9 - TATİL

341 38 10
                                    

Bölüm 9: Dolu dolu konuşmak isteyip tek kelime edememek var bir de...

Dün gece sarhoş olmaya yakın herkesin odalara dağılmasına sevinmiştim. Gökhan biraz saçmalasa dahi ben de ona katılmadan önce sızmıştım. Tabii Aras'la olan küçük diyalog sonrası beni "Uykun var gibi odana git dinlen istersen" demesi de yardımcı olmuştu geceyi kazasız atlatmama. Yorgunluğumu uyku olarak algılaması da çabasıydı. Eğer cevap verseydi saçmalamaya başlayacağımın farkında olduğu için mi yoksa sadece uğraşmak istemediği için mi soru sormamıştı bana? Öyle ya da böyle sonuçta sevgilisiydim. Rolünü iyi oynamıyorsun Aras Kırca!!

Bana göre erken bir saatte yattığım için sabahın ilk ışıkları ile gözümü açtım. Alışık olduğum bu evde merdivenlerden inerken ayağımı burktuğum geceyi hatırladım. İstemsizce gözüm terasa gitti. Sanki o yine elinde kahve ile orada olacakmış gibi gelmişti ama öyle olmadı. Ne ara bu kadar alışmıştım?

Ses çıkarmamak ve en önemlisi tekrar merdivenlerden yuvarlanmamak için dikkatlice mutfağın yolunu tuttum. Beyaz atletimin üzerine koltukta unuttuğum pembe hırkamı alırken çıpıldak terliklerimle yine çiçekli giyecek bir şeyler bulmuştum.

Hafta sonu olduğu için ve dün gece içkileri fazla kaçırdığımızdan ev ahalisinin geç kalkması olasıydı. Ben de kendime bitki çayı hazırlayıp kanepeye yerleştim.

Güneş henüz tam anlamıyla doğmamıştı. Gökyüzünde oluşan turunculuyu seyrederken sıcak çayımın keyfini çıkarıyordum. Kendimi bu huşuya o kadar kaptırmışım ki yanıma gelen Aras'ın sesini duymadım bile.

"Yine erkencisin?"

Arkama baktığımda üzerinde siyah trençkotu ve içine giydiği aynı renk tişörtü ile tek renkli tarafı ela gözleriydi.

Cevap vermeden mutfakta aldığı yiyecekleri dolaba dizerken bu sefer dışarıyı değil onu seyrediyordum. Bir süre sonra benden ses çıkmadığı için başka bir soru sordu. Endişeli gözleri gülümsememe sebep olmuştu. "İyi misin? Gün aymadı sana galiba" dedi.

Gülümsemem yüzümde yayılırken kaşlarını çatmıştı. Ya delirdiğimi düşünüyordu ya da hala dünden kalma olduğumu.

"Günaydın. Evde değil miydin?" diye sordum. Yorgun görünüyordu.

"Günaydın. Hayır şirketteydim. Halletmem gereken işler vardı."

Anladım diyerek sessizce onu onaylarken çayımdan bir yudum daha aldım. Gözüm dün Gökhan'ın getirdiği poşetlere ilişiğinde "Bunlar ne Aras? Gökhan getirmişti sanırım" dedim.

Gözleri beni bulduğunda bir kaç saniye orada kaldı. Gerçekten uykusuzluğu gözlerinden okunabiliyordu.
"Senin onlar" derken mutfaktaki işini bitirip kendine bir kahve hazırlamaya koyuldu.

"Anlamadım."

"Tatile çıkan bir çift olarak sevgilinden sana küçük hediyeler" dedi.

Ellerini işte der gibi açarken küçük bir kahkaha attım. Beni iş olarak görüp bunu düşünmesi cidden komik gelmişti. Sevgilimden bana hediyeler haa. İyi madem diyerek poşetlerin içindeki kıyafetleri kurcaladım. Oha bana hediye değil valiz hazırlamış. Ee poşetle değil valizle getirseydin bari.

Yüzümde saçma bir gülümseme ile neler var kurcalaması yaparken sanki hepsini ben almışım gibi hissettim. Beyaz tişörtler, kot şortlar, çiçekli çorap, aynı desenden çanta, Vans' ı bile çiçek desenli almış yuhh! Kaşlarımı çatarak ona baktığımda elinde kahvesi ile beni seyrediyordu.

| GEÇMİŞİN İZLERİWhere stories live. Discover now