6 - HAFIZA

379 49 5
                                    

Bölüm 6: Değer taşıyan tek hikaye vardır, o da bedelini sizin ödediğinizdir..

ARAS

Mavi'ye silahla vurduktan sonra o pis sırıtışı ile bizi öylece bırakıp gitmişti o.çocuğu. Yerdeki bıçağı alıp elimdeki plastik kelepçeden kurtulmaya çalıştım. Kelepçelerden kurtulur kurtulmaz Mavi'nin yanına gittiğimde başı hafif kanıyordu. Terkedilmiş binadan dışarı çıktığımda Mavi'nin çantası ve benden alınan cüzdan, telefon yerde duruyordu. Gerçekten öldürmek değil benimle uğraşmak istiyordu.

Gökhan'a konum attım. Mavi bu sürede uyanmadığı için panik olmuştum. Ne yapacağımı bilmezken Gökhan 20 dakika olmadan gelmişti. Hemen hastaneye kaldırdık.

Doktor, kafa travması geçirdiğini, uyanık olduğunu, şiddetli baş ağrısı geçirdiğinden başka hiçbir şey söylemediğini için ağrı kesici iğne vurulduğu bilgilerini vermişti.

Koridorda oturmuş, içeri girmeye korkuyordum. Nedenini bilmesem de onun gözüne bakmak, soracağı, herhangi bir soruya karşı ne tepki vermem gerektiği gerginliği içerisindeydim. Korktuğum şey vereceği tepkiydi. O herifin benden çekeceği vardı. Bunun bedelini mutlaka ödetecektim!

Hayati tehlikesi olmadığını öğrendiğim vakit Ela'yı aramıştım. Olanları Mehmet düşmanlığı dışında üstün körü anlatmıştım ve hastaneye gelmeleri uzun sürmedi. Orada da durumlar iyi sayılmazdı. Dava ertelenmek zorunda kalmış, Mehmet dediği her şeyi yapmıştı. Ela'nın da sesi sinirli geliyordu ama hastaneye geldiklerinde, Mavi'nin kardeşi Sinan, kardeş gibi gördüğü Betül'ün endişesinin aynısı Ela'da da vardı. Belki benim kadar olmasa da Mavi'yi kardeş gibi seviyordu.

"Ablam nasıl?!" dedi Sinan.

Ardından Betül, ardından Ela peş peşe sormuşlardı. Gökhan durumu anlatıp nasıl olduğunu söylediğinde herkes içeri yanına girmişti ama ben Ela ile bir süre gözlerimize baktık. Sanki ona her şeyi gözlerim anlatmıştı.

Kolumdan kaldırıp "Hadi içeri girelim. Kendini suçlu hissetmen gereken bir durum yok" dedi.

Hayır. Hepsi benim, babamın, ailemizin getirdiği sorunlardı. Suçsuz değil suçlu hissetmem gerekiyordu.

Beni uzun zamandır böyle görmediği için "Beni endişelendiriyorsun. Bilmediğim başka ne oldu? Durumu iyi Mavi'nin peki sen neden bu kadar yıkıksın?" dedi.

"Bunlar senin başına gelse Mert ne tepki verirdi?" diye sordum. Kafası karışmıştı. Mavi ile evlenmem gerekiyordu. Onun bir an önce Kırca olması gerekiyordu!

Her şey Kırca'lar yüzündendi ama Kırca olması onun için çıkış yoluydu. Bu ne garip bir ikilemdi. Yoksa Mehmet blöf mü yapmıştı? Gerçekten yanımdaki insanlara zarar vermekten çekinmeyeceğini biliyordum ama bunu aylar sonra bir yıl geçtikten sonra mı yapacaktı? Yapsaydı çoktan yapardı. Kimsenin hayatını riske atamazdım. Mavi'yi ikna etmek zorundaydım ama daha onunla yüzleşmeden bunu nasıl yapacaktım.

"O nişanlım sayılır. Tabi ki kötü olur. Mert'le ne ilgisi var bu durumun?"

Kafam patlamak üzereyken ellerimle yüzümü kapattım. Herkesi inandırmam gerekecekti. Özellikle Ela buna asla inanmayacaktı ama sakladığımızı düşündürmem lazımdı. Daha doğrusu düşündürmemiz. Mavi ile!!

Ela çok zeki bir kadın. Bunu saklamanın çok saçma olduğunu, neden böyle bir şeye gerek olduğunu sorup duracak ve hemen evlenmemizden şüphe duyacaktır. Bunun için Mavi'nin yardımına ihtiyacım vardı. Kendi hayatı, Sinan'nın hayatı için Kırca soyadını kabul edecek miydi?

| GEÇMİŞİN İZLERİWhere stories live. Discover now