7 - MECBURİYET

368 45 5
                                    

Bölüm 7: Düşmanlarınızı kötülemeyin çünkü onlar sizin eserinizdir...

Mavi'nin yanına gitmek üzere ofisten ayrıldığımda Ela beni aramıştı. Mavi ile olduğunu ve güzel vakit geçirdiklerini söyleyerek, 'Madem sevgilisiniz seni unutması canını sıkıyordur o yüzden sana sürpriz yapıp Mavi'ye bir bahane uydurarak şirkete geliyoruz' demişti.

Ablamı az buçuk tanıyorsam bu sürpriz tamamen bahaneydi. Ben sorularından ne kadar kaçtıkça o daha fazla geliyordu ama bu sefer gelmeleri iyi bir fırsattır diyerek ayrılmak için bindiğim arabayı geri otoparka bıraktıktan sonra şirkete döndüm.

7.Kat açıldığında koridorda Tuna Mert ile karşılaşmıştım. Geliştirdikleri bir yazılım için 1 aydır ekibi ile İngiltere'de proje üstünde çalışıyordu. Bu işle asıl Gökhan ilgilense de İngiltere'deki hocalarım sayesinde bir start up projesine dahil olduğumuz için benim de gözüm üzerlerindeydi.

"Hoş geldin Tuna" dedim arkasından.

"Hoş bulduk Aras. Ben de sana geliyordum."

Odaya girdiğimde Gökhan kutuyu çoktan yok etmişti. Tuna benimle görüşmek istediğine göre ortalarda yoktu.

"Gel Tuna gel. Ne içersin. Benim kahveye ihtiyacım var sana da her zamankinden söyleyeyim istersen" dedim.

Kahveleri söyledikten sonra masama oturmak yerine Tuna'nın karşısına oturmuştum. İşini iyi yapan biri olduğundan sürekli kontrol etmem gereken bir çalışandan çok bu şirketin bel kemiğiydi. Proje Müdürü olması dışında ona ait %15 hissesi de olduğundan kendi şirketi gibi her şeyle ilgileniyordu. İki yıl önce şirketin temellerini atarken babam sayesinde tanıştığım biriydi. Dost demesem bile sağlam bir arkadaştı.

"Ee naptın İngiltere'de? Gitmişken biraz tadını çıkarsaydın" dedim bana yorgun gözlerle bakan Tuna'ya. "Benlik bir sorun yok Aras biliyorsun ama ekip kapalı havasından çok bunaldığı için sık sık bir yerlere götürüp kafalarının dağılmalarını sağladım."

"İyi bir lider olduğuna hiç şüphem yok. Çalışma ortamlarını da değişmişsindir sen" derken beni onaylayan gözlerle bakıyordu.

"Neyse ki yüzde doksan tamamladık. Sana da taslağını vermeye geldim. Maliyet için de fikirlerini almam gerekecek. Gökhan bugün geri gelmeyeceğini söylemiş Tansu'ya." Gökhan , Mehmet'i takip işiyle ilgileniyordu muhtemelen.

Proje taslağını incelerken içeriye güzel neşesiyle ablam Ela girmişti. "Sürpriz! Canım kardeşimin canı tatlı çekmiş dediler ben de hemen el attım." Tatlıyla aram yoktu ama onun tatlılarına hayır demezdim.

Bana sarıldıktan sonra Tuna'ya yönelerek "Nerelerdesin sen? Uzun zamandır o yakışıklı suratını görmez olduk. Bunlar çekilmiyor" dedi beni göstererek. "Şu surata bak hiç çekilmiyor."

"Adı Mert olduğu için mi bu kıyak ablacım."

Tuna Mert ablama bir şeyler söylerken benim gözüm çekingen bir tavırla kapıda duran Mavi'ye kaydı. Yine çiçekli bir şeyler giymişti üzerine. Tebessüm etmeden duramadım. Bunun üzerine bana baş selamı vermişti. Onca şey üzerine tanınmıyor olmam tuhaf hissettirmişti.

Tuna ve Mavi arasında kalan Ela elindeki pastayı masaya koymak için çekildiğinde Tuna şaşkın bir ifadeyle Mavi'ye baktı. Mavi'ye döndüğümde onda da aynı ifade oluşmuştu.

"Mavi? Geçen sefer seni çıkarmaya çalışırken selam verememiştim. Nasılsın? Uzun zaman oldu" dedi Tuna merakımı gidererek.

Ama tam anlamıyla giderdiği de söylenemezdi. Nereden tanışıyorlardı? Ablama baktığımda komik bir manzara görmüş gibi beni inceliyordu. 'Ne var?' diye kaşlarımı kaldırdım.

| GEÇMİŞİN İZLERİWhere stories live. Discover now