Bölüm 1

59.7K 1.9K 503
                                    


REKLAM YAPMAYIN VE BAŞKA KİTAPLARDAN BAHSETMEYİN LÜTFEN 🫶🏻

Merhaba,
yeni kurgumuz için bir tarih bırakalım ❤️‍🔥

Yaktın yıktın kül ettin, erittin beniMecnuna döndürdün, mahvettin beni

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yaktın yıktın kül ettin, erittin beni
Mecnuna döndürdün, mahvettin beni




BÖLÜM BİR

| Teşekkür ederim..|


Elimdeki havluyu boynuma atıp suyuma uzandım. Yeteri kadar prova yaptığımı düşünerek ayaklandığım sıra Poyraz elini uzattı çantamı almak için.

"O kadar yorulmadım taşırım," desem de umrunda olmadı. Çantayı elimden kaptığı gibi sırtına atarken "Acıktım ben kurt gibi, yemek yiyelim önce bir yere geçip" dedi.

Montumun asılı olduğu tarafa yürürken üzerimde hissettiğim bakışlarla soldaki ağırlık salonuna çevirdim başımı. Yine kara gözleriyle dik bakıyordu bana. Hep dikti bu çocuğun bakışları. Göz göze gelmemizle hiç değilse gözlerini kaçıracak mı diyordum ama yeltenmedi bile. Şu hep yanında olan güzel kızlardan biri omzuna elini koyarak üstten ona eğildiğinde bakışmamız son buldu. Önüme dönmeyi akıl ederek yanlarından geçtim ve montuma uzandım. Askıların hemen yanındaki aynadan montumun cebindeki beremi çıkardım.

"Yaman ben çok sıkıldım, ne zaman biter antrenmanın ?" diyordu kız.

"Sen çık benim işim uzun."

"Ya amaa" dedi kız nazlı bir şekilde. "Hep böyle yapıyorsun ne olur bir kere benim için erken bitirsen ?"

Atkımı da boynuma sardığımda hava yastığına dönüşmüştüm. Dans ederken tercih ettiğim kıyafetler vücudu rahat sarabilmesi için ince oluyordu. Ancak çok üşüyen biri olduğum için koca şişme montum, berem, kalın şal atkım hatta eldivenlerim olmadan dışarı çıkmazdım. Ankara soğuğu insanın içine işliyordu.

"Beril" dedi aksi çıkan sert sesi. "İşime karışılmasından nefret ettiğimi biliyorsun. Hadi."

O sıra yanıma Poyraz gelmişti. "On beş kat giyinmişsin kızım," Açık kahve gözleri beni tepeden tırnağa süzüyordu ve sırıtıyordu. "Buna rağmen kolayca hasta oluyorsun ya şaşıyorum."

"Aç değil misin sen ya, benimle uğraşmayı bırak da çıkalım bir an önce."

Geriye döndüğümde yine o bakışlar ile karşılaştım. Hiç çekmemiş miydi gözlerini üzerimden yoksa benim hareketimle mi bakmaya başlamıştı merak ettim istemsizce. Sonra bu merakım canımı sıktı ve kapıya yöneldim Poyraz'ın koluna girerek.

Dışarısı tahmin ettiğimden de soğuktu. Koca binaya içindeki sıcaklığı kaybetmenin hüznüyle bakarken Poyraz ne yemek istediğinden bahsediyordu. Bu bina bir spor salonu ve yüzme havuzunun birleşiminden oluşuyordu. Fakat geçen sene modern dans kulübümüzün çalışma yaptığı salonda ciddi bir kaza yaşanmıştı ve oranın bize uygun olmadığına karar veren kulüp yönetimi bu salonla anlaşmıştı. Buradaki prova alanı araya sıkıştırılmış olduğu için açıktaydı. Spor salonunun büyük bir kısmından net bir şekilde görünüyorduk. Dans ederken etrafımda olup biten her şeye karşı farkındalığımı yitirdiğim için utanç duymuyordum.

Fakat kendi binamıza da bir an önce geçsek iyi olacaktı. Çünkü burada full profesyonel sporcular çalışıyordu. Hepsi üniversitenin lisanslı sporcularıydı ve ekip arkadaşları ile gerekli antrenmanlarını yapmak için geldiklerinde seneler içinde sahiplendikleri alanlarında bizi bulmak hoşlarına gitmiyor gibiydi. Çalıştığımız şarkılardan nefret ediyorlardı oysa asıl gürültücü olan onlardı.

İçlerinden bir iki tanesini tanıyordum. Sanırım ikisi basketbol takımındaydı ve biri yüzücüydü. Bu fazla sosyal olan üçlü yanımdaki kız arkadaşlarıma yürüdükleri için onları tanıyordum. Eren sürekli Sena'yı ve tek davet edemediği için de bizi kendi planlarına dahil etmeye çalışıyordu. Sena'nın gitmek istediğini ama ben oralı olmadığım için uzak durduğunu düşünüyordum.

Gökçe ise Doruk'un yüzüne dahi bakmıyordu. Yine de Doruk ona ilgisini göstermekten vazgeçmeyecekti sanırım.

Bir de Burçin vardı ama o çoktan Kartal ile flört etmeye başlamıştı. Flörtleri hiçbir zaman uzun süreli olmazdı. Bir ay süre veriyordum bitmesine.

Poyraz dans partnerim aynı zamanda en yakın arkadaşımdı, dans okuluna beraber gidiyorduk çoğu zaman. Onu da beğenen kızlar vardı ve şansını deneyenler Poyraz artık her ne diyorsa ondan nefret etmeye başlayarak yanımızdan ayrılıyorlardı.

Arabanın önüne geldiğimizde "Lan" dedi Poyraz. "Anahtar yok." Arka ceplerini yokluyordu.

"İçeride mi düşürdün ki ?"

"Muhtemelen, bekle ben bakıp geliyorum."

İçeri gittiğinde sırtımı arabaya yasladım. Hafiften yağan kar bir iki dakika içinde tipiye dönüştü. Yüzüme gelen kara engel olmak için başımı yere eğdim. Gözlerimi bile açamazken bir anda yüzüme çarpan kar taneleri kesildi. Tüm soğuk esinti beni es geçiyordu sanki kendimi bir kuytuya sığınmış gibi hissederek başımı kaldırıp gözlerimi açtım.

Sığındığım kuytu; iri bedeniyle önüme geçip başımın üzerinden kolunu arabaya yaslamış Yaman'dı.

Gözlerim ardına kadar açıldı. O ise kara gözlerini üzerimden çekmeden sessizce beni izlemeye devam etti.

Saniyelerce hiç konuşmadık. Aklımdan tek bir soru bile geçmedi. Sadece birbirimize bakıyorduk. Ben şaşkındım, o ise sakin ve ifadesizdi.

Tipi sakinlediğinde başını yukarı çevirip kolunu arabadan çekti. Sonraki saniye bir adım geri çıktı. "Şu çocuk gecikirse," dedi arabasına doğru ilerlemeden hemen önce. "Arabamda bekleyebilirsin, hava kötü."

"Dur" diye bağırdım arkasından. Başını geriye çevirdi sadece.

"Teşekkür ederim."

İlk kez ifadesiz yüzünde alaylı olmayan bir tebessüm belirdi.

"Eyvallah"

Panduf | TextingWhere stories live. Discover now