32

126 9 15
                                    

Ceylin'den

Biri yine beni dürtüyordu.

Kirpiklerim resmen birbirine yapışmış gibiydi gözlerimi ışığın etkisi nedeniyle zorlukla aralayabilmiştim. Karşımda kısa kol dar bir tişörtle duran Gurur'u görmemle kaşlarımı çattım.

-"Ya sen beni rüyanda falan mı görüyorsun?"

O hafifçe gülüp gözlerini devirdiğinde ben gayet ciddiydim. Koşu yapmak zorunda mıydık ya?

-"Kalk hadi, uykucu ördek."

-"Abim-"

-"Abinler uyuyor, yirmi tur koşup geleceğiz beş dakikan var. Bahçede bekliyorum motorla gideceğiz."

Benim bir şey dememi beklemeden odadan çıktığında söylene söylene yataktan kalktım. Sessizce üzerime bol bir sweatshirt geçirdim ve altıma da gri bir eşofman giyip boy aynasından kendime baktım. Saçlarımı tarayıp sıkı bir at kuyruğu yaptıktan sonra telefonumu kaptım ve odadan çıkıp banyoya geçtim.

İşlerimi halledip küçük adımlarla dış kapıya yöneldiğimde motora ara gaz verip ses yapan Gurur'u gördüm. 

Abimleri uyandırmamak için çok acele davranıyordum. Yavaşça kapıyı kapatıp arka bahçeye ilerlediğimde buz gibi havada enayi gibi koşacağımız için çok sinirliydim.

Siyahlar içinde gördüğüm Gurur'un yanında dikilip bir ona bir motora baktım. Ben buna binemezdim ayrıca bu motor bana bir yerden tanıdık geliyordu.

-"Davetiyeyle mi atlayacaksın arkama?"

O kaskını çıkartıp bana bıkkınlıkla bakarken sessizce yutkundum ve yavaşça hırkasına tutunup bacağımı motorun diğer tarafına attım.

-"Tak."

Gurur önde duran kaskı bana uzattığında çoktan kendi kaskını geri takmıştı. Bu benim kafama olmazsa ne yapacaktım?

Omzuna dokunup bana bakmasını sağladığımda parmakları saçımı buldu. Bağladığım saçımı yavaşça açıp tokamı parmaklarımın arasında bıraktıktan sonra kaskı bir çırpıda kafama geçirdi ve ben daha ne olduğunu anlayamadan önüne dönüp motoru sürmeye başladı.

Daha önce girdiğimiz yola döndüğümüzde bir anda gazı kökledi ve ömrümden ömrümü aldı. Bindiğimden beri yavaş sürüyordu ve bir anda yaptığı hız nedeniyle kollarım belini bulmuştu.

Sanki belinde ki ellerim hoşuna gitmiş gibi biraz daha gaza bastığında çığlık atıp gözlerimi kapattım. Hırkasını o kadar sıkı tutuyordum ki eklemlerim beyazlamıştı.

Koşu yapacağımız yere vardığımızda onu beklemeden hızla motordan indim ve kaskı kafamdan çıkarıp öfkeyle ona baktım.

-"Bilerek mi yaptın?"

-"Evet."

O da kaskını çıkartıp konuştuğunda sakinliğine hayran kalmadan edemedim. Gözlerim şaşkınlıktan büyürken elimden kaskı alıp motorun üzerine bıraktı ve kendisininkini de alıp benimkinin yan tarafına koydu. 

Sessizce kartını okutup geçtikten sonra bana uzattı ve bu sefer arkasını dönmeden beni bekledi. 

Kartı tek seferde okutup kapıdan geçtikten sonra ona uzattım ve o da hızla elimden alıp hırkasının cebine koydu.

Bu soğukta ne işimiz vardı Allah aşkına!

Burnumun pembe olduğuna yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım.

Gurur, hırkasını çıkartıp küçük taburenin üzerine bıraktığında şaşkınlıkla yüzüne bakmaya başladım. Bu soğukta birde hırkasız mı koşacaktı bu çocuk?

