Şurda sevgilimizle bir kahvaltı bile edemiyoruz ya."dedi.Arkasından güldüm ve o da kapıya bakmaya gitti.

"Sürpriz!"diye bağıran Mertgilin seslerini duydum.
"Bok vardı sürprizde."
"Yağız!"diye bağırdım ve hafiften kolunu cimcikledim. "Beraber kahvaltı yapalım diye düşündük."dedi Su.
"Çok iyi yapmışsınız hadi gelin."dedim gülümseyerek.Aytaç ve Ayşegül de geldi. "Vay vay vay!Bize böyle masa hazırlamaz."dedi Aytaç masayı görünce.Yağız göz devirdi ve Ayşegül de gülmeye başladı. "E hadi."dedim. "Bir an önce oturalım ben dört tabak daha koyayım."

Çekmeceden tabak ,çatalları aldım ve masaya koydum.
"Sağ ol yenge ya,sen de olmazsan bu herif bizi burda çiğ çiğ yer kahvaltı niyetine."dedi Mert.
Güldüm.Ne komik çocuktu ya. "Yok canım,çok sevindi gelmenize bakmayın bu hallerine değil mi Yağızcığım?"Yağıza öyle bi baktım ki yutkundu ardından beni tatmin etmeye çalışır gibi "Tabi canım ne demezsin!"dedi.Herkes güldü.

"Tuzu uzatır mısın?"dedi Su.Aytaç tuza doğru uzanırken Ayşegül tuzluğu eline almış hemencecik Suya uzattı. "Teşekkür ederim."dedi Su. "Rica ederim,hep benden iste."diyerek gülümsedi Ayşegül de.

ENGELWhere stories live. Discover now