13.SOLMUŞ YAPRAK

14 1 0
                                    

YAĞMUR ÇEVİK

Benim adımın duygusal bir anlamı vardı artık.
Ben bir mabet ağacı yaprağıydım..

Yağızı çok seviyor,ona çok aşıktım.
Hayaller kuruyorduk,beraber..
Hepsi gerçekleşmeliydi,gerçekleşsindi.
Biz hep mutlu olacaktık.Ben buna inanıyordum.

~4 gün sonra~

Deli gibi titriyordum.Deli gibi korkuyordum ve dahası deli gibiydim.
Hatta bence direkt delirmiştim.
Yiğit'in mahkemesi vardı.Hepimiz delice korkuyorduk.

Selin hariç.O tedavi sonrası bir şey olmuştu anlamadığım,çok mutluydu.Umrunda bile değildi.

Adımlarımı atarken çektiğim zorluk hayatım boyunca unutamayacağım bir güç olacaktı çünkü resmen biri bana gitme diyor,adımlarımı engelliyordu.
Nihayet salona vardığımda içeriye geçtik.

Bugün ya kurtulacaktık,ya da sonsuza kadar gökyüzünün mavisine muhtaç kalacaktık.
Ya mahkum ya özgür olacaktık.
Yiğit.

Konuşma başladığında kimseye söz hakkı vermeden konuştu başta hakim:
"Yiğit Ak,suçlanma konunla ilgili konuşacaksan bu son şansın bir daha ömür boyu susmak zorunda kalırsın."Yiğit konuşmuyordu ve bu beni delirtiyordu.Mimik bile yapmadı her zamanki gibi.
Avukatı ses verdi sanki onun yerine:
"Bir suçu yok hakim bey,olsaydı şu üç ay içinde kanıtlanırdı değil mi?Kimsenin elinde kanıt yok.Bu şekilde olmaz."
Ben sustum.Çünkü karşı tarafta bir kanıt varmışcasına gülümsüyordu avukat bey.

"Benim delilim var hakim bey."

Dünya başıma yıkıldı.Tam o an.Yiğit de belki ilk defa tepki verdi.Korkuyla,şüpheyle.
Karşı taraf bir delil bulmuştu.

Konuşması istendiğinde karşı tarafın avukatı:
"Kamera kayıtları yok ve bu çok şaşırtıcı ama neyseki ben kameradan daha sağlam bir şey buldum."
Herkes onun ağzından çıkacak lafları dinliyordu.Ben de dinliyordum ama bi o kadar da kulağım uğulduyordu.

"Yiğit Ak,krallığa ait bir odaya girmiştir sebebi de bu dosya.
Kırmızı bir dosya şeffaf poşetin içinde ben varım diyordu resmen.
O an rahatladı Yiğit'in avukatı.
Yiğit'in hiçbir dosyaya temas etmediğini biliyordu.
Ama ben Yiğit e hiç güvenmiyordum çünkü o sevdiği için her boku yapardı.

Hakim incelemeye başladı ve yirmi saniyeye yakın bir süre sonra seslendi:
"Parmak izi uyuşuyor."

Dünya başınıza yıkıldığında ne yaparsınız?
Dünya başıma yıkıldı.yeniden ve daha fena.
Bu..
Yiğit'in mahkumiyetini garantilemiş oluyordu.En az 13 yıl.
Nefes alamadım.
Şuurumu yitirecektim.
Yiğite bakmak istedim ve o an gerçekten şuurumu kaybettim.

O kadar rahattı ki tepki ver diye bağırmak istedim o an.Bizi hiç mi düşünmüyordu.
Avukatı çok üzgündü.
Ama bu yaşadıklarımızın yanında gerçek kıyameti bizle tanıştıran o ses mahkeme ortasında beni tam olarak delirten şeydi..
"Sadece bu kadar da değil,Türk Ceza Kanununun 190.kanunun 23.maddesine göre bu sonuç idama gider."

"NE?"gözlerim boşalmaya başladı.
"Yok böyle bir şey!"diyen de avukattı.
Yiğit hala tepkisiz hala sakindi.
İdam edilecekti.
O ölecekti.

"Maddeye göre,eğer devlet dosyası eline alınırsa ve kişi tepkisiz kalırsa bu büyük suç için,krallığı aşağılıyor kabul edilir sayın hakim."

Kimse umrumda olmadan bağırdım:
"Yiğit!"
"Yiğit konus."
"Yiğit bir şey yap."
"Yiğit sikeyim bir şey söyle aptal mısın!"

"Savcı Hanım!"diye uyardı hakim.
O kadar umrumda değildi ki.
Yiğit sustu.
Siktiğimin sesini çıkarmadı.
İdam edilecekti ve beni katil edecek gülüşü vardı yüzünde.
Ağlamaya başladım.
Dışarı çıkardılar beni.

ENGELNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