3 - ACI

422 55 10
                                    

Bölüm 3: Gerçeği ilk sen söyle... Yoksa senin için birisi elbet doğruyu söyleyecektir.

"Ablana bunları yaşattıktan sonra aşık oldum diye işin içinden çıkamazsın Sinan." Evden gelen Betül'ün sesiyle zile bastım.

"Kandım abla kandım. Beni böyle kandıracağını nereden bilebilirdim." 

İçeriden hava sesler geliyordu ve kapıya açan yoktu. Tekmelemeye başladığımda sesler kesildi. Sinan karşımda yıkık bir şekilde dikiliyordu. Sulu mavi gözleri, kıvırcık sarı saçlarıyla kedi gibi bana baktı. Ağzını burnunu kırma isteğiyle geldiğim evde canım kardeşimin çaresiz olduğunu hissetmek canımı daha çok yakmıştı. Anne ve babamızı kaybettikten sonra onun için canla başla mücadele ederken o bu çaresizlikte ablasına değil başkasına sığınma ihtiyacı duymuştu.

Sessizce yanından geçip odama çıktım çünkü ağlama isteğimi bastırmak zordu. Onun karşısında ağlayıp kötü hissetmesini ve bir daha başı sıkışınca bana hiç gelmeme ihtimalini ortadan kaldırmak istedim. O benim tek ailemdi. Yerde dizlerimi kollarımın arasına alıp ağlarken canımın yandığını unutmuştum. Üzerimi değiştirip crop atlet ve şort giyerken aynadaki yansımamdan bir süre yemiş olduğum darbe ile morarmış karnıma baktım.

Sarı kafaya bak hele morartmış beni diye mırıldanırken zilin çaldığını duydum. Uzun açık kahve saçlarımı toplayıp ağlamaktan kızarmış gözlerime baktım. Kim gelmişti ki? Seslerin yükseldiğini duymamla hemen aşağı indim. O adamlar Sinan için gelmiş olabilirlerdi. Endişe ile merdivenlerden atladığımda "Sinan!" diye bağırmıştım. Gördüğü manzara karşısında şaşıran Aras ve salak salak sırıtan Gökhan'ı gördüm. Bunların burada ne işi var desem de bugünkü adamlar olmadığı için rahatlamıştım. Zaten onlar olsa zile basmazdı. İyice aptala bağlamıştım.

Sinan'ın gözleri karnıma iliştiğinde endişe ile "Karnına ne oldu?" diye sordu. Açıkta kalan karnımı örtmeye çalışırken neden crop giydim ki diye kendime sövdüm.

Aras sinirle bana bakıp "Ablan aksiyon seviyor bir şey yok!" dedi imayla. Yaa sabır.!

"Senin benimle bir derdin mi var?" dedim. Benim aile meselem Aras'ı niye bu kadar ilgilendiriyordu.

"Tartışmak istemiyorum. Evin büyüğü ile konuşabilir miyim? Babana haber verir misin?" diyerek Sinan'a döndü. Başımdan aşağı kaynar sular dökülürken Sinan'ın nasıl hissettiğini ona bakmadan anlamıştım bile. Kızarmış gözlerimde yaş kalmadığı için çok mutluydum. Zira bu ukalanın önünde ağlayabilirdim.

Betül hassasiyetlerimizi bildiği için hemen araya girdi. Bizim aksimize o sinirle "Siz kim oluyorsunuz da bu eve girip ahkam kesiyorsunuz. Evin büyüğü biziz bir sorun mu var?" dedi.

Şimdiye kadar çoktan ses çıkaracağımı anlayan Aras Sinan ile sustuğumu görünce yüzü düşerek ne diyeceğini bilemedi. Anlamıştı..

"Özür dilerim."  Bu zamana kadar gördüğüm yüzden farklı bir ifade ile bana baktı. Acıyor muydu? Yoksa onunda babasının artık olmayışı mı aklına düşmüştü?

"Sorun değil bazı çocuklar babasız büyür"  dediğimde 35 derece sıcak olmasına rağmen ortam buz kesti. Aras evi terk ederken Gökhan "Kusura bakma bir ara şirkete gelirsen bu ciddi meseleyi konuşuruz. Ela abladan da öğrenirsin ama ben yine de bırakayım" diyerek masaya kartvizitini bırakıp mahcup bakışlarla Aras'ın arkasından çıktı. Biz de arkalarından öylece bakakaldık.

***

Sinan'la konuştuktan sonra dün kavga ettiğim sarı çıyanı keşke daha fazla dövseydim diye düşünmüştüm. Kardeşimi ayartıp senet imzalatmıştı. Zevksiz kardeşim bu yapay kadına nasıl baktı aklım almıyor. Allah'ın ergeni. Neye üzüleceğimi şaşırdım artık. Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması yazılı olarak ispat gerektiriyordu. Ela ile ne yapabileceğimuzi tartışmak için Aras'ın ofiste buluşmak üzere hazırlanmaya başlamıştım. Gitmiş Aras'tan yardım istemiş bide. Ela'nın bile haberi yoktu.

| GEÇMİŞİN İZLERİWhere stories live. Discover now