Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissediyordum. Üstelik final haftasıydı onun.
"Ateşin düştü mü bir bakalım," diyerek ateş ölçeri elime al...
Merhabaa... (Bugün bu son bölümümüzdü. )Nasılsınız nasıl gidiyor ?
❤️🔥
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Ah bu koku, bu ten bu dokunuş Ah bu delilik sarsar bedenimi
BÖLÜM DOKUZ
"Esneklikte sıkıntı yok ama sol bacağına yük bindirince dengeni kuramıyorsun" dedi Serkan Hoca onaylamaz ifadesiyle. "Kas kaybetmişsin. Düzenli beslenmiyor musun ?"
Yurtta bize her gün ziyafet verdiklerini mi sanıyordu bu adam ?
"Yok hocam" dedim yine de. "Dikkat ediyorum beslenmeme."
"O zaman biraz sporla destek vermelisin gibi görünüyor." dedi beni baştan aşağı incelerken. "Gücün olmazsa hareketleri yapamazsın Laçin. Sana bir spor programı yazıyorum."
"Hocam," dedim hemen itiraza başvurarak. "Ben ne anlarım spordan, dansçıyım ben."
"Bu sığ düşüncen yüzünden kendini değerlendiremiyorsun, nasıl bir potansiyelin olduğunun farkında bile değilsin." Yüzünü buruşturarak elindeki kalemin tersiyle başını kaşıdı. Önündeki kağıdı uzattı. "Spor salonuna geç, Tuğra'ya seni benim gönderdiğimi söyleyip kağıdı ver. Gerisini o halledecek."
Surat asarak kağıdı aldım ve ölçümleri yapılırken beni izleyen arkadaşlarıma baktım çaresizce. Gökçe ayak bileğine bandı sarmaya devam ederken Poyraz dalga geçti. "Hadi benim koçuma, göster kendini."
Kendisi sporcu olduğu için rahattı tabi. Dansta sporun katkısı çok olurdu. Bu yüzden bende bir dönem spor yapmıştım ama sonra bırakmıştım. Şimdiyse tekrar takviyeye ihtiyacım vardı sanırım.
Oflaya puflaya ilerledim spor salonuna. İçeri girdiğimde buranın tanıdığım tanımadığım bir sürü sporcu ile dolu olduğunu fark ettim. Tanıdıklarımda göz gezdirmeye başladım. Kartal ve Doruk kol çalışırken Tuğçe bacak çalışıyordu. Adını unuttuğum esmer kız mekik çekiyordu. Eren şınav pozisyonundaydı. Yaman ise kenarda oturmuş duvara yaslanmış su matarasını kafaya dikmişti ve matarayı ağzından çekip kolunun tersiyle ağzını sildiğinde başını geriye vererek bana baktı alttan. Tuğra dedikleri hoca yanıma geldi. "Buyrun ?"
Elimdeki kağıdı uzatıp durumu açıkladığımda kaşlarını çatarak beni inceledi. Önündeki basamağı ayağıyla iterek benim ayağımın dibine getirdi. "Sağ bacağını koy basamağın üzerine," dedi yüzünde beni huzursuz eden bir gülümsemeyle. "Güzel, şimdi solu koy bakalım."
Bacağımda ne gördüğünü ya da neyi görmeyi umduğunu bilmesem de sol bacağımı koyduğumda üst bacağıma yerleştirdi elini. Beklemediğim temasla irkildim. Bacağımı sıktığında "Bu tarafta daha az kas kütlen var," dedi bana göz kırparak. "Seni bizzat ben çalıştıracağım."
