12 - KENDİMİ KAPTIRDIM...

317 36 0
                                    


Bölüm 12: Çünkü bazen işler kötüye gittiğinde sadece gülümseriz...

Tatilin son anları çiftlikte at severek, onları besleyerek, Lucy'e binme denemem ve başarısızlıklarımla geçmişti. O kadar güzel anlardı ki hayatımda böyle bir deneyimi iyi ki yaşadım dedirtecek türdendi. Asıl teşekkürüm Aras'aydı ve içimden ben de ona bir şeyler yapmalıydım diye geçirmiştim.

Bu seferki uçuşumuz Fransa aktarmalıydı. Akşama doğru otele döndüğümüzde o kadar yorulmuştuk ki uçakta uyuklamamız kesindi. Güzel bir duş ve toparlanma sonrası aşağıda beni bekleyen Aras'ın yanına indim. Zaten uykusuzdu bir de günün yorgunluğu ile hala nasıl böyle dimdik duruyordu anlamış değildim.

Elimdeki valizi sormadan almıştı. Arabaya yerleştikten sonra havaalanına gitmiştik. Uçak gece kalkacaktı. Karnımız zil çalarken orada yeriz diye düşünmüştük. Çünkü üzerimize ağırlık çökeceğini biliyorduk. Bu yüzden otelde yiyip kalkmak yerine orada karnımızı doyurup uçağı bekleriz demiştik.

İki hamburger ve patates ikilisinden öyle bir yedik ki uzun bir süre ikimizden de ses çıkmıyor, kan şekeri tavan yapmıştı. Zaten kaç haftadır spor yapmadığım ve karbonhidrat fazla tükettiğim için kendimi yakında ağır yaşamlar formuna geçeceğimi düşünüyordum.

"Mavii" dedi Aras. Aklına bir şey gelmişti. "Bunun üzerine Fransa da iki saat bekleyeceğimiz için bir ekler gömer miyiz? Varya öyle bir yer biliyorum ki bugüne kadar yediğin eklerleri unut." Gözlerinde öyle çocuksu bir mutluluk belirmişti ki bu duruma çok şaşırmıştım. Heyecanla devam etti. "Fransa aktarmalı uçacağımızı hatırlayınca aklıma direk orası geldi düşün. Onu yemeden gitmemelisin."

"Öyle yağladın balladın ki nasıl hayır diyeyim Aras" dedim. Ben de heyecanlanmıştım. Tatlı aşığı biriydim ve Aras çok sevmese de bana yemeliyiz diyordu. Nasıl bir şeydi ki bu kadar övebildi? Alt tarafı tatlı diyip geçemedim. "Süper. Bu yorgunluğun üzerine gözlerimi Fransa'da açmak istiyorum" dedi.

"Aras. Sen ne çok yer biliyorsun öyle. Gezgin falan mısın?" diye sordum. Newyork'ta seni bir yere götüreceğim diyor, Fransa'da bak böyle bir yer var diyor. Tam dünya turunda yanına alacağın biriydi.

Kafasını yasladığı duvardan kaldırıp güzel ama acı dolu bir tebessüm oluştu yüzünde. "Öğrenciyken çok gezme fırsatım oldu. Öğrenci olunca bazı kolaylıkları da oluyor. Üniversitede birçok fırsat edinmiştik. Biz de değerlendirdik." Değerlendirdik. Birlikte okuduğu, büyüdüğü ve her şeyini onla yaşamış olduğu Güneş'ten bahsediyordu sanırım.

"Ben derslerime gömülmüş hukukla boğuşurken sen dünya turu yapıyordun demek" dedim hafif sitemle gülerek. "Yoksa sen de ablam gibi derslerinden başka bir şey düşünmeyen arkadaşları gezerken kütüphanede takılanlardan mıydın?" dedi. Ezikliyordu beni. "Ayıp oluyor ama" dedim gülerken.

"Tamam tamam. Hadi vakit geldi." Gözlerimiz yarı kapalı uçakta yerimizi almış, belli ki Aras'ın dediği gibi gözümüzü Fransa'da açacaktık.

***

7 saatin ardından kabin görevlileri tarafından uyandırılıp iniş yaptığımız için kemer uyarısında bulunmuştu. Gözlerimi ovuşturup her zamanki gibi esneyecekken Aras'ı görünce durdum. Gülerek "Esne esne. Alıştım ben" dedi. Neye alışmıştı. Ne ara alışmıştık cidden.

| GEÇMİŞİN İZLERİWhere stories live. Discover now