-"Tamam yakışıklıyım biliyorum da bakıp durma benimde bakası geliyor...Sonra utanan sen oluyorsun."

Son cümlesini üzerime doğru gelerek söylediğinde sesli bir şekilde yutkunmuştum. Geriye doğru bir adım attığımda gelmeyi kesip sırıttı ve gülüşünün arasından keyifli bir sesle konuştu.

-"Tamam heyecanlanma, başla koşmaya."

Birkaç dakika sonra dediğini yapıp tempolu bir şekilde koşmaya başladığımda her sabah bunu yaşayacağım için söylenmeye başladım.

****************

İkimizde eve geçtiğimizde abimler çoktan uyanmıştı çünkü dersin başlamasına yarım saat vardı. Hızla onlara günaydın deyip odaya geçtim ve formamı giyip saçlarımı güzelce taradım. Saçlarımı serbest bırakıp arkaya doğru attıktan sonra aynadan kendime baktım. Her zaman olduğum gibiydim gayet çirkin duruyordum.

Çantamı ders programına göre ayarladıktan sonra telefonumu ve çantamı alıp salona geçtim. Onların masaya oturup bir şeyler yediğini gördüğümde yanlarına gittim ve Atalay'ın yanında ki boş sandalyeye oturdum.

-"Nasıldı yürüyüşünüz."

-"Güzel."

-"Yorucu."

Gurur'la aynı anda konuşup farklı cevaplar verdiğimizde Atalay'ın kıkırdayarak konuştu.

-"Olmuş he bunlar."

Ben çok takılmıyordum böyle konulara ama Gurur ve abim onun her an gırtlağına yapışacakmış gibi duruyordu. Atalay oflayarak kahvaltısına geri döndüğünde sessizliği bozan Gurur'un çalan telefonuydu.

Çatalını bırakıp telefonu kulağına götürdüğünde konuşmayıp karşı tarafı dinledi.

Birkaç dakika konuştuktan sonra telefonu kapattı ve üçümüzün meraklı bakışlarına maruz kaldı. Kimle konuştuysa keyfi kaçmış gibiydi. Ya arayan öpüştüğü kızsa?

-"Arayan kimdi?"

-"Gökhan."

Abim ve Atalay daha fazla şaşırdığında Gurur önemsiz bir şeyden bahsediyormuş gibi bir yandan kahvaltısını yapıyor bir yandan konuştuklarını anlatıyordu.

-"Maça çıkmamı istiyor...Ringe geri dön dedi. Beni istiyormuş izleyenler."

-"E maç ne zamanmış?"

-"Çarşamba akşamı."

-"Çıkacaksın lan değil mi? İzlemeye geleceğiz."

-"Hayır, çıkmayacağım."

-"Ne demek çıkmayacağım? En iyi olduğun konuda hava atmayacaksın öyle mi?"

-"Bir kez çıkarsam devamı gelir daha yeni maça katılmayı bırakmışken tekrar başlayamam. Bağımlısı olamam."

Hepimiz söyledikleri nedeniyle sessiz kalmıştık. Haklıydı, yaşadıklarını bir tek o ve Allah bilirdi.

***************

Nihayet okula varabildiğimizde içimde bir ders çalışma isteği oluşmuştu. Neden bilmiyordum ama şu an otursam köpek gibi fizik çözerdim.

Abimin yanağından öpüp diğerlerine el salladım ve merdivenlerden çıkıp sınıfıma doğru ilerledim. Evet, zorba kızlar ekibi buradaydı.

Sırama ilerlerken baş selamı veren Azra'yı gördüm. Aslında bizim sınıftaydı ama sonrasında başka sınıfa geçmişti şimdi ise tekrar eski sınıfına dönmüştü. Torpilliydi sanırım.

Sırama oturup çantamı bıraktım ve telefonumu sessize alıp çantamın içine attım. İlk ders neydi bilmiyordum ama hangi ders olursa olsun pür dikkat dinleyecektim.


AKSİLİKWhere stories live. Discover now