"Tek elle kullandın yol boyu şimdi kemer mi takamıyorsun iki saniye?"

Ben anlamam dercesine omuz silkti. Gerçekten kemeri takmaya yeltenmedi. Gülüşüme engel olmaya çalışarak kendi kemerimi çıkarıp oturduğum yerden ona doğru uzandım. Yetişemeyince biraz daha yaklaşarak kemeri kavradım. Bedenine sürtünen üst bedenim ve yakınlığıyla aldığım kokusu yüzünden yeterince hızlı değildim. Kemeri taktıktan sonra bile yakınında durduğumu sesiyle fark ettim. "Biraz daha çekilmezsen kaza yaparız güzelim."

"Hı?"

Başımı ona çevirince yoldaki gözleri saniyelik bana döndü ve dudağını ısırdı. "Geceleri daha bir tatlısın sen varya.." Koltuğuma döndüğüm gibi ateşim çıktığını hissederek elimin tersini yanağıma bastırdım.

"Utandın mı sen ?" diye sorarak beni daha da utandırdı. Seslice ofladığında nihayet ona dönebildim. "Işıkta yapsana şunu..başımı da çeviremiyorum ana yolda." Kendi kendine söylenirken daha çok utanıp koltuğa gömüldüm resmen.

Ben sessizleşince o da konuyu değiştirdi. "İyisin değil mi, kesildi ağrın ?"

"Evet." Saatlerdir benimle uğraştığı gerçeği yeniden yüzüme vuruldu o an. Gülümsemeden edemedim. En içten gülümsememle yine onu izlemeye başladım.

Bu sefer ışığa yakalandık ve başını öylesine bana çevirdiği an bakışlarımı fark etti. "Ne oldu ?"

Gülüşümü bozmadım. "Teşekkür ederim."

Baktı, gözlerimin en içine derin derin baktı. Hiçbir şey söylemedi. Sesli iç çekişini duydum sadece. Arkamızdaki araba kornaya basmasa ikimizde yeşil yandığını görmeyecektik bile. Kendine gelerek silkelendi ve önüne döndü.

Gökçe'nin evine geldiğimizde merdivenleri ben önde o ardımda çıktık. Kapıyı Gökçe açtı. "Sonunda geldiniz, iyi misin ?" Ben daha cevap veremeden "O telefona baksan mı arada !" diye çıkıştı. "Kırk mesaj attım."

"Sessizde kalmış ya.."

"Neyse, nasıl oldun ? Ağrın geçti mi?"

Onu onaylayarak içeri geçerken koridordaki aynadan kendi yansımamla göz göze geldim. Gözlerim ardına kadar açıldı.

Hayır hayır!

Ben hala bu pijama ile duruyordum değil mi ? Yüzündeki dehşet ifadesiyle başımı öne eğip acı gerçekle yüzleştim. Polar pijama takımımla dışarı çıkmıştım. Yaman saatlerdir beni bununla görüyordu.

Nasıl bir talihsizlik ya bu ? Saçım uykudan kalktığım için kabarıktı ve yanaklarım kızarıktı. Rezalet!

Arkama geçen heybetli bedenle aynadan gözlerimiz kesişti. "Şaka olsun ama bu ya" diye isyan ettiğimde sırıttı.

"Pijamaların çok tatlıymış, söyleyecektim de sırası değildi."

Gözlerimi kapattım utançla. "Yer yarılsın da dibine gireyim ben bu gece." Gökçe'nin koluna girdiğim gibi içeri çekiştirdim kızı. Yaman bir an önce gitmeliydi. Bunun içinde Doruk'u kovacaktım. Umarım ayılmıştı...

"İki fincan kahve içti ama hala biraz kafası güzel," dedi Gökçe koltukta yayılmış oturan adamı işaret ederek. Doruk bizi görünce yüzünü buruşturdu. "Bunlar niye gelmiş?" diye sordu Gökçe'ye. "İki dakika yalnız kalamıyoruz ya..!"

"Doruk hadi birader hadi" diyerek kolundan tuttuğu gibi kaldırdı Yaman onu.

"Nereye ?"

"Eve la gerzek,nereye olacak?" Gökçe'ye bakıp "Sevmiyorsan kafasını karıştırma bu salağın da uğraşmayalım." dedi birden. Bakışları beni buldu. "Kafa karışıklığı bırakmadan reddetmek konusunda Laçin sana yardımcı olabilir." Gökçe yetmemiş olacak ki bende kıpkırmızı kesilince  bir baş selamıyla "Hadi eyvallah" dedi ve Doruk'la beraber evden çıkıp gitti.

Panduf | TextingWhere stories live. Discover now