Üzerime kazak giysem üzerime yapışanlardan üstüne de deri ceket giysem bence göze batmaz. Küçük bir hesap sonucu kazak giymeye karar verdim ve kazağı giydim. Yarım olduğu için belimde kalmıştı gayet ideal. Altıma da fil tarihinden kalma deri eteğimi geçirdim. Üzerime yapışan deri etekle hareket etmek biraz zordu. E tabi kaç yıldır giyilmiyor esnetelim bakalım.

Bir kaç oturma kalkma egzersizinin ardından azda olsa esneklik payı açılmıştı. Masama doğru ilerleyip bugünkü derslerin kitaplarını aldım ve büyük çantama koydum. Bu çantayı mekana giderken haziranın arabasında bırakıcaktım sonra alırdım. Her şeyim hazır olunca odamdan çıkıp banyoya gittim. Odamda da banyo olsa keşke neyse.

Pudra ve allık sürdükten sonra saçlarımı salık bırakmaya karar verdim. uzun değillerdi kısa da değillerdi. Perçemlerimi şekillendirim saçımın arkasına doğru götürdüm. Bu saç akşama kadar bozulacaktı ama olsun. Sağolsun canım dershanemizde tuvalet ayna vardı. Orda hallederdim. Bu kazağıda orda çıkarırdım.

Telefonumun çalmasıyla odama geri döndüm. Banyo ile odamın mesafesi çok değildi. Hemen odama girdim ve komodindeki telefonumu aldım. Zangır zangır çalan telefon, benim yeşil cevaplama tuşuna basmamla susmuştu.

"Efendim haziran." He söyle gülüm. Kesin bir değişiklik oldu ondan arıyor.

"Bebeğim bak şimdi ben seni vakit kaybı olmasın diye dershanenin önünden alacağım. Kızları da parktan. Sana uyar mı?" Aslında mantıklı ben bide dershaneden çıkıp ortak parka kadar yürüyecektim.

"Olur olur. Zaten hoca yarım saat çalıştırıp bırakacakmış."

Karşıdan bir öfleme sesi geldi. "Bir kere de şu hocan planımızı bozmasın."

"Bebeğim bende bilmiyordum son dakika söyledi bana da bende keyfimden kalmıyorum herhalde dimi." Valla şurda bir cırlarım.

"Tamam sende haklısın neyse bana dershanenin konumunu at gidince dershaneye tamam mı? Haberleşiriz."

"Tamamdır daha hazırlanıyorum gidince atarım." Haziranda onaylayınca telefon görüşmesi sona erdi.

"Oh kıraç hocam of." Yerdeki çantayı alıp söylene söylene odamdan çıktım.

Hani deri ceket

Salak kafam. Geri dönüp deri ceketimi gardroptan çıkardım. Kazakla aynı hizada kalan deri ceketim overside kalıbıyla rahat hareket etmemi sağlıyordu.

Ayakkabılar

Benim aklım nerde acaba. Ayakkabı olarak rahat edeceğim ama şık bişeyler olmalıydı. Aşağıdaki ayakkabı dolabından bakıcaktım ona.

Odada gözlerimi gezdirdim. Yatağımı da şipşak toplamıştım. Oh mis gibi duruyor. Şarjım inşallah bitmezdi oldu da oldu bitti kıraç hocanın da telefonu benim telefonumla aynıydı onun şarjının olduğuna güvenerek odadan bir çırpıda çıkış yaptım.

Saate bakıyoruz. 8.40 oha o kadar hazırlanmam sürmüş olamaz. Hızlıca merdivenleri indim. Annem salonda oturmuş sabah programı izliyordu. Anne daha sabah ya.

"Gidiyor musun?" Yok annecim.

"Evet anne. Kombinin nasıl olmuş?" Sormam lazımdı. Eğer sormadan dışarı çıkarsam şüphelenirdi. Gözlerini üzerimde haince gezdirip yaptığım her adımı o gün takip eder mesaj atardı. Nerden mi biliyorum. Bunu o kadar çok kez yaptı ki anlatamam.

Annem oturduğu koltuktan arkasına baktı. Beni baştan aşağı süzdü ve yüzünde hoşnut bir gülümseme belirdi. Sevdi sanırım. "Güzel olmuş benim canım kızım. Haber ver bana merak ederim. Sevile de selam söyle. Giderken de fırından bişeyler al dershanede yerdin."

AH BE HOCAM!?+18Where stories live. Discover now